Şırnak’ın Uludere ilçesi Irak sınırında düzenlenen hava operasyonunda hayatını kaybeden 34 vatandaşımızın Gülyazı ve Ortasu (Roboski) köylerinde yaşayan yakınlarının, sınır kaçakçılığında kullandıkları katırlar itlaf edildi.

Olay, köylülerin, öldürülen katırların fotoğraflarını medyaya dağıtmasıyla ortaya çıktı.

Katırların infaz süreci şöyle işliyor: İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, katırların hastalıklı olduğunu belirterek itlaf kararı alınmasını istiyor. Mahkeme hemen karar veriyor. Asker de katırları kurşunlayarak infaz ediyor.

“En son 9 katır kurşunlanarak öldürüldü!”, “İnfaz kararı çıkan 48 katır bugünlerde öldürülecek. Öldürülecek çünkü mahkeme kararı yürürlükte.”

Ajansların haberine göre ocak ayında 97 katır için infaz kararı alınmış. İnfazı bekleyen katırlar, çitleri aşarak, mayınlı araziden İran tarafına geçerek canlarını kurtarmış. Mahkemenin infaz kararının gerekçesi ise pek inandırıcı gelmiyor. Kararda “Orijini belli olmayan ülkemiz morfolojik özelliklerini taşımayan, insan ve hayvan sağlığı açısından risk oluşturduğu, bu yolla egzotik karakterdeki hayvan hastalıklarının ülkemize girebildiği ve hayvanlar arasında yayılarak büyük kayıplara neden olabileceği, bu nedenle hayvanların kaçakçılık döngüsü içine girmeden kaçakçılar tarafından yük hayvanı olarak ve kaçakçılık zannıyla yakalanan tek tırnaklı hayvanların derhal itlaf ve imha edilmesi uygun görülmüştür.” deniyor.

Net bir hastalık ismi telaffuz edilmiyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na başvurarak katırlarda tespit edildiği iddia edilen hastalıkların listesini isteyeceğim.

Sahi, PKK dâhil bölgede yıllardır gerçekleştirilen canlı hayvan kaçakçılığı, canlı hayvan ihracatımızı bitirirken neden bu ‘egzotik’ hastalıklar dikkate alınmadı! Mesela güneyden gelen hayvanlar nedeniyle çok sayıda vatandaşımız ‘brucella’ya yakalandı. Hayvanlarımız şap ve benzeri hastalıklar yüzünden telef oldu.

Hastalık bahane. Amaç, kaçakçılık aracını imha etmek. İyi de bu yapılan ne AB kurallarına ne de Çözüm Süreci’ne uyuyor.

Öldürmek niye? Devlet o katırları alıp başka bir bölgede gönderemez miydi? Kaçakçılık, ekonomi kitaplarında tanımı olmasa da iki ülkenin rızasıyla yapılan örtülü bir ticarettir. Uyuşturucu ve silah taşınmadığı sürece devlet bugüne kadar yaptığı gibi ya görmezden gelecek ya da insanlara daha cazip iş bulacak.

Madem bu hayvanlar korkunç bir hastalık taşıyordu, neden vurduktan sonra karların üzerinde öylece bıraktınız? Hastalığın yayılmasını önleyecek biyolojik önlemler nerede?

Sahibinin borcu nedeniyle bir köpeğin haczedilmesi, kedi beslediği için insanların apartmandan atılması kararları gibi katırların öldürülmesi kararı da vicdanları sızlatıyor.

Hiçbir hayvan hakları savunucusunun çıkıp bu duruma tepki göstermemesi de garip. Türkiye’nin bir bölgesindeki hayvanlar, diğer bölgelerindeki hayvanlardan değersiz mi acaba?

Köpeği havladı diye evini tahliye edenlerin üzüntüsünü yazan yazarlarımız, Uludere’nin katırlarını yazmaz?

İzmir neden Uludere’ye ağlamaz?