Türkiye ile Avrupa Birliği’nin ilişkileri 31 Temmuz 1959’da Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu’na yaptığı ortaklık başvurusu ile başladı. AET Bakanlar Konseyi’nin başvuruyu kabul etmesi sonrasında 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara Anlaşması imzalandı. Türkiye’nin, sonradan topluluk üyesi olan birçok ülkeden daha önce topluluk ile ilişkilerini başlatmış olmasına rağmen, hâlâ AB’ye tam üye olarak kabul edilmedi. Oyalama taktikleri devam ediyor.

Avrupa bugüne kadar hiç dürüst olmadı. Türkiye aleyhine gerçekleşen illegal hareketler AB tarafından hep desteklendi. Batı’nın iki yüzü artık milletimiz tarafından net bir şekilde bilinmektedir. 15 Temmuz alçak darbe ve işgal kalkışmasına karşı sesi çıkmayan Avrupa, terör örgütünün açık destekçisi haline gelen HDP’lilerin tutuklanması sonrası ayağa kalktı. Terör örgütü PKK’yı zaten koyunlarında beslemiyorlar mı? FETÖ kaçaklarına da kucak açmadılar mı? Başka ne beklenirdi ki!..

AB’ye aday ülke olan Türkiye’nin terörle mücadelesine destek olacakları yerde, teröristlerle işbirliği içine girdiler. Biz anladık, siz dürüst değilsiniz. Hiç olmadınız… 

Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün yaptığı konuşmasında, Batı’nın ikiyüzlülüğünü açıkça yüzlerine vurdu. Alışık oldukları tehditkâr açıklamalarına karşı onların anlayacağı dilden konuştu ve dedi ki:

“Siz önce verdiğiniz sözleri tutun. Siz önce Avrupa Birliği Parlamentosu’nda, Avrupa Kongresi’nde, kongre binasında veya dışında, oralarda önce terör örgütlerinin temsilcilerini temizleyin. PKK’yı terör örgütü olarak ilan etmek meseleyi bitirmez, önce onların temsilcilerini temizleyin de sizi o zaman görelim. Şu anda Almanya’da, Fransa’da, İsveç’te, Hollanda’da, her tarafta terör örgütünün ajanları cirit atıyor. Türkiye’deki birileriyle çevirdiğiniz fırıldaklar bu millet adına değildir, bu millet kendi kararını kendi verir, kendi göbeğini kendi keser. Ben de Cumhurbaşkanı olarak diyorum ki yılsonuna kadar sabredelim, ondan sonra millete gidelim.”

Hep dayatma ile karşımıza dikildiler. Bölücü ve yıkıcı faaliyetlerin içinde olanları hep desteklediler. Ama artık Türkiye onların entrikalarına boyun eğmeyeceğini gösterdi.  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi AB’yi millete sorarsak, millet AB’ye hayır diyecektir. Böylece AB’de kendi çalıp kendi söylemeye devam edecektir. Artık oyun kurucu onlar olmayacak. Biz dik duracağız, onlar yalvaracak.

16 Kasım’da neler oldu?

1918 yılında Msallata şehrinde Trablusgarp Cumhuriyeti ilan edildi.

1919 yılında Romanya Ordusu’nun izni ile Miklós Horthy’nin ordusu Budapeşte’ye girdi.

1937 yılında İran ve Irak sınırlarına ulaşacak olan Diyarbakır-Cizre demiryolunun temeli atıldı.

1938 yılında Başbakan Celal Bayar’ın kurduğu yeni hükümet, oylamaya katılan 348 üyenin oybirliğiyle güvenoyu aldı.

1942 yılında Tasvir-i Efkâr gazetesi yayımlanmaya başladı.

1945 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) kuruldu.

1949 yılında İsmet İnönü ve Celâl Bayar’a suikast ihbarı yapıldı. Osman Bölükbaşı ve Fuat Arna suikast düzenleyicisi olma iddiasıyla tutuklandılar. İddianın geçersizliği anlaşılınca her ikisi de 21 Kasım günü serbest bırakıldılar.

1979 yılında Başbakan Süleyman Demirel, “Devraldığımız şey kuyruktur, yokluktur, kan denizidir.” dedi.

2009 yılında TRT Müzik yayına başladı.