Çevremdeki insanlardan bahsetmek istiyorum.

Hayatın içinden…

Sokakta, çarşıda, pazarda, dost meclisinde, sosyal medyada vs. iki tutum dikkatimi çekiyor.

‘Suriyeli’ başlığı altında iki tipoloji var. Arası yok! Ya siyah, ya beyaz.

A GRUBU

Sokakta dilenen Suriyeli çocuk görüyorum, yardım etmek isterken biri kenardan sesleniyor; “Suriyeli o, verme ona.”

AVM’ye gidiyorum alışveriş yapmaya. Sıradayım, önümde duran hali vakti yerinde olan Suriyeli aile, kasada tiripli muamelelere maruz kalıyor. Kasiyer Suriyelilere karşı işini ‘lütfen’ yapıyor. Çünkü orası İstanbul’un “kurtarılmış mahalle”lerinden biri ve orada bir Suriyeli olmamalı. Rus veya Fransız olsa muteber karşılanırdı tabii.

Suriyeli yatırım yapıyor, iş yeri açıyor, ülkeye katkı sağlıyor. Bu durum da suç kabul ediliyor, yine bir ton laf işitiyorlar.

Vatan savunması için canını ortaya koyan ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile birlikte toprağını savunan Esed karşıtı Özgür Suriye Ordusu için “bunların El-Kaide’den farkı yok” diyorlar.

15 Temmuz’da sokağa çıkan Türk halkıyla birlikte darbeye karşı duran, Türkiye’ye karşı vefa duruşu sergileyen Suriyelilere burun kıvırıyorlar.

Peki kim bunlar?

Bu grup insan tipolojisi; İslamofobikleri, ırkçıları, FETÖ ve PKK sempatizanlarını, Esed destekçileri ve AK Partiye nefretle bakanları kapsıyor.

Suriyelilere kimler hangi saikle yan bakıyor?

İslamofobiklerin Suriyeli mültecilerden “hoşlanmaması” için Suriyeli kadınların tesettürlü olması yetiyor. “Görüntüleri göz zevkimizi bozuyor” diyenleri tanıyorsunuzdur. Bu yerli İslamofobiklerden ülkenin muhafazakâr vatandaşları da çok çekmiştir.

Irkçılar Türkçülük üzerinden Suriyeliye kem gözle bakmaktalar. Malum Kürtlere de dönerek “siz de kendinizi Türk gibi hissedebilirsiniz. O nedenle aslında siz de Türksünüz” diyen hastalıklı zihin yapısını tanıyorsunuz. İşte bu kesim de Suriyelilerden oldukça rahatsız.

İslamofobik ve ırkçı olup da Suriyelilere orada burada laf atan kesimin sosyo-ekonomik ve kültürel seviyesine baktığınız zaman beyaz yakalı diyebileceğimiz tipleri görürsünüz. Yani bu insanlık dışı yaklaşımın eğitimle falan ilgisi-alakası yok. Okumak cahilliğe çare değil maalesef…

Bir de bunlara eklemleyebileceğimiz PKK ve FETÖ terör örgütleri var. Bu kesim de toplumda sorun çıksın da bağlamı önemli değil diyen kişiler. Gerginlik ve sosyal stresten beslenen bu kesim için de Suriyeliler müthiş bir malzeme.

Son halkayı da ekleyelim. Bu kesim AK Parti nefretliğine kendini adamış fanatik-holigan ve bağnaz kişilikler. Onlar için AK Parti ne yaparsa o yanlıştır. AK Parti getirmişse eğer Suriyelileri, o halde derhal karşı çıkmalı ve onları aşağılamalıdır. İşte durum bu kadar basit onlar için. Çünkü hayata bakışları dar, kişilikleri basit tipler bunlar.

B GRUBU

Suriyelilere kucak açan, her derdine koşan, gözyaşını silen, yarasına merhem olan, evinin odasını paylaşan, vaktini bu işe adayan, gönül köprüleri kuran, “kardeşim” diye bağrına basan sayısız insan tanıyorum. Bu insanları kategorize etmeyeceğim.

Savaştan kaçıp da canım ülkemize sığınan bu insanlara kim sahip çıkıyorsa o benim kardeşimdir.

Yangının içinden çıkıp gelebilen, onca travmadan sonra bize sığınan bu insanlara kim ne iyilik yapıyorsa Allah razı olsun. Bu iyiliğin temeli ister dini saikle, ister insaniyet namına, isterse başka bir niyetle olsun… Çok kıymetli.

Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, kişisel ve toplumsal olarak büyük bir sınavdan geçmekteyiz.

Ülkemiz beka mücadelesinin içinde insanlıktan ödün vermeden dik bir duruş sergiliyor. Tarih bu duruşu sergileyen siyasileri yazacak. İnsani duruşa destek veren toplumumuz ise bizim için gurur kaynağıdır. Her toplumun içinde kayıp zihinler olur.

Dileğimiz iyiler çoğalsın, iyilik yayılsın.