Muhammed Şimşek / Özel Haber - Dijital dünyanın içine doğan yeni nesil, gün geçtikçe kendi medeniyet kodlarından ve aile bağlarından uzaklaşıyor. Anne ve babaları uyaran Sosyolog Yazar Prof. Dr. Ahmet Akın gelecek nesillerin içine sürüklendiği inançsızlık ve cinsiyetsizlik tuzaklarının dehşet verici boyutlara ulaştığını söyledi.

Son günlerde ebeveynleri kara kara düşündüren ve gençlerin üzerinde yıkıcı etkiye sahip iki temel sorun çözüm bekliyor. Gelecek nesillerin ruh dünyasında yıkıcı etkileri olan bu temel sorunu, Diriliş Postası Yazarı Sosyolog Ahmet Akın ile ele aldık. Akın, gelecekten ölümcül sonuçlar ortaya çıkaracak iki ayrı dert tespit ettiklerini şöyle ifade etti: “Son zamanlarda dost meclislerinde, ahbap sohbetlerinde ve hasbihallerde sıklıkla gündeme gelen iki dert var ki farkındalık dozu ve düzeyi herkes de farklı da olsa yarattığı dehşet herkeste aynı: gençlerde artan inançsızlık ve cinsiyetsizlik. Bu iki can yakıcı sorun her türlü dini ve siyasi katmandan bağımsız bir şekilde toplumda herkesi eşit etkiler biçimde hızla ilerliyor. Peki, neden bu sorun gündeme geliyor? Aileler mi tek müsebbibi ya da içinde bulunduğumuz çağ mı dijital dünya mı? Cevap hepsi birden yani hiçbiri masum değil.”

“KENDİMİZİ ALDATMAYI BIRAKALIM!”

Ailelerin “Anne-babalar eşten, dosttan, akrabadan duyuyorlar bu sorunu ama kendilerini aldatıyor: Bizim çocuğa bir şey olmaz hamurumuz sağlam, okulu iyi veya yeteri kadar din eğitimi aldırdık” rahatlığına kapılmamaları gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Ahmet Akın tehlikenin yanı başımızda olduğuna şu sözlerle dikkat çekti: “Hâlbuki inanç ve cinsiyet sorgulaması yapması ve çocuğun evden kopması için hiç de öyle bir uzun süreye aylara yıllara gerek yok; birkaç hafta bile yeterli kopuşlar için. Bazı öğretmenler bu işin misyonerleri olmuş, adeta deizm, ateizm ve agnostizm propagandası yapıyorlar. Velilerden bu konuda çok sayıda şikâyet var. Eleştirel düşünce ve felsefe fetişizmi arttı çocuklar itikat ve iman esaslarını öğrenmeden daha anaokulunda bu tür bir düşünce sistematiği ile karşı karşıya. Verilen eğitimler en dindar anaokulları ve kolejlerde bile eleştirel düşünce temelli. Sağlam bir inanç üzerinden inşa edilmeyen eleştirel düşüncenin sonu ya deizm ya da agnostizm oluyor ya da ateizm.”

“HAZ VE HIZ ÇAĞINDAYIZ”

Yaşadığımız çağın beraberinde getirdiği kolaylıkların gençler üzerinde uçsuz bucaksız etkileri olduğuna dikkati çeken Akın, “Haz ve hız çağındayız. Çocukları en küçük yaşlardan itibaren bekleyen en büyük tehlike haz erteleyememe, anne babaların en büyük derdi bebeklikten itibaren çocuklarına kendi yaşayamadıkları her şeyi yaşatmak, her istediğini almak her hazzını doyurmak sınır koymamak” ifadelerini kullandı. Çocukların ergen olunca inanç ve cinsiyet dâhil her şeyi tatmak istediğine işaret eden Akın “Kendisine hiçbir sınır koymamak ve her hazzın sınırlarını zorlamak böylece bilmediği somut şeylerin peşinden koşarken bilmediği soyut şeylerin de hayatından ve zihninden çıkmasını istiyor. Bilmediği somut şeyler cinsellik, alkol, uyuşturucu, eşcinsellik vb. bilmediği soyut şeyler ise ahiret, ecel, cennet, cehennem ve kader oluyor. Kısacası çocuk bilmediği kendisine vaat edilen bir ahiret ve gelecek için bilmediği ancak tatmak istediği somut hazlardan vaz geçmek istemiyor onları tatmak istiyor” değerlendirmesini yaptı.

‘Ebeveynlerin ruhu duymuyor’
PROF. Dr. Ahmet Akın, Gençlerin ruh dünyası çalınırken kendi dünyasına çekilen anne ve babaların durumuna değinerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Anne-babalar aile dışında, anne kozmetikte, kuaförde, estetikte, hobi ve kişisel gelişim merkezlerinde, dost sohbetlerinde, altın günlerinde, mevlitlerde, doğum günü partilerinde, moda ve giyim fuarlarında, AVM’lerde ve kafelerde sosyalleşmekte saatlerini geçirmekte. Baba daha fazla ev ve arsa alma, daha fazla ihracat ithalat yapma derdinde, çift vardiya yaparak gelirini artırma ve ekmeğinin peşinde. Sadece sorunla yüzleştiğinde babalar keşke hiç servetim param olmasa da çocuğum eskisi gibi olsa deyince iş işten geçmiş oluyor. Evde geçirilen nadir ama nadide sürede ise herkes kendi dijital evreninde, Instagram ve WhatsApp grubunda. Çocuklarımız birtakım yaşam tarzları dayatarak kültürel dejenerasyona yol açan Güney Kore kökenli popüler müzik türü olan K-Pop ve yine bu müziği bir misyonerlik silahı gibi kullanarak asimilasyona öncülük eden sosyal medya fenomenlerine emanet.

ANLIK ÖDÜLLER CEZBEDİYOR

Sosyolog-Yazar Prof. Dr. Ahmet Akın’ın geleceğin dünyasını şekillendiren koşullara ilişkin ise, “Bu çağda Rahman’la şeytanın savaşını anlık kazandıran şeytan önde götürüyor, çünkü gençlere anlık vaatlerin anlık ödülleri verilebiliyor. Çocuklar bir bakıma şeytani hazların esiri olmuşken onlara her türlü gayrı ahlaki, gayri tabi ve gayri meşru yaşam tarzı öneriliyor. Milli yapıların boş bıraktığı ve içini yerli ve manevî dinamiklerle doldurmadığı alanlar küresel güçler tarafından bir tuzak olarak kullanılıyor” tespitlerinde bulundu.

***

Tuzağa düşen gençlerin temel özellikleri

1. Asla kendilerini açık etmiyorlar gerekirse bir buçuk yıl kadar, bazen her şeyi üniversite birinci sınıfa kadar saklıyorlar.

2. Kendi gibi inanmayan çocukların sayılarının artması için ellerinden geleni yapıyorlar, sanki biz yurtdışında bir Müslüman görürsek ne hissedersek onlar da inanmadığını belirten birini görünce benzer bir kardeşlik duygusu geliştiriyorlar bu yüzden sürekli artmaya çalışıyorlar.

3. Diamond, tema ve BTS çok önemli bunlar için…

4. Her an her şey yapabilirler çünkü her türlü hazzı denemek istiyorlar. Dürtüsel cinsel birliktelik sıradan bir şey olabilir zamanla.

5. Alkol, cinsel ilişki, uyuşturucu hepsi bunlar için bir seçim ve normal.

6. Vatan, devlet, bayrak, millet, aile, ahlak gibi hiçbir milli ve manevi değerleri kalmıyor. Zamanla ve bunları hümanizme zarar veren unsurlar olarak görüyorlar.

7. Eşcinselliğe son derece olumlu bakıyorlar ve cinsel kimliklerinin ileride değişebileceğini ve hem cinsleri ile birlikte yaşayabileceklerini/ yaşadıklarını ifade ediyorlar.

8. Hayatlarında muhtemelen kendilerine rehber veya mentör olarak gördükleri güçlü bir öğretmen figürü var ve bu öğretmen onların kafasını karıştırıyor. Özellikle felsefe alanında…

9. Bir şebeke ve sapık tarikat usulü ile çalışıyor birbirlerine sürekli sosyal destek sağlıyorlar.

10. Gelecek 10 yılda azınlıktan çoğunluğa geçeceklerine inanıyorlar.

11. Her kesimden gençlerin kendilerini gizleme becerileri çok yüksek. Hatta fark edilmemek için aileden daha dindar veya milliyetçi görünebiliyorlar.

12. Üniversite bunlar için özgürlük ve tura çıkma günü bu ilk günde birçok hazzı aynı anda deneyebiliyorlar. Bir tarafta Allah, ahiret, kader, ecel, cami imamı, cennet, cehennem diğer tarafta haz, içki, cinsellik, keyif, diamond vs. Bu savaş aslında hümanizm çatısı altında insanlık ile insan arasındaki savaş. İnsanlık ve hümanizm altında insan bozuluyor, dejenere ve deforme ediliyor.

Editör: Haber Merkezi