Zamanında mahalle değiştirmiş, şimdilerde “Yaradan”a değil de sıradan bir “Doğan”a hizmet eden Coşkun gazeteci; “Ensar, cihat, Allahu ekber” başlığıyla bir yazı kaleme almış birkaç gün önce. Bu kavramların içinin boşlatılmasından şikâyetçi olmuş ve içini boşalttığını düşündüğü kişilere beddualar etmiş. İnsanların “Allahu ekber” sözünü duyunca korktuğundan bahsederek “Allahu ekber gibi kutlu bir sözü, bu hâle getirenlerin Allah belasını versin” demiş. Normal şartlarda, normal bir insan bunları yazsa “eyvallah” der altına da imzamızı atarız. Ancak bu arkadaş; bu kavramların içini boşaltanların, İslam’ı çağrıştıran her ne varsa ona kin kusup bu kavramları itibarsızlaştırmaya çalışanların çöplüğünden beslenip onların borazanlığını yaptığından habersiz sanıyor bu milleti galiba. “Amiral Gemi” dedikleri gazetelerinin “General Abi” bülteni gibi çıktığı, askerler eliyle hükûmete; yaptığı yalan, çarpıtma, iftira haberlerle bu milletin kutsallarına darbe yaptığı günleri unutmadık. “Ensar, cihat, Allahu ekber” kavramlarının içinin boşlatılmasından şikâyetçi olacak en son kişi sen ve içinde debelendiğin darbesever gruptur. Ayrıca dikkat et, beddua bumerang gibi dönüp dolaşıp o bedduayı en fazla hak eden içinde bulunduğun grubu vurmasın.

Bir başka Coşkun gazetecinin yine aynı gün yayımlanmış olan “Paşa, Çok Yaşa…” başlıklı yazısı da oldukça eğlenceli(!) bir yazıydı. Genel Kurmay Başkanlığının “darbe” söylentilerini boşa çıkaran açıklamasına fena bozulmuş bu emmi de… ” Laf aramızda bir şey söyleyeyim; zaten sizin darbe marbe yapmayacağınızı biliyorduk… ‘Yapacağız’ deseniz, bir tek inanan çıkmaz…” diyor. Açıktan, “Darbe yap/a/madığınız için size karşı kin ve nefret doluyum.” diyemediği için de darbeye yanaşmayan askeri hafife alma ve aşağılama yöntemiyle kışkırtmaya çalışıyor. Biz, senin ve saz ekibinin darbe korosunda ezelden ebede gönüllü olduğunuzu ve millet iradesine, milletin kutsal değerlerine nasıl düşman olduğunuzu çok iyi biliyoruz. Ancak sizin çizdiğiniz rotaya göre yol alan askeri erkân da, sizin ağzınızdan çıkanlara göre eylem ve söylem belirleyen başkan da başbakanlar da yok artık. “Dert etmeyin!” diyeceğim ama alışmış olduğunuz buyurgan üslup ve içinde bulunduğunuz çıkmaz karşısında dert etmemeniz imkânsız.

Cumhurbaşkanımız, ABD’ye gitti geçen hafta içinde bildiğiniz gibi. ABD’de yuvalanmış olan paralel çetesi ve tüm müzmin muhalifler, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı ve ülkemizi zor durumlara düşürmek için yine elinden geleni ardına koymadı. Ancak hamdolsun ki her şey yolunda gitti ve Cumhurbaşkanımız ülkeye döndü. Hem de nasıl döndü? Yıllardır ABD’de yaşayıp topladığı milyarlarca dolar himmete(!) rağmen bir tek cami yapmayan, fitne kazanını kaynatmakla uğraşan çetebaşına nazire yaparcasına ABD’nin ilk çift minareli camisi olma özelliği taşıyan Amerika Diyanet Merkezi’nin de resmi açılışını yaparak döndü.

Ne diyelim, “Yiğidim, Allah sana hayırlı uzun ömür versin! Varlığın Müslümanlara güven, fitnecilere ve düşmanlara korku veriyor.”