Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atakule’de buluştuğu gençlerin sorularını yanıtladı. Program, Twitter, Facebook ve Instagram gibi sosyal medya hesaplarından canlı yayımlandı.

Yoğun bir maratonda bulunduklarını belirten Erdoğan, bu maratonda finale yakın Atakule’de gençlerle bu toplantıyı yapmanın kendisi için bir mutluluk vesilesi olduğunu ifade etti.

Pazar günü yapılacak 31 Mart yerel seçiminin Türkiye’nin beka sorununun öne çıktığı bir seçim olduğunu anlatan Erdoğan, ‘Terörle mücadelede, Türkiye’nin dört bir yanında nelerin olduğunu sizler de takip ediyorsunuz. Gerek içeride gerek dışarıda bir mücadelemiz var. İçeride Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, dışarıda Kandil’den yönetilen bir süreci işliyoruz, takip ediyoruz. Mehmetçik’imiz, polisimiz, güvenlik korucularımız olsun çok ciddi bir mücadele veriyorlar. İyi bir netice aldığımızı düşünüyorum. Güvenlik güçlerimizin verdiği bu mücadeleyle her geçen gün biraz daha huzur, refah ortamını yakalıyoruz.’ diye konuştu.

‘Farklı bir Diyarbakır, Şırnak, Cizre, Silopi, Van, Siirt, Mardin var’

Güneydoğu ve Doğu’da terör örgütü PKK’nın açtığı çukurları, tünelleri hatırlatan Erdoğan, AK Parti’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Özhaseki’nin Çevre ve Şehircilik bakanlığı döneminde bölgedeki sıkıntıları çözmekle görevli olduğunu anlattı.

Yıkılmış olan binaları kentsel değişimle ele alınarak, yeniden bir yapılanmanın meydana geldiğini kaydeden Erdoğan, ‘Farklı bir Diyarbakır, Şırnak, Cizre, Silopi, Van, Siirt, Mardin var. Bütün bunlar, Özhaseki’nin koordinasyonunda yürüdü. Şu anda bu bölgelerin eskisini, 15 sene öncesini bilenler, bu şehirler nasıl inşa ve ihya edildi diye şaşar. Onun için de ben kendilerine ayrıca teşekkür ediyorum.’ ifadelerini kullandı.

‘Bunun tek sebebi terör’

Mardin’den geldiğini belirten bir kız öğrenci, söz alarak, Mardin’de yaşanan değişikliği anlattı.

Mardin’de bir genç olarak sosyal imkanların arttığını ifade eden öğrenci, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘Mardin’de bir kültür üniversitesi projeniz olabilir mi? ‘ sorusunu yöneltti.

Mardin Artuklu Üniversitesinin dil konusunda yaptığı değişimle bir açılımı kültürel bazda gerçekleştirdiğine değinen Erdoğan, ‘Sadece kültüre, sanata yönelik… Tarihi yapılanmaya baktığınız zaman geçmişiyle çok farklı bir şehrimiz… Üniversitemiz yoğun bir şekilde gelişiyor. Kurduğumuz teknoparklar vasıtasıyla inovasyon çalışmalarını, o teknoparklar kapsamında ele almak, oralarda hem bu inovasyona destek verecek bir altyapıyı oluşturmak, bunun yanında da genç, üniversitelerde okuyan öğrencilerimiz için sadece burs, krediyle okumak değil, o teknoparklarda part time çalışmak suretiyle, diyelim ki yarım gün üniversitesinde derse gidiyorsa, yarım gün de gelip o teknoparkta çalışma imkanını bulacaklar. Buralarda inovasyona yönelik birçok yatırımlar olabilir.’ diye konuştu.

Erdoğan, bu yatırımların neden olmadığını şöyle özetledi:

‘Bunun tek sebebi terör. Terörden dolayı maalesef. Mardin bir medeniyetler şehri, üç dinin bir arada olduğu yer. Kaldı ki burada AK Parti iktidarı olarak farklı dinlere ait mabetleri kendilerine ihya edip verdik, inşa edip teslim ettik. Bununla birlikte de onların yöneticileriyle aramızdaki ilişkiler de çok çok farklı bir konumda. Bundan sonra çok daha iyi olacak. Mardin’de bir dal çık geçmişte göremezdiniz. Ama şimdi Mardin’de dal çıklar var. Artık trafiğin yer altına alındığı imkanlar oluştu. Bunlar geçmişte niye yoktu, neden olmuyordu? Adamların derdi yatırım değil. Devletten aldıkları parayı dağa, Kandil’e gönderiyorlardı. Bu parayı biz sana Kandil’e gönder diye vermiyoruz ki bu para Mardin’de yaşayan insanlar, yapacağın yatırımlar için. Şimdi yine karşı tarafın bir adayı var. Teröre bulaşmış bir isim. Biz de bu konuda çok kararlıyız. Bundan önce olduğu gibi, 3, 5 sene bekle, acaba nedir, ne değildir, bekleyemeyiz. Şimdi bütün bunlarla ilgili GBT’leri, her şeyi hazır olarak elimizde tutuyoruz. Seçim sonucu neticelere göre de adımlarımızı atacağız.’

Mardin Artuklu Üniversitesinde öğrenci sayısının ciddi bir artış gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, ‘Dediğiniz de değerlendirilebilir. Yakında orada bir rektör ataması da yapılacak. Ondan sonra Artuklu’da çok farklı bir adımı atabiliriz.’ diye konuştu.

‘Çanakkale’yi bilmeyen kendini geleceğe hazırlayamaz’

Çanakkale’yi anlatan ‘Nusrat’ isminde bir oyun hazırladıklarını ifade eden bir öğrenci, ‘Milli duyguları, Çanakkale’yi yaşama duygusuna insanlarımızın ve gençlerimizin ne kadar ihtiyacı olduğunu fark ettim. Bu noktada Türkiye’nin dijital yolculuğunda gençliği nerede görüyorsunuz? Gençliğin de bu yolculuğa dahil edilmesi için ne gibi tavsiyelerde bulunuyorsunuz?’ diye sordu.

Türkiye’nin dijital yolculuğu içinde gençlerin bizzat olduğunu belirten Erdoğan, ‘Çanakkale her şeyden önce zaten dijital yolculuğun içinde bizzat gençlik var. Bizim jenerasyon bu yolculuğun içinde sizler kadar aktif değil. Sizler artık öncü olma konusunda adaysınız. Bundan dolayı sizleri tebrik ediyorum. Çanakkale ilgili o hatırayı dile getirmiş olmanız da beni ayrıca mutlu etti.’ dedi.

Çanakkale’yi bilmeyenin tarihini bilmeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

‘Çanakkale’yi bilmeyen kendini geleceğe hazırlayamaz. Çanakkale’yi bilirsek o zaman kurtuluş mücadelemizi ne olduğunu anlarız. Çanakkale’yi bilirsek o zaman gerek Gazi Mustafa Kemal, gerek onunla birlikteki Seyit Onbaşılar, gerek ‘Hey Onbeşliler’ dediğimiz o yavrular, o kınalı kuzular bu mücadeleyi, bu savaşı verdiler ve bize bugünkü vatanı onlar hediye ettiler. Bu bizim mesuliyetimizi daha da arttırıyor. Nusret ile gelen o yardım bizim için çok çok farklı bir şey, unutulamaz bir şey ama onu bugünkü genç kuşaklara anlatma bakımından sizin girişiminizi önemli buluyorum. Bunları bizim her yerde özellikle gençlikle ilgili STK’lerde anlatmamız lazım.’

‘Her şey hazır gelip kucağımıza konmadı’

Erdoğan, ‘Her şey hazır gelip kucağımıza konmadı, avuçlarımızın içine konmadı. Bunun için verilen bir mücadele var. Verilen bu mücadelenin neticesinde bu kadar şehitler verdik, gazilerimiz oldu. Bütün bunların sonucunda da bu vatanı başta Çanakkale olmak üzere ele almış olduk. Düşünün, 16 bin 500 kilometreden buraya neden geliyorlar, ne var burada? Hesap başka.’ dedi.

Eğer Çanakkale Boğazı geçilmiş olsaydı girilecek yerin İstanbul olacağını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘İstanbul, öyle bir hedef ki işte ‘Konstantinopol’ olayını hazmedemeyişlerinin sebebi bu. Orası ‘Konstantinopol’ olarak kalmalıydı. Fakat ecdadımız buna imkan, fırsat vermedi. İstanbul olarak biliyorsunuz aslı İslambol’dur. Onu o şekilde korumanın mücadelesini verdi ve bunu başardılar. Başardıkları için o zamandan bu zamana hala bunu unutmuyorlar, hazmedemiyorlar. Hazmedemedikleri için de 51 Müslümanı, cuma namazı ibadeti sırasında şehit ettiler.’ diye konuştu.

Terör örgütü DEAŞ’a mensup bir kişinin bir kiliseye saldırıda bulunduğu zaman batının dünyayı ayağa kaldıracağına işaret eden Erdoğan, ‘Peki bunda batının sesi hiç çıktı mı? Çıkmadı. Bu teröristi kalkıp da kötülemediler. Charlie Hebdo olayında da yine Fransa’da bütün dünya liderleri bir araya geldi, birlikte yürüdüler, kıyameti kopardılar. 51 Müslüman orada camide ibadet sırasında şehit ediliyor, ses yok.’ dedi.

‘Gençler, kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Onun için yolumuz ırak işimiz zor. Yapmamız gereken çok şey var.’ ifadesini kullanan Erdoğan, ‘Onun için sanatta, kültürde, ilimde ve irfanda çok çok iyi bir konuma gelmemiz lazım. Teknolojide çok ileri bir noktaya gelmemiz lazım. Eğer göreve geldiğimizde şu ileri teknolojiyi yapamasaydık, savunma sanayisinde yüzde 20 halledebiliyordum ama şimdi savunma sanayinde yüzde 70’e dayandık.’ diye konuştu.

‘Ne zaman ki insansız hava aracımızı ürettik rahatladık’

Göreve geldiklerinde savunma sanayisinde ihracatın söz konusu olmadığını, şimdi yıllık 2,5 milyar dolarlık bir ihracat yapıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

‘İnsansız hava aracı almak için oğul Bush’a, ‘Terörle mücadele ediyoruz, bize insansız hava aracı verin maalesef elimizde yok’ demiştim. Durdu, durdu ve ’48 saatte istihbaratla bu işi başlatalım.’ dedi. ‘Tamam istihbarat da benim için önemli ama bana bir insansız hava aracı verin ki hiç olmazsa terör örgütlerinin bulunduğu yeri tespit edelim ve F-16’larımızla oraları vuralım.’ dedim. ‘Bunu çalışalım’ dedi. Daha sonrada bize gelen cevap, ‘Kongrenden izin çıkmadı.’ Bu arada da bizden öncekilerin İsrail’den aldıkları vardı. Fakat İsrail’den aldıklarımızda da İsrail, arıza yaptığında, doğru dürüst tamirini yapmaz, parçasını vermez. Bütün bunlarla beraber sıkıntı üstüne sıkıntı yaşıyoruz.

Ne zaman ki insansız hava aracımızı ürettik, silahlı insansız hava aracımızı ürettik, rahatladık. Terörle mücadelemiz ondan sonra farklı olmaya başladı. Şimdi üçüncü faza geçiyoruz. Üçüncü fazda, insansız hava araçlarının çok çok önemli bir boyutta olanını inşallah 5-6 ay içerisinde üretiyoruz. O üretildikten sonra zaten bu işi çok daha güçlü yapacağız. Çünkü 5 ton ağırlığında bir insansız hava aracı, yanlarında 1,5’ar tonluk bombaların olduğu, onlarla birlikte o zaman terörle mücadelemiz içeride ve dışarıda çok daha farklı bir şekilde gelişecek.

Bunlar, Türkiye’nin savunma sanayisinde ileri teknolojide nereye vardığını göstermesi bakımından çok çok önemli. Bunların bizi daha da rahatlatacağına inanıyorum. Geleceğimiz için bu çalışmalardaki çok büyük görevleri üstlenmeye hazır olmalısınız.’

Ankara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi ve Türkiye Gençlik Kulüpleri Federasyonu Ankara Üniversitesi Temsilcisi Büşra Polat, öğrenim gördüğü bölümü ülkeye faydalı olabilmek için seçtiğini söyledi.

Polat, Erdoğan’a ’15 Temmuz’da üzerimden jetler geçerken bunu çok daha iyi anladım. Sizin de söylediğiniz gibi bir şeyler yapmak gerekiyor. Ülkemizde yerli arabalarımız olsun, insanlar yabancı markaları değil Türk markaları tercih etsin istiyoruz. Bu konuda faydalı olmak istiyoruz. Bize bu konuda neler söyleyebilirsiniz?’ sorusunu yöneltti.

Bu konuda çok kararlı adımlar attığına işaret eden Erdoğan, Türkiye’de bunu yapabilecek güçlü firmalar bulunduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Her türlü desteği, teşviği kendilerine vermemize rağmen maalesef işi biraz hafiften alıyorlar. En son bu konuda Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın onlarla yaptığı görüşmeler var. Diyorlar ki ‘Biz Cumhurbaşkanımızla bir daha görüşelim.’ Ben de kendisine dedim, görüşelim ama istediğim şey belli. Bizi oyalamasınlar. Yoksa başka arayışlar içine girmek zorunda kalacağız. Çünkü artık bizim buna tahammülümüz yok, bir an önce bir adım atacağız. Gerekirse yurt dışından bu konuda yatırımcılar bulacağız. Kendilerine Türkiye’den de ortak yatırımcılar vereceğiz. Onlarla ortaklaşa burada bu işi ortak proje olarak hayata geçirmenin adımlarını atacağız. Hani Akif ‘Alınız ilmini Garb’ın, alınız sanatını, veriniz hem de mesainize son süratini’ diyor ya biz de onların ilmini alacağız, çalışmaya mesaimizin son süratini vereceğiz. Bunun için vakit kaybına tahammülümüz yok.’

Erdoğan, bu konuda altyapı olduğunu belirterek, Türkiye’de otomotivde üretilenlerin yüzde 85-90’Iara varıncaya kadarının yerli, ama nirengi noktasının ithal olduğuna işaret etti.

Bu ana parçanın da Türkiye’de üretilebileceğine olan inancını dile getiren Erdoğan, ilgili yerli firmalara, ‘Bunu yapamaz mısınız?’ diye sorduğunu ve ‘Yaparız’ cevabı aldığını anlattı.

Erdoğan, ‘E, niye yapmıyorsunuz? ‘Maliyet.’ Ne demek maliyet, kazanırken ‘maliyet’ demiyorsun. Bu kadar bu ülkede kazınıyorsun ve bu ülkede alıcı buluyorsun. Gelin bunu da yapın.’ ifadelerini kullandı.

Tüm meselenin, yerlilik ve millilik olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

‘Bu biraz da ciddi manada inanmak meselesidir. Yani ‘Ben bu ülkenin evladı olarak bunu yaparım ve ülkemin de sanayisine, teknolojisine katkıda bulunurken, ciddi anlamda da istihdam sağlarım. Kim için? Sizler gibi gençler de geliyor mu, geliyor. O zaman ‘Bu yatırımı yapmalıyız’ demeleri lazım. Fakat biraz gevşeme var. Seçimlerin ardından bunları masaya yatıracağız. Çünkü imzaladık. Türkiye’nin 5 tane bu sektördeki önemli firması imzaları attı. Hadi arkadaşım imzayı attınız o zaman başlayın bakalım. O zaman ya başlayacaksınız ya başlayacaksınız. Başlamadığınız takdirde hesaplayacağız. Bundan sonraki süreç böyle.’

‘Gençliğimizin meşru olmayan yerlere sapmasını istemiyorum’

Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği mezunu Mustafa Furkan Örs de Erdoğan’a ‘Yerel seçimlerin sona ermesiyle beraber başka gençlerin yaşam alanları olan kampüslerin modernleştirilmesi ve vatandaşların faydalanacağı akıllı şehirlerle ilgili hedef planımız nedir?’ sorusunu yöneltti.

‘Furkan’ım bizi iyi takip etmiyorsun’ şeklinde espri yapan Erdoğan, akıllı şehirlerle ilgili başta Ankara, İstanbul, Antalya, Gaziantep olmak üzere büyükşehir belediye başkan adaylarının projelerini açıkladıklarını söyledi.

Gerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığının gerek Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bu konuda çalışmaları olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

‘Geçmiş şehircilik anlayışları artık geride kaldı. Dikkat ederseniz millet bahçeleri ve millet kıraathaneleri projelerini açıkladım. Ama CHP bunu kumarhane anladı. Yani adam kıraathane nedir, kumarhane nedir bilmiyor. Halbuki şöyle biraz kitabı karıştırsa ya da açsa bir sözlüğü veya Google amcaya bir sorsa kıraathane nedir orada görecek. Kıraathane okuma evi demektir. Böyle bir dertleri yok. Kumarhane başka bir şey. Gençliğimizi bu kıraathanelere çekmek suretiyle internetten tutunuz kitabına varıncaya kadar hepsi orada bulunsun, çayını, simidini, kekini ücretsiz alsın. Bundan istifadeyle bu çalışmaları tüm gençler oralarda yapsın.

Çünkü ben gençliğimizin meşru olmayan yerlere sapmasını istemiyorum. Bundan dertliyim. Derdim çok büyük. Annelerin de dertleri çok büyük. Gençlerin gayrimeşru yerlerde zamanlarını öldürmesi yenilir yutulur değil. Onun için bizim gençlerimizi verimliliğin yüksek olduğu yerlerde değerlendirmemiz, onları yarınlara hazırlamamız önem arz ediyor.’

‘İlkel, çukurlar, çamurlar, böyleydi Ankara’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin süratle geliştiğini vurgulayarak, iktidara geldiklerinde 25 olan havalimanı sayısını 56’ya çıkardıklarını hatırlattı.

Örs’e yaşını soran ve 24 olduğunu öğrenen Erdoğan, ‘Haklı olarak sen buranın 17 sene önceki halini bilmiyorsun. 17 sene önce Ankara’daki havalimanımızın hali neydi biliyor musun? Şu andaki havalimanı değildi. Körükler falan yok. Havalimanından şehre gelmek için 3 gidiş 3 geliş yollar yok. İlkel, çukurlar, çamurlar, böyleydi Ankara. Burası başkent. Yapmadılar.’ diye konuştu.

Erdoğan, göreve geldiklerinde ilk iş olarak havalimanı terminal binasını yenilediklerini, dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in havaalanına giden yolları yaptığını söyledi.

Erdoğan, Ankara’nın batının birçok ülkesinde olmayan havalimanına ve şehre giriş çıkış yollarına sahip olduğunu dile getirdi.

İstanbul’da aynı durumun geçerli olduğuna işaret eden Erdoğan, mevcut havaalanının bulunduğu yeri millet bahçesine çevireceklerini, yanına büyük bir fuar alanı kuracaklarını aktardı.

Erdoğan, ‘Bir bölümü iş adamlarına ayırıyoruz. Onlar yine uçaklarıyla buraya insinler diyoruz.’ dedi.

‘1 milyon genç oraya gelecek diyorlar’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’daki yeni havalimanında geçen yıl düzenlenen Teknofest’i 600 bin kişinin izlediğini hatırlatarak, ‘Bu sene Teknofest bunu mevcut havaalanında yapacak. Hedefleri ne biliyor musunuz? 1 milyon genç bu sene oraya gelecek diyorlar. Peki kimler geliyor buraya? Daha çok sizin gibi bilişim teknolojisi, makine mühendisleri, elektronik, elektrik mühendisleri. Bunun yanında meslek liselerinden genç yavrularımız da var, onlar da katılıyor.’

Türkiye’nin insansız hava araçlarında geldiği noktaya dikkati çeken Erdoğan, artık yeterli sayıda insansız hava aracıyla silahlı insansız hava aracının bulunduğunu, bunlardaki arızaları giderme kapasitesine sahip olunduğunu vurguladı. Erdoğan, bu araçların, kara kuvvetleri, jandarma ve polisin yanı sıra meteoroloji de bile yerli üretim araçlarla çalışmaların yapıldığını kaydetti.

Akıllı şehirleri gittiği tüm illerde anlattığına değinen Erdoğan, ‘Ankara’mızda da bir zamanların Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Özhaseki bunun uygulamasını en güzel şekliyle hayata geçirecek.’ dedi.

Giresun Üniversitesinde okuyan bir kız öğrenci, Ordu-Giresun Havalimanı’nı inşa ettikleri için Erdoğan’a teşekkür etti.

Bu havalimanının Türkiye’de bir ilk olduğunu belirten Erdoğan, denizin üzerinde böyle bir havalimanını yapmanın azim ve kararlılıklarının eseri olduğunu vurguladı.

Ordu-Giresun Havalimanı ile hem sürenin ciddi manada kısaldığını hem de halkı birbiriyle buluşturduklarını ifade eden Erdoğan, ‘Bütün buraları halkın yolu haline getirdik. Bundan dolayı çok mutluyuz.’ diye konuştu

‘Üniversitenin olmadığı ilimiz yok’

Erdoğan, Türkiye genelinde 76 olan üniversite sayısını 206’ya çıkardıklarını dile getirdi.

Üniversiteyi gençliğin ayağına ve şehirlere götürme düşüncesiyle yola çıktıklarını aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

‘Çünkü benim öyle fakir, garip gureba vatandaşım var ki çocuğunu üniversiteye götürecek veya gönderecek durumda değil. Niye? Güvenemiyor. ‘Benim çocuğum Ankara’ya, İstanbul’a gidip de nasıl okuyacak? Mali imkanı var mı yok mu?’ Zaten üniversiteye hazırlanırken o FETÖ’cülerin malum dershanelerinde ahırından davarını satıyordu, varsa kolundaki bileziklerini satıyordu, çocuklarını üniversiteye öyle hazırlıyorlardı. Ama şimdi bunu biz tersine çevirince artık üniversite ayağına geldi. Şimdi bakıyorsun Hakkari’de, Ağrı’da, Şırnak’ta üniversite var. Yani üniversitenin olmadığı ilimiz yok.’

Yurtların sayısını da çoğalttıklarının altını çizen Erdoğan, 17 yıl önce yükseköğrenimde 1 milyon 656 bin olan öğrenci sayısının, bugün 8 milyon 31 bine ulaştığını söyledi.

Kendisinin üniversite adayı olduğu dönemde üniversiteye gitme şansının 10’da bir olduğunu anımsatan Erdoğan, şimdi neredeyse 10’da onu yakaladıklarını bildirdi.

Almanya seyahatinde Başbakan Angela Merkel ile aralarında geçen bir diyaloğu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

‘Merkel’e ‘Şu anda üniversite öğrenci sayınız nedir?’ dedim. ‘3 milyon civarında’ dedi. Almanya’nın nüfusu 82 milyon, bizimle hemen hemen başa baş. ‘Sizde ne kadar?’ dedi, ‘Bizim şu anda 8 milyon’ dedim, şaşırdı. Şimdi bu ne demektir? Demin söyledim, İngiltere ve Finlandiya ile alakalı… Biz er veya geç bunları yakalayacağız ve bunları geçeceğiz. Nitelik olarak belki şu anda o seviyede değiliz ama nitelik de hemen istediğin anda olmuyor ki… Bu da olacak. Şimdi beyin göçü geri başladı. Yurt dışındaki hocalarımız artık geri dönmeye başladı. Ankara Şehir Hastanesinde bazı profesörlerimizi gördüm ve bunlar tekrar bu hastanelere geri döndüler. Bazı planlarımız, programlarımız var, inşallah yurt dışındakileri de buraya geri çekeceğiz. Gerekirse mali noktadaki desteklerimizi de vereceğiz, bunu da bu şekilde başaracağız. Bizim sizden ne beklediğimizden öte biz diyoruz ki ‘okuyun, düşünün, uygulayın, neticelendirin ve ondan sonra da siz bizden ne istiyorsanız isteyin’. Çünkü şu anda bu konuda sizin önünüzü açma konumundayız, bu görevi biz yapacağız.’

‘Kredi niye istemiyorsunuz? Kredi de isteyin’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde 45 lira olan öğrenci bursunun şimdi 500 lira olduğunu vurguladı.

Gençlerin sadece burs istediğini, bunun üzerine kendisinin ‘Kredi niye istemiyorsunuz? Kredi de isteyin.’ dediğini anlatan Erdoğan, ‘Çünkü diyelim ki 1 milyon 600 bin öğrenciden 500, 600 binine burs veriyorsak ama diğerine de kredi verme şansımız var. Yani her müracaat edene Kredi Yurtlar Kurumu olarak biz burs veya kredi veririz.’ dedi.

Kredinin de avantajlı olduğunu, kredide faiz olmadığını ve ödemenin sigortalı bir işe girdikten sonra başladığını belirten Erdoğan, ödeme taksitlerinin de sıkıntıya düşürücü miktarda olmadığını bildirdi.

Erdoğan, gençler için yoğun spor tesisleri yapma çalışmaları olduğuna işaret ederek, ‘Yeni projemiz, özellikle basketbolda istiyorum ki üniversitelerimiz bu işe ağırlıklarını koysunlar. Gerek bayanlarda gerekse beylerde, bizim üniversitenin alt zeminini oluşturduğu bir basketbol yapısını kurmamız lazım. ABD’de bu böyle. ABD’de üniversiteler bu işe ağırlıklarını koymuşlar ve üniversitelerin kendi içindeki spor salonlarında yetiştirip, bütün ulusal ve uluslararası yarışmalara onlarla giriyorlar.’ diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi