Bakın yarın seçim var… Siz hâlâ kararınızı veremediyseniz size yardımcı olayım… Zira köprüden önceki son çıkıştayız… Beni dinlediniz dinlediniz, sonra başka çıkış şansınız olmayacak ve köprüyü geçene kadar -dört yıl boyunca- ayıya dayı demek zorunda kalacaksınız… O zaman ben size bir resim çizeyim, kararı siz verin:
Şöyle geriye baktığımda ne büyük sorunlarla boğuşmuşuz. Çözümü o kadar basit meselelerde biz millet olarak ne büyük sıkıntılara katlanmışız. Biz müstahakız demek ki bu sorunları yaşamaya. Yüce rabbimin, kurbanlar olduğum Allah’ımın (cc) büyük, eşsiz bir lütfu olan yanı başımızdaki değerin farkında olma sen… Hâlbuki şak diye söylenen sorunu tak diye çözüme kavuşturacak bir Kılıçdaroğlu nasip etmiş yüce Mevlam bu ülkeye… Bugüne kadar yaşadığımız her sorunun tek kaynağı, çözümü Kemal Kılıçdaroğlu’nda aramamış olmamızdır. Bu konuda şaka falan yaptığımı sanmayın, alınırım valla. Artık bu kanaate vardıktan sonra bir tüy gibi hafifim… Tüm dertlerimi unuttum. Ülkemin geleceği adına tüm endişelerim hidrojen gazı ile doldurulmuş balon gibi uçtu gitti. Artık siz de açın gözünüzü, dertlerinizden kurtulun!..
Birikmiş borçların varmış, ne gam!
Faturalar çok geliyormuş, üzülme!
Çocuğun okul masraflarına yetişemiyor musun? Dert ettiğin şeye bak!
Onlarca yıldır çalışıyorsun bir evin bile yok mu? Dert etme!
Ülkede anarşi sorunu mu var? Takma kafana!
Güçlüler, güçsüzleri mi eziyor? Artık ezemez!
Tavuğunuz yumurtlamıyor mu? Artık altın yumurtlayacak!
Sevdiğiniz kız size “abi” mi dedi? Bundan böyle “tabii” diyecek…
Ülkeden burnunuza kötü kokular mı geliyor? Burnunuz, o kokuya alıştırılacak!
Aklınızı mı kaçırdınız? Tekrar yerine getirilecek, olmadı yenisi verilecek!
Nasıl mı? İşte olmadı yine! Başta o kadar girişi boşa mı yaptık? Her derdin devası, gönüllerin sefası, liderlerin en hası Kılıçdaroğlu sayesinde tabii ki!.. İlk maddeyi söyleyip ikinciyi unutabilir. Ama olsun, onun dile getiremediği, kendinden bile sakladığı çözüm önerileri var. Bunlar henüz gün yüzüne çıkmamış olabilir, ama umutluyuz, bir gün çıkacak. “Benim adım Kemal, ben bulurum.” ya da “Benim adım Kemal, ben yaparım diyorsam yaparım.” diye bağırdığını duymadınız mı? Hâlâ kaynak ve proje sorarsanız çok bozulurum.
Siz CHP’yi her sorunun kaynağı, Kılıçdaroğlu’nu sermayenin oyuncağı, Kemalizmi terakkiye ayak bağı görüyorsanız siz iflah olmazsınız. Sorunu CHP’de ve kendisine yüklenen misyon, cüssesinden büyük Kılıçdaroğlu’nda arayan kişiye kim ne yapabilir ki? Ancak alternatifi sunulabilir.
Bütün bu sözlerim sizi temin ve tatmin etmediyse şayet alternatifim var. Devlet’i seçin, başınıza devlet kuşu konsun. Hem ne demiş Kanuni Sultan Süleyman “Olmaya DEVLET cihanda BAHÇELİ gibi…” Beyiti biraz karıştırdım galiba ama olur o kadar kusur.
Çözülememiş problemleriniz mi var? Bir “hayır”la çözsün hepsini…
Matematikle probleminiz mi var? Hesaplarıyla feleğinizi/feriştahınızı şaşırtsın…
Teröristlerin elebaşını idamdan kurtarıp idam ipini başkasına atsın meydanlarda…
Püskevit yiyemeyen çocuk bırakmasın yeryüzünde…
Antika otomobilleriyle dünya turu attırsın size…
Partideki tüm başörtülülere başını açtırarak başörtüsü sorununu kökten çözsün sizin için…
Siz Devlet Bahçeli’yi hâlâ anlayamadıysanız, sırtınızı MHP’ye dayamadıysanız o sizin sorununuz. Demek ki Bahçeli bir Devleti hak etmiyorsunuz. İnsanı zevkten dört köşe eden matematik hesaplarından, çaya püskevit banıp yeme zevkinden mahrum kalmayı siz istiyorsunuz. Krizlerle nasıl boğuşulur tecrübesini kazanma, bir gecede onlarca banka batırma becerisini elde etme şansını siz elinizin tersiyle itiyorsunuz. Devlet Bahçeli sizin için daha ne yapsın ki?
Bütün bu sözlerim sizi temin ve tatmin etmediyse şayet, alternatifim var. Demirtaş’a ve barışın ve huzurun düşmanı partisine atın oyu, o da size molotof nasıl atılır öğretsin.
Barajı geçebilmek için kendi kardeşlerin nasıl katledilir belletsin bir çırpıda…
Halkların kardeşliği deyip Hakk’a ve halka nasıl düşman olunur göstersin…
Elektrik, su, telefon, İnternet faturanız kabarık mı geliyor? Bundan sonra hiç gelmesin, çünkü tüm alt yapıları imha edilir ve siz fatura derdinden kurtulursunuz.
Ufacık çocukların nasıl dağa kaldırıldığını öğretir size…
Barış güvercini görünüp leş kargası nasıl olunur uygulamalı anlatır…
Bütün bu sözlerim sizi temin ve tatmin etmediyse şayet, alternatifim var. Ama bu defa yukarıda saydığım mükemmel(!) özellikleri bulamazsınız bu partide, kadrolarında ve liderinde… Bu partiye oy verirseniz şu felaketlere hazır olun:
Paranızdaki gereksiz sıfırlar atılarak matematiğinizi geliştirmenizin önüne geçilir.
Okullara, devlet dairelerine başörtülüler alınıp kamusal alanın namusu kirletilir(!)
Evinize kadar doktor gelip sizi muayene eder, hasta olma zevkinden sizi mahrum bırakır.
Evinizde yatalak biri varsa hem çocuğa hem bakıcısına maaş verirler ve sürünerek yaşama hakkınıza tecavüz edilir.
Yerli uçağınız, helikopteriniz, uçak geminiz, otomobiliniz olur; böylece sizin Avrupalı ve Amerikalılarla ortak özelliklerinizin azalmasına sebep olup onlara gıptayla bakmanızın önüne geçilir.
Binlerce kilometre bölünmüş yol yapılır, rahat rahat kaza yapma şansını kaybedersiniz.
Her ile havaalanı yaparak uçağı havada görmeye alışmış biz orta sınıfa uçağa binme imkânı verip gözümüzün yükseklere çıkmasına sebep olur.
Üç kuruş için IMF ve Dünya Bankasına el açmaya alışık tevazu sahibi devleti; şimdi onlara borç verebilecek, yoksul ülkelere sınırsız yardım edebilecek duruma getirerek kibirli bir devlete sahip olmanıza yol açar.
Daha saymakla bitmez ki bunların bize yaptığı kötülükler(!)
Bütün bu sözlerim sizi temin ve tatmin etmediyse şayet, alternatifim kalmadı maalesef…
Ama hep bunlar, Tayyip Erdoğan’ın suçu! Onun devlet yönetimine getirdiği kadronun suçu!.. Devletin güleryüzünü temsil eden Ahmet davutoğlu’nun suçu!… Beklentileri artırdılar, çıtayı çok yükselttiler. Beklentileri karşılayabilen var, karşılayamayan var; o çıtadan atlayabilen var, atlayamayan var! Vermeyince Mabud, ne yapsın Kılıçdaroğlu, Bahçeli, Demirtaş!!!
O zaman Tayyip Erdoğan istifa!!! Ahmet Davutoğlu istifa!!!
Ya da oylar Ak Parti’ye ve Davutoğlu’na!.. Sonuna kadar kadar onlardan istifade…
Benden söylemesi köprüden önceki son çıkışı kaçırmayın… Sonra çok vurursunuz başınızı taşlara… Köprüyü geçene kadar -dört yıl boyunca- ayıya dayı demek çok zor gelir size…