15 Temmuz FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü) nün kalkıştığı darbe girişimi daha uzun yıllar konuşulup tartışılacak.
Nerelerde hatalar yapıldığı, bu terör örgütünün bu günlere taşınmasında kimlerin suçlu olduğu, kimlerin bilerek ya da bilmeyerek paylarının bulunduğu, inanmışlarını nasıl bu kadar etkili biçimde kendisine bağımlı hale getirdiğini daha çok konuşup tartışacağız.
Son olarak yaşadıklarımız kabul edilemez ve asla mazur görülemez. Temizlik çalışmasının kararlı ve hızlı bir şekilde sürdürülmesinde hepimizin katkı sunması vatan borcu hükmündedir.
Peki, neden bu denli büyütüldü bu örgüt?
Peki, neden yıllar boyu pek çok siyasetçi tarafından korundu ve kollandı?
Bu soruların cevaplarını hemen öyle kolayca vermek mümkün değil. Derin sosyolojik analizler gerektiren, derin tahlillere ihtiyaç duyulan karışık ve son derece örgütlü bir organizma ile karşı karşıyayız.
Fetullahçı Terör Örgütü’nün “Ergenekon”, “Balyoz” türünden projeleriye pek çok kişiyi nasıl budala konumuna getirerek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içinde kendilerinden olmayanlara nasıl zulmettiklerini çok yakında yaşamış olmamıza rağmen neden yüksek sesle bağırmadık?
Bağırmadık çünkü bu toplumu ve kodlarını çok iyi bilen ve çözen CIA kontrolü altındaki bu FETÖ yapılanması ile bu toplumun en savunmasız ve en yumuşak karnını kullandı o da “DİN”.
Dindarlara eziyet çektirenlerin, kan kusturanların, onlara hayatı zehir edenlerin eziyet çekmesinden belki de mutlu olduk (eden bulur dedik) değil mi?
Şunu tespit etmek ve hakkını vermek mecburiyetindeyiz; Fetullahçı alçaklığın yolunu açan, Kemalistlerin ideoloji olarak İslamofobiyi militarize etmesi ve inanan mütedeyyin insanlar üzerinde uzun yıllar Demoklesin kılıcı gibi kullanmasının hiç mi payı yok?
Unutmayalım 28 Şubat’ta kent merkezlerinde laikçi militarist vesayetin tankları İslam’a karşı harekete geçirilmedi mi?
Laik, demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye, inançlarından dolayı insanların başta eğitim, seçilme ve çalışma hakkı olmak üzere bir dizi temel hak ve hürriyetlerini ihlal ederken, başörtülerinden dolayı evlatlarımız okullarına sokulmuyorken neden sesimizi çıkarmadık?
Bunca hak ihlalleri yaşandığı sırada (Türkiye laiktir, laik kalacak.) çığlıkları atarak Laikliği şirazesinden çıkarmadık mı?
Kemalist söylemi benimseme, içselleştirme ve yaygınlaştırmanın yanında meşruiyet kaynağı olarak Kemalizm referans gösterilerek bir kısım mütedeyyin insanları CIA destekli FETÖ canavarının kucağına savurmadık mı?
Peygamber Ocağı’nı din düşmanlarının elinden alacağız savsatası ile hareket eden FETÖ’cü çetenin tuzaklarında evlatlarımız kandırılıp beyni yıkanmıyor muydu?
Din düşmanlarına karşı evlatlarınızı koruyacak ve yetiştireceğiz, en iyi eğitimleri vereceğiz diyen FETÖ’cü canavarın okullarına evlatlarımızı göndermiyor muyduk?
Bütün bu oyunları CIA biliyordu ve FETÖ eliyle bu günleri hazırlıyor yangından kaçan insanımızı doluya teslim etmenin zeminini hazırlıyordu.
Üniversitelerde Yahudi Kepi takmayı modernlik gören hastalıklı zihniyet başörtüsünden sonra takke ve sakallı Müslümanlar’ın peşine düşmedi mi?
Önemli olanın zekâ ve iş verimi olduğunu bir türlü anlayamayan yobaz laik kafa din düşmanlığını körükledikçe FETÖ terör örgütü varlık sebebini daha da meşrulaştırmadı mı?
Laikliğin din ve devlet işlerinin ayrı tutulması ve din özgürlüğünün sağlanması amacını taşıdığı açıktır. Ancak aşırı Atatürkçüler (Kemalistler) bu kavramı dinsizlik olarak uygulamaya çalışmadılar mı?
Bunu bürokraside, eğitimde insafsız ve hukuk dışına çıkarak uygulamadılar mı?
Böylelikle CIA destekli FETÖ sinsi planını hayata geçirme yolunda bıyık altından gülüp, dini motifli vaazlarıyla kendini maskeleyerek Türkiye’yi ele geçirme planını, varlık sebebini bir kısım halk nezninde giderek meşrulaştırmadı mı?
Böylece FETÖ Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay ve Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu, hakimler, savcılar, siyasetçiler, gazeteciler, işadamları, polisler, askerler ve daha pek çok kişi ve kurum üzerinden kamufle edilmiş diktatörlüğünün zeminini hazırlamadı mı?
Laikçi vesayete Türk halkı dibinden beri karşıydı. Laikçi vesayetçilerin zulmünden kurtulmak için PKK ve benzeri bölücü örgütlerle içli dışlı olan Fetöcü dinci vesayetçilerin propagandasına kandı, kandırıldı.
Bir kısmı son yaşananlar ile uyandı. Ama ne yazık ki hala inananlar ve beyni yıkananlar ve kötülüğü amaç edinmiş bulunanlar aramızdalar. Kimi kendini saklıyor, kimi açıktan saldırıyor.
Ama tarihte ilk kez RECEP TAYYİP ERDOĞAN yani Cumhurbaşkanımız eli ile kararlı ve cesur bir mücadele başlatıldı ve ne acıdır ki son yaşanan olaylar ona inanmayanların yüzünü öne eğdirdi.
Herkesin ama herkesin hangi siyasi görüşten, hangi dini inançtan, hangi etnik yapıdan temsil ediliyorsa edilsin, bu gayrete destek olması ve bu mücadeleyi vermesinin zaruri olduğu zamanlardayız.
Türk bayrağını eline alarak sokakları dolduran milyonlar, imanın, ahdin, bedel ödemenin, gayret etmenin ne demek olduğunu ortaya koydular ve koyuyorlar.
Mücadele bitmedi haydi meydanlara…