Küresel sömürü medeniyeti, söylemleri ile uygulamaları çelişen, gizli faşizmin egemen olduğu sahte bir medeniyet. Ruhunu kaybetmiş, vahşi çığlıklar atan bir medeniyet.
Bu sahte medeniyetin önünde duracak tek ve gerçek güç kadim kültürlerin bozulmamış, iğdiş edilmemiş pür ve sahici halidir.
Vahşi ruhu faş olmuş cinnet içindeki tek dişi kalmış medeniyet bu yüzden daha çok saldırıyor.
Rahmet medeniyetinin küresel sömürü medeniyeti karşısındaki üstünlüğünü ortaya koyabilmesi ancak asli kodlarını yeniden keşfetmesine bağlıdır.
Dua yüklü mabetlerimizin şadırvanlardan akan sudan gagalarını dolduran güvercinlerin çağ yangınına havalanma zamanıdır.
Süfli küresel sömürü medeniyetinin iğdiş ettiği zihinlere mıhladığı gotik canavarları bir an önce söküp atma zamanıdır.
Kulaklarımızda yankılanan cehennemin zincirlerinin şangırtısını hamasi, ayrıştırıcı, vahşi reflekslerden bir an önce uzaklaşarak durdurabiliriz.
Rahmet medeniyetinin küresel sömürü medeniyetinin sinsi şifrelerini ortaya çıkartabilmesi ve karşısında dimdik durabilmesi rahmet medeniyetinin temsilciliğine soyunmuş bulunanların kendi kusurlarıyla yüzleşmesi, hatalarını görmesi ve medeniyetini var eden tüm unsurlarla barışması ve bu barışı bir an önce sonuçlandırmasına bağlıdır.
Birlik ve beraberlik içinde mücadele etmenin merkezinde bu var.
Sanatı, edebiyatı, şiiri, estetik değerleri tekrar hayatımıza adapte etme mecburiyetindeyiz.
Sahte sanatın üretilmiş ilahlarına, sahte kahramanlarına, ruhsuz ve içeriksiz figürlerine ihtiyacımız yoktur.
Rüyalarını kaybetmiş, renklerini yitirmiş bir çaresizliğin medeniyet olarak sunulması tam bir medeniyetsizliktir.
Damarlarına sentetik rüyaları dolduran bir dünya asla kurtuluşun ümidi rolüne soyunamaz.
Estetik kaygılarını kaybeden hayallerini kaybeder, hayallerini kaybeden neslini kaybeder.
Sahte medeniyetin salyalı köpek dişleriyle sanat ve edebiyat adına yok ettiği bütün insani değerleri, kadim kelam ve sanatla tekrar geri alma zamanımız çoktan gelmiştir.
Ortadoğu’da vebalı ağzın dişlemediği hiçbir değer, pençeleri geçirilmemiş hiçbir canlı kalmamıştır. Şu an, hemen şimdi sınırlarımızın ötesine bakmak yeterli olacaktır bunu anlamak için.
Dünyamıza yön vermesi gereken medeni ilkelerin uygulanması için göstereceğimiz gayretin itici gücü rahmet medeniyetinin ta kendisidir.
Kadim ahlaktan, hak ve adaletten yoksun olan hiçbir sistem insanlığa huzur getirmez.
Kendi ihtirasları uğruna ülkeler arasında sınırlar çizen, çizilmiş sınırları değiştirmeye kalkan, harpler ve ihtilallar tertip etmekten çekinmeyen zihniyetlerden, mazlumların gözyaşını ve akan kanı görmelerini beklemek kudurmuş köpeğin dişlerinin arasına güvercinin kafasını uzatmasından başka bir şey değildir.
Canavarlar üreten batı medeniyetinin bu canavarları kontrol ve yok etmeye çalışmasını beklemek kanlı pençelerden okşanma beklemekten farksızdır.
İslam coğrafyası hiç bir zaman bu denli kapsamlı, sinsi ve stratejik bir saldırı ve tehlike altında olmamıştı. Bu yüzden acilen düşünme ve eyleme geçme zamanımız gelmiştir.
Güvercinleri, köpeklere kurban edemeyiz…