Evden çıktım

ondört yaşındayım

gözlerim bağlı

adım sizin olsun.

Kış ortasında

merhamet salıncağından doğdum ben

ağladı cümle kapımız ben giderken.

Ekmeğime karapekmez çalmıştı annem

yıldızlar saysın diye beni.

Ondört yaşındayım gözlerim bağlı

Tur dağında parmak izlerini sildiler Ramallahlı Musa’nın

kış ortasında bölerek uykularımı.

Güvercinlerin gölgesi sulara düşsün diye çıkmıştım evden

Şeria ırmağında yıkansın diye Helâna

duvara dönsün de ağlasın diye İshak.

Dediler ki sınırtaşı kaldırmaz kalbyükünü

sınır ağlatır.

Atlarım, trenlerim olsun isterdim

nikâhım kıyılsın isterdim rüyalarımda Megarib kapısında

Ondört yaşındayım

gözlerim bağlı

Beytüllahim kuyusunda

kış ortasında

incir ve zeytin dalları altında.

Kudüs’ün dokuz kapısına astım sesimi

Gözlerim bağlı

ondört yaşındayım

adımı unuttum, sustum dünyaya.

* Bir haftadır o delikanlıyı yazmak için kelime avına çıktım, hayal vadilerinde dolaştım. Orada o gözlerin içindeki parıltıyı gösterecek ifadeler bulmak için çırpındım. Gitti geldi aklım. Olmadı, olmayacaktı. Son anda, güzel şair, zarif insan Cafer Turaç’ın “Kalbim sizin olsun!” şiiri dokundu kalbime.  “Rabbim ben mağlup oldum…” mealli ayetin sebeb-i nüzulu tazelendi. Yenildim, şükür. Sevdiğime yenildim. Sevdiğine yenilmenin güzelliğini de ilan edeyim istedim. Sözü sevdiğime bıraktım. Cafer Turaç’ın ve Fevzi’nin kalbi bizim olsun.

Kalbim sizin olsun…