Dünyada birçok ilki başarmış ülke Çin. Tarihe göz attığımızda birçok buluşun Çin’de gerçekleştiğini görüyoruz. Barut, pusula, kâğıt, matbaa Çinliler tarafından icat edildi. Yeryüzünde en önemli medeniyet merkezlerinin başında Çin gelmektedir. Kendi tarihimiz açısından baktığımızda Türkler Orta Asya’da Çinlilerle beraber yaşadılar. Defalarca savaştılar. Türkler iç savaşlar nedeniyle çoğu zaman Çinliler karşısında yenildiler. Daha sonra Türkler Orta Asya’dan batıya göç etmeye başladılar. Bu yolculuk yüzyıllar sürdü. Osmanlı devletiyle Viyana’ya kadar uzandı. 2. Viyana kuşatması Türklerin batıdan dönüşünün başlangıcı oldu. Bu uzun yolculuğa katılmayıp Ata yurdunda kalanlar da vardı. Bugün Doğu Türkistan’da milyonlarca Türk yaşamaktadır. Büyük sıkıntılar içinde hayatını sürdüren Doğu Türkistan Türkleri son yıllarda büyük acılar da yaşadılar.

SANAYİ VE TEKNOLOJİ ŞEHRİ

Çin’in Goangdong eyaletinin Guangzhou kentine İstanbul’un kardeşi olması dolayısıyla İstanbul Valiliğinin organizasyonuyla gittim. 50 kadar kardeş şehrin katılımıyla büyük bir organizasyon gerçekleştirildi. Çinliler Şehir Stadyumunda görkemli bir gösteri yaptılar. Büyük bir oyuncu kadrosuyla görkemli bir ışık gösterisi gerçekleştirdiler. Her şeyin çok dikkatle düzenlendiği bir çalışma.

Guangzhou, Çin’in güneybatısında nüfusu 12 milyonu bulan, sanayi ve teknoloji şehri. Aynı zamanda fuar kenti. 6 ayda bir düzenlenen Canton fuarlarında Çin’in her sektörde ürettiklerini görmek mümkün. Fuar üç kademeli organize ediliyor. Gıdadan makineye, sağlıktan tekstile kadar birçok sektörün yeni ürünlerini bulmak mümkün. Çin’deki ekonomiyi ve teknolojiyi okumak için iyi bir ortam. Çinliler her ne kadar fuarın adına ithalât-ihracat fuarı deseler de, fuar Çin ihraç ürünleri fuarı. Az sayıda yabancı ülke standı da görme imkânı var. Özellikle alternatif gıda pazarlayan Malezya stantları dikkat çekici idi.

MİMARÎ HARİKASI ÇELİK KULE

Guangzhou daha çok modern binalarıyla dikkat çekiyor. Trafiği çok katlı üst yollarla çözmüşler. Üçüncü veya dördüncü kat yollardan trafik akıyor. İstanbul’dan gidenler bu yolları görünce, “Acaba biz de böyle yaparak trafik sorununu çözebilir miyiz?” diye konuşuyorlar. Ben ne bu yüksek binaları, ne de çok katlı yolları sevdim. Çok katlı yapıların insanı ezen bir tarafı var. Her ne kadar binaları bitişik nizam inşa etmemişler ve şehir bir plan dahilinde yapılmışsa da yüksek binaların ezici havasını hissediyorsunuz. Bu arada modern mimarînin güzel örneklerini de görebilirsiniz. Özellikle dünyanın en yüksek binalarından birisi olan çelik kule gerçekten modern bir mimarî harikası. Kule 2010 yılında hizmete girmiş. Çok sayıda turist şehri yukarıdan görmenin keyfini yaşıyor.

ŞEHİRLERARASI SEYAHAT YASAK

Geceleri şehrin reklam panolarıyla çevrili caddeleri ışıl ışıl, rengârenk. İnsanın aklına “Komünist ülkenin kapitalist şehirleri” demek geliyor. Sonra Türkiye’de Çin için yıllarca mücadele eden Maocular aklıma geliyor. Acaba o dönemin komünistleri bu tablolar karşısında ne düşünüyorlar diye merak ediyorum. Yaklaşık 20 yıldır Çin’de yaşayan arkadaşa soruyorum. Çin’in hâlâ komünist olduğunu söylüyor. Arkadaşın cevabı ilginç: “Bunlar ekonomik olarak kapitalist, yönetim olarak komünistler. Örneğin şehirler arasında istediğiniz gibi seyahat edemezsiniz. İkinci çocuk sahibi olamazsınız. Ancak doktora yapmış olanlar ikinci çocuk sahibi olabiliyor. İkinci çocuk sahibi olanlar büyük para cezalarına çarptırılıyorlar.”

MANHATTAN’I ARATMIYOR

Gördüğümüz manzaralar kapitalist ülkeleri geçmiş durumda. Reklam tabelalarıyla süslü caddeleri kapitalizmin merkezlerinde görmek zor. Benzetmek gerekirse New York Manhattan semtindeki caddelere benziyor. İnci Nehri de kentin can damarlarından birisi. Çok geniş bir nehir, adeta bizim Boğaz’ı andırıyor. Akşamları renkli büyük teknelerle yemekli-yemeksiz nehir turu yapılabiliyor. Nehir üzerinde ışıklandırılmış çok köprü bulunuyor. Köprülerde farklı mimarî uygulamalar var. Sembol kule de farklı renklerle çok güzel aydınlatılmış. Adeta ışık gösterisi yapılıyor.

Guangzhou’da iki cami var. Biri İslâm merkezi cami ve medresesiyle tam bir külliye. Diğer cami büyük parkın içinde Ebu Cafer Camii ve türbesi. İki cami de bakımlı ve temiz. İslam Merkezi’de Cuma namazı kılmak istiyoruz ancak ufak bir kriz yaşıyoruz. Görevliler Cuma namazının programda olmadığını söylüyorlar. Kamu görevlilerinin arasında bir sivil olarak namaza gitmek istediğimi belirtiyorum. Görevliler durumdan pek hoşnut olmuyorlar. Çok sayıda güvenlik görevlisi bir yerlerle haberleşiyorlar ve bir telaş havası oluşuyor. Sonunda namaza gitme kararı çıkıyor. Kalabalık bir heyet olarak namaza gidiyoruz. Çoğunluğu Türkistanlı kardeşlerimizle Cuma namazını kılıyoruz. Namaz çıkışında tezgâhlarda yöresel ürünler satan kardeşlerimizle sohbet ediyoruz. Meyvelerden satın alarak arkadaşlara ikram ediyoruz. Başka bir müsait zamanda Ebu Cafer Camii’ne gidiyoruz. Geniş bir parkın içinde ahşap bir cami. Avludaki bir mezarın üzerinde Peygamberimiz’in (s.a.v.) amcası olduğu ifadesi var ama ne kadar doğru bilemiyorum. Ama bildiğim bir gerçek var; İslam ilk yüzyılda Atlas Okyanusu’ndan Büyük Okyanus’a kadar hızlı bir şekilde yayıldı. İkindi vakti az sayıda cemaatle namaz kılıyor ve devamında sohbet ediyoruz.

Guanghzou’yu yukarıdan görmenin iki yolu var. Birincisi kule. İkincisi tepesi. Tepede büyük bir park var. Değişik ağaçlarla, çiçeklerle bezenmiş bu park.

KAZIKLANMA HİSSİ

Guangzhou caddeleri insan kalabalıklarıyla dolup taşıyor. Bazı caddelerde yürümek zor. Pasajlar içinde çok sayıda alışveriş merkezleri var: saatçiler çarşısı, elektronikçiler çarşısı, mücevheratçılar çarşısı vb. Çarşılara girince çok sayıda gözün ve sözün sizi karşıladığını görüyorsunuz. İngilizce ifadelerle sizi alışverişe çağırıyorlar. İlgilenmezseniz kolunuzdan çekebilirler. İlgilenirseniz yandınız. 100 liralık malı 10 liraya alsanız bile kazıklanma hissinden kurtulamazsınız. Aldığınız malın kaçıncı dereceden sahte olduğunu bilemezsiniz. Bu çarşılarda binlerce çeşit “çakma” ürün var. Tezgâhtarlar daha iyi ürün almak istiyorsanız sizi üst katlardaki ofise davet ediyorlar. Ofise çıktığınızda kapılar arkadan kapatılıyor. Artık almadan çıkamazsınız. Pazarlığın sınırı yok. Çok modern alışveriş merkezleri de var Guangzhou’da. Dünyanın en ünlü markalarını bulabilirsiniz bu merkezlerde. Meşhur mağazaların kapılarında binlerce dolarlık ürünleri almak için bekleyen Çinlileri görmek şaşırtıcı.

SEÇİLMİŞLER HONG KONG’A GİREBİLİYOR

Guangzhou ile Hong Kong arası 150 km. İstanbul’dan İzmit’e giden yol gibi, şehirler birleşmiş. Arada Şenzen (Shenzhen), bir sanayi şehri daha bulunuyor. Birçok dünya markasının üretim üssü burada. Çin’in güneyi Büyük Okyanus kıyıları sanayi ve ticaret merkezi olarak dünya ekonomisine büyük katkı sunuyor. Guangzhou’ya arabayla giderseniz gümrükte kuyruklar sizi bekliyor. Çoğu Çinli, az sayıda Batılı gümrükte pasaport kontrolünden geçiyor. Çinliler de turist olarak giriyor Hong Kong’a. Çin’den her isteyen Hong Kong’a gidemiyor. Özel seçilmiş insanlar gidebiliyormuş. Herhalde ekonomisi güçlü olanlar seyahat özgürlüğüne daha çok sahip oluyor.

Hong Kong sizi limana sığınmış büyük binalarıyla karşılıyor. Her yerde yüksek katlı binalar. Küçük limanda 7 milyon insan. Her yer insan dolu. Caddelerde yürümek için mücadele etmeniz gerekiyor. İnsan seli akıyor. Büyük binalar birbirine alt geçitlerle üst geçitlerle bağlanıyor. Hiç boş olan yok. Her yer dolu. Caddeler, araçlar, metrolar, pasajlar. Bu küçük limanda büyük işler yapılıyor. Yağmurlu bir akşam limanda yapılan ışıklı gösteriyi izliyoruz. Yağmura rağmen çok sayıda insan heyecanla limanı doldurmuş ışık ve renklerle oluşan sahneleri takip ediyorlar.

Hong Kong’da da büyük bir camii ibadete açık. Her ırktan her coğrafyadan insanlarla, kalabalık bir cemaatle Cuma namazı kılma imkânı oldu. Namaz çıkışında Türkiye’den gelmiş işadamlarıyla karşılaştık.

İNGİLİZLER HONG KONG’U 90 YIL YÖNETTİ

Hong Kong, 90 yıl İngilizler tarafından yönetilmiş. İngilizler modern bir kent ülke oluşturmuş. Çinliler de bu geleneği sürdürüyorlar. Hong Kong’un yönetim seklini değiştirmemişler. Mevsim etkisi midir bilemiyorum, Hong Kong’da fazla turist göremedik. Kalabalıklar daha çok Çinlilerden oluşuyor. Çok az sayıda turist var. Dünyadaki bütün ünlü markaların mağazalarının kapılarında Guanghzu’da olduğu gibi Çinliler kuyrukta marka ürünler almak için bekliyorlar.

Hong Kong’u daha iyi görmenin yolu hakim tepeye çıkmak. Dünyanın raylı sistemlerinden bir tanesi burada. Bizim Karaköy’deki tramvaya benziyor. Bir vagon giderken diğer vagon geliyor. Kırmızı nostaljik vagonlar. Tepeye çıkmak için kuyrukta beklemeniz gerekiyor. Burada Batılı yaşlı grupları görürsünüz. Tepeye çıkarken beton yığınlarının arasından adeta göğe çekiliyorsunuz. Küme küme binalar ayaklarınızın altında kalıyor. Tepeye güzel bir alışveriş merkezi kondurulmuş. Aradığınız her şeyi burada bulabilirsiniz.

Çin’den alınacak çok ders, öğrenilecek çok şey var. Dünyanın en eski kıta ülkesi dünyaya yön veren yerlerin başında geldi. Bundan sonra da öyle olacak. Dünya politikalarının belirlenmesinde Çin’in varlığını göz önünde bulundurmalıyız.