Tek parti döneminin toplumun hafızasında derin iz bırakan laiklik uygulamalarından bir tanesinden bahsedeceğim bu yazımda. Tüm uygulamaları için bir yazı dizisi hazırlamaya da çalışacağım inşallah siz değerli Diriliş Postası okurları için.
Hepimiz tek partili dönemde ‘Türkçe Ezan’ okuma zorunluluğunun getirildiğini biliyoruz değil mi? Bu zorunluluğun 1932 yılının Ramazan ayında başladığını biliyor muyuz? Dahası var. Anlatayım. Başlatılan bu uygulama laikliğin toplumsal hayata hâkim kılınması ve bir tür Protestan kültürünün yaratılması amacı ile hayata geçirildiğini hiç duydunuz mu? Aynen öyle…
Sadece ezan değil, namaz öncesi getirilen kamete de Türkçe okuma zorunluğu getirildi. İnsanların inançlarına vurulan prangalara karşı ilk tepki 1 Şubat 1933 günü Bursa’dan geldi. Tek partili hükümetin aldığı bu kararın Türkiye’de sert bir şekilde uygulanması için yoğun çalışma başlatıldı. Sanki millet menfaatine bir çalışma imiş gibi… Tüm gücünü bu yasağı uygulamaya ayıran tek parti hükümeti, polis ve jandarmayı seferber etti. Buna rağmen Müslümanlar’ın direnci hiç bitmedi. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün arşiv kayıtlarında ve basın organlarında yasağı çiğneyenler hakkında çok sayıda bilgi ve belge var.
Yüzlerce bilgi ve belgeden birkaç tane örnek vereyim, diğerlerini tahmin edersiniz zaten. “Isparta’da Uzun oğlu Ahmet Usta’nın evinde okutulan bir mevlit esnasında Arapça tekbir alan Hilmi Alaeddin isimli şahıs Adliyeye sevk edilmiştir.”
“Bayburt ilçesi Ulucami müezzini hasta olması dolayısıyla 15 Şubat 1938 günü sabah namazına gelen cemaatten mezkûr ilçeden Şükrü Yıldız, Arapça ve Türkçe karışık olarak kamet getirdiğinden dolayı savcılığa şikâyet edilmiştir.”
“Erzurum vilayeti Hınıs kazasında Ramazan’da imamlık yapmış olan Molla Ahmet Arapça sala verdikten sonra kaçmış ve aranmasına başlanmıştır.”
Yasaklarla başa çıkamayan Refik Saydam hükümeti yasaklara karşı yeni yasa çıkarma yoluna gitti. Buna göre Refik Saydam Hükümeti’nin hazırladığı Türk Ceza Kanunu değişikliği tasarısında ‘Arapça ezan okuyanlara üç aya kadar hafif hapis, on liradan iki yüz liraya kadar hafif para cezası’ öngörüldü. Kanun değişikliği hükümetin istediği şekilde çıktı. Böylece Arapça ezan ve kamet okuyanlara, 1941 yılı Haziran ayına kadar 4055 Sayılı bu kanun hükümleri uygulanarak inancını yaşamak isteyen Müslümanlar cezalandırıldı.
O dönemde yasağın uygulanması için hükümetin çağrıları ile ihbarcılık teşvik edildi ve sırf ezanı Arapça okudu diye yüzlerce insan yapılan ihbarlarla cezalar ve baskılara maruz bırakıldı.
Ben şimdi laiklik dinsizliğin ta kendisidir desem yanlış mı olur? Hâlâ laiklik teranesi okuyanlar (ki başta CHP önce kendilerine bir çeki düzen versin) tüm bunları bilerek mi o teraneyi okuyor. Türkiye’nin geriye dönmeye ihtiyacı yok. İleriye bakacak daha ileriye… Çünkü tüm inanç özgürlüğünün kapısının açıldığını gördü ve bu kapının içinden Evet diyerek geçecek.
Diriliş Postası’nı takip etmeye devam edin. Laiklik uygulamalarının ne olduğunu yazı dizisi ile herkesin okumasını sağlayacağım inşallah.
Selam ve dua ile…