Türkiye muhalefet sorunu yaşıyor. Hele ana muhalefeti temsil eden CHP’nin hali tam bir karmaşa. Partinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu adeta Türkiye’nin geri gitmesi için her türlü girişimde bulunuyor. Statükodan vaz geçemiyor.
Türkiye yeni sisteme geçti ama Kılıçdaroğlu, hala eski sistemin savunucusu. Bunu yaparken de siyasette, hakaret etme dilini kullanmaktan da çekinmiyor. Gerdikçe geriyor. Dahası her seçimi kaybetmesine rağmen, partisinde diktatör havası estiriyor.
Daha önce de çok yazdım, zaten Kılıçdaroğlu iktidar olmak falan da istemiyor. Çünkü ülkeyi yönetecek kadar kendine güvenemiyor. Niyeti iktidar olmak olsaydı, zaten kendisi çıkıp yeni sistemde ülkeyi yönetmeye talip olur ve dolayısı ile de Cumhurbaşkanı adayı olurdu.
Bunu yapamadı. Hem yapmak istemedi. Bunun yerine kendi stratejisini oluşturup, parti genel başkanlığı koltuğuna talip olan Muharrem İnce’yi aday gösterdi. Bu kararı alırken kendisi de biliyordu ki, Muharrem İnce kaybedecekti. Sonrasında ise hükümet kadrosuna alacak bahanesi ile de İnce’nin kadrosunu da meclis dışında bıraktı. Kendince iyi bir strateji idi. Ama tutmadı. Zaten ‘Artık parti genel başkanlığına aday olmam’ diyen Muharrem İnce’de Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybeder etmez aday olma niyetini ortaya koydu. Yani ‘Ben istemem siz verin’ diyor delegeye…
Delege hareketi başlayınca da Muharrem İnce dışında CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke ve eski milletvekili İlhan Cihaner’in çağrısıyla “Gelecek için Biz” ekibi oluşturulup olağanüstü kurultay için “açık çağrı” yaptı.
Çağrıda 24 Haziran seçimlerinin CHP adına “açık bir başarısızlıkla” sonuçlandığı ifade edilerek, “24 Haziran seçim sonuçları CHP’de uzun döneme yayılmış siyasetsizliğin eseridir. Hal böyleyken CHP’nin mevcut yönetimi, bugünkü siyaset anlayışını sürdürmekte ısrarlıdır. Yeni bir siyasete olan ihtiyaç her zamankinden daha fazladır. Bugünün olağanüstü koşulları, siyasi mücadeleyi toplumla buluşturacak, Meclis’i de içeren ama mutlaka onun da dışına taşan bir siyaseti gerektirmektedir” denildi.
Aslında, CHP muhalefetinin yanlışlarını kendileri de görüyor. Türkiye’ye umut vermeyen, milletin desteğini alamayan bir parti yönetimi, illa partinin başında kalmayı niye ister ki?
Her seçimde hezimete uğramasına rağmen, partide otoriter olma çabalarını bir genel başkan neden her şeye rağmen gösterir ki?
Bunları anladığımızda zaten CHP’yi de anlamış oluruz. Kemal Kılıçdaroğlu’nun derdi milletin her seçimde arkasında her daim duran Cumhurbaşkanı Erdoğa’a hakaret etmek. Bu siyaset değildir. Bu içindeki kini ve nefreti kusmaktır.
Birileri Kılıçdaroğlu’na siyasetin ülke meseleleri üzerine yapılması gerektiği, milletin derdi ve sorunlarının takipçisi olunması gerektiğini hatırlatmıyor mu? Belki de hatırlatılmadığı için CHP şimdilerde kaynayan kazan durumunda.
Zaten eğer ana muhalefette değişim olmazsa, CHP eriyip gidecek. Çünkü yeni sistemi anlamayan ve kabullenmeyeni millet de kabul etmeyecek ve siyasetten de silecektir.
Selam ve dua ile…