Günlerdir süren mafya dedikoduları ilginç bir noktaya geldi.
Sondan başlayalım.
Ahmet Davutoğlu katıldığı bir TV programında, “Karşımda bir çete örgütlendi parti içinde. Bunlar içinde kim var açıkça konuşacağım artık. Binali Yıldırım, Süleyman Soylu ve Berat Albayrak. Bu üçü Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla veya koordinasyonuyla veya tavsiyesiyle… Bana karşı toplanan imza, Süleyman Soylu “imza topladım” diyor. Ben bu işin içindeyim diyor. Bu bir suç itirafıdır. Ben meşru Başbakan’a karşı kumpas kurdum diyor. Şimdi o kumpasın hesabını verecekler.”
Bu açıklamayı yorumlamak için biraz geriye dönmek icap ediyor, sonra bugüne gelip mafya videolarıyla bağlantısını değerlendireceğiz.
Türkiye, Başkanlık sistemini tartıştığı dönemde, geçiş süreci yaşanıyorken Başbakan; Ahmet Davutoğlu idi. Ve siyaseti takip eden, biraz Ankara havasını koklayan herkes bilir ki Davutoğlu, Türk Tipi Başkanlık Sistemi’ne karşı idi. Fakat çaktırmıyordu. AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tam gaz yeni sistemin propagandasını yaparken Davutoğlu, partinin Başbakanı olarak pek sessiz takılıyordu. Sessiz ve derinden “çalışma”larını sürdürüyordu. Amacı; ülke, Başkanlık sistemine geçmesin, Erdoğan Cumhurbaşkanlığı koltuğunda yalnızlaşsın, AK Parti ise Davutoğlu ekibine teslim olsun.
Erdoğan ve taraftarı olan AK Partililer sistem değişikliği için çalışırlarken, Davutoğlu ve ekibiyse o süreçte başka bir şeyi inşa etmeye çalışıyorlardı. Birincisi; AK Partiyi teslim almak için parti içinde kadrolaşma çalışmaları, ikincisiyse; bürokraside Davutoğlu taraftarlarının yerleştirilmesi için gayret sarf edilmesi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan tüm süreçleri gördü.
Erdoğan, kurmuş olduğu partinin kendisinden çalınmasına izin vermedi.
Erdoğan, ilkesel olarak Başbakan’ın parti politikalarının aksine icraatlar yürütmesini affetmedi. Ve gerekeni yaptı.
Hem ülkenin sistemi değişti, hem AK Parti yeniden eksenine oturdu. Dışlanan Davutoğlu oldu, daha doğrusu; partiyi aldatmanın bedeli olarak “yalnızlaşan” ... Şimdilerde kurduğu yeni parti kapsamında sınırlı kitlesine bu süreçlere dair bazı “ifşa”ları aktarmakta.
Hani diyor ya! “Bana kumpas kurdular.” Acaba kim kime kumpas kurmuş?
Davutoğlu Erdoğan’a mı, Soylu-Albayrak-Yıldırım üçlüsü Davutoğlu’na mı? Yorum sizin.
Bugüne gelelim.
Davutoğlu geçtiğimiz günkü TV konuşmasında, rövanşist bir tonda, “şimdi o kumpasın hesabını verecekler” dedi.
Mafya ele başının söylemleri, Davutoğlu’nu memnun etmiş olsa gerek.
Peki, Davutoğlu’nun mafya tezgahı ile bir ilişkisi var mıdır?
Şunu net bir şekilde söyleyebiliyoruz. Sedat Peker, Davutoğlu’nun partisinin genel başkan yardımcısı Sema Silkin Ün ve eşi Taha Ün’ün düğününde davetliydi ve Taha Ün sosyal medya paylaşımlarında Peker’e “abi” diyordu. Bu yakınlık, söylemler ve ortak payda insanları şüphelendiriyor.
MAFYA TEZGAHI BURAYA KADAR AMA SOKAĞI ZORLAYACAKLAR
Muhalefet günlerdir kaçak bir mafya ele başının yayınladığı videoları heyecanla takip etmekte.
Bence ederinden fazla anlam yüklediler.
Kim inanır ki; birkaç video ile Bakan istifa edecek, ülke erken seçime gidecek.
Beklentileri bu yöndeydi fakat söylemlerin geniş kitleleri etkileyebilmesi için kaynağın muteber ve güvenilir olması gereklidir.
FETÖvari söylemler 17-25 Aralık’ı hatırlatıyor ve halkın hafızası bu anlamda çok taze.
Evet, muhalefette kaset kumpasıyla bir genel başkan değişti ama ortaya atılan iddialar ve söylemler üzerinden daha fazla beklentiye girmek anlamsızdı.
Bu süreçte AK Parti konuyu yargıya havale etti ve Bakan Süleyman Soylu, “istifa etmiyorum” dedi. Mafya ele başının söylemlerine karşı Bakan’ın dik durması önemliydi.
Ardından Devlet Bahçeli’nin Soylu’yu destekler açıklamaları atmosferi etkiledi.
Ve kurguyu bozan son hamle Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suç örgütlerini, 19 yıl boyunca, ellerindeki tüm imkanları alarak birer birer çökerttik. İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu'yu hedef alan saldırıların gerisinde, ülkemizde sağlanan huzur ve güven ikliminden duyulan bir rahatsızlık olduğunu biliyoruz. Hedefleri, saldırdıkları Soylu değil, Büyük Türkiye’dir! İçişleri Bakanımızın yanında olduk, yanındayız ve yanında olacağız!” dedi ve son noktayı koydu.
DİJİTAL MEDYA YANILTIYOR
Mafya ele başının videosunun çok izlenmesi ve Twitter’daki hareketlilik Türkiye’de suni bir gündem oluşturdu. Ama muhalefetin bekledikleri rüzgarı yakaladıkları kanaatinde değilim. Dijital medyadaki gündemle, sokağın gündemi her zaman aynı olmuyor. Bu anlamda sosyal medya sokağın hareketlenmesi için zaman zaman katalizör etkisi oluştursa da bu birçok faktörün bir araya gelmesiyle oluyor. Yani sosyal medya, sokak için yeterli bir faktör değildir. Meraklıları için söylemiş olalım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarıyla atmosfer, zaten tersine döndü.
AK Parti, ‘iddia varsa hukuk araştırsın ama daha fazlası değil’ modunda.
Muhalefet ise buradan bir “kazanım” elde etme çabasında.
Şimdiden ekranlardan sokak çağrısı yapılmaya başlandı.
Herkes uyanık olsun.
Biden ve ortaklarına fırsat vermeyelim.
‘Türkiye düşmanının otelinde’ videolar çekenlerin ise kim olduğunu hep hatırda tutalım. Uluslararası oyunları bozma zamanı! Bir kere daha!
Kaos hepimize kaybettirir.
Demokrasi her zaman fırsattır.
Sokak ise çözümsüzlük…