“Hâkimler ve savcılar; Görevlerini yerine getirirken adaletin en hassas ve doğru şekilde dağıtıldığından emin olan, meslekî sorumluluk içinde davranan, bütün işlemleri ile karar ve davranışlarında insan ve toplum hayatına tesir edeceklerinin ve toplum nezdindeki saygınlıklarının korunmasının Türk yargısının itibarını da yükselteceğinin bilincinde olan ‘hakîm, fehîm, müstakîm, emîn, mekîn ve metîn’ insanlardır. Anayasa ve kanunlardan aldıkları yetki çerçevesinde, hür vicdanları ile evrensel değerleri şiar edinerek bağımsız ve tarafsız olarak görevlerini yürütürler. Bu bildirgede belirtilen etik ilkeleri içtenlikle benimser, gerek meslekî gerekse sosyal hayatlarında bu ilkeler doğrultusunda davranmaya onurları ve vicdanları üzerine söz verirler.”
Önceki gün Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün açıkladığı ‘Türk Yargı Etiği Bildirgesi’ bu girişle başlıyor. AK Parti hükümetinin çok başarılı bakanlarından biri de Adalet Bakanı Abdulhamit Gül olduğunu söylemeliyim.
Bakan Gül, FETÖ’nun millet nezdinde güvenini yitirmesine sebep olduğu adalet mekanizmasının yeniden güven kazanması için Türk yargısı ve hukukçularla birlikte yoğun bir çalışma yürütüyor. Bakan Gül, bu çerçevede 3 yıldır üzerinde çalışılan ‘Türk Yargı Etiği Bildirgesi’ni önceki gün Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) adına açıkladı.
Bakan Gül’ün açıkladığı bildirgede bağımsızlık ve tarafsızlığın önemine; hukukun, hak ve hürriyetlerin üstünlüğüne; insan onurunun, doğruluk ve dürüstlük gibi değerlerin önceliğine; saygı ve nezaketin, mesleğe yakışan olgun davranışların değerine vurgu yapılıyor.
Esasen bu hep böyleydi… Ya da hep öyle olmalıydı. Ancak, FETÖ yargı kurumunu kumpaslarla ve birilerine yaranmak adına kurumun itibarını zedeledi. FETÖ ile mücadelede Türk yargısının katkısı, fedakârlığı çok büyüktür. Kendi içindeki zararlıları da temizlemesini bildi. Bu duruş takdire şayandır. Ancak, bu mücadelede toplumun vicdanını yaralayan bazı yanlışların olduğu yönünde iddialar da endişeleri artırdığı açık. Yanlış uygulamalar ve hatalar hem yargı sistemine karşı güveni zedelemeye devam eder, hem de FETÖ ile mücadeleyi zayıflatır. Devletin temeli adalettir. Bu açıdan bakıldığında Hakim ve Savcıların Bakan Gül koordinatörlüğünde etik ilkeleri yazılı hale getirerek, millete söz vermeleri çok önemli bir duruştur.
Adalet Bakanı Gül’de bildirgeyi açıkladığı toplantıda şunu da söyledi: “Adalet, dünyamızın direğidir. Toplum ve devlet hayatımızın ana mihveridir. Adalet, değer merkezli medeniyetimizin özü ve özeti, insanlığın en yüce erdemidir. Bu erdemi arayıp bulmanın, yaşatıp yüceltmenin yollarından biri, belki en önemlisi yargısal adalettir. Bir niza çıktığında, bir ihtilaf belirdiğinde hukukun son sözünü söyleyecek yargı mercileridir. Yargısal adaletin kurumsal imkânlarını kurmak ve korumak hukuk devletinin gereğidir. Hak arama yollarını, ayrımsız bütün vatandaşlarımız için açık ve işler tutmak temel hassasiyetimizdir.”
Bakan Gül, Türk bildirgesinin Türk yargı mensuplarının Türk milletine bir sözü ve taahhüdü olduğunu ifade etti ve adaletin ancak ve sadece ona sadakat gösterenlerin ellerinde yükseleceğini belirtti.
Bence, Türk Milleti adına görev yapan Türk yargısı adına millete verilmiş bu söz, adalete olan güveni artıracaktır. Ayrıca, bu bildirgenin dışında hareket ettiği ortaya çıkanların da sistem dışında kalacaklarının önemli bir mesajıdır.
Yeni sistemde, devletin her kurumunun böyle etik ilkeleri olması dileği ile…
Selam ve dua ile…