Ateş düştüğü yeri yakmıyor, acı her yere yayılıyor. Neredeyse her saat başı bir başka ilimizden acı haber geliyor. Gazetelerin son baskıları, şehir baskıları hatta yıldırım baskıları da yetişemiyor bu haberlere.

Daha geçtiğimiz seçimlerde ülkeyi yönetmeye talip olanlar suskun. Sessiz sedasız koalisyon görüşmelerindeler. Bir şekilde iktidara ortak olmak için kıyasıya bir yarış var Ankara’da. Bir taraftan da muhtemelen kasımda yapılacak yeni seçimin yolu yapılıyor.

Batıda öyle değil. Halka gerçeklerin tamamına yakını anlatılır. Halkın desteğiyle birşeyler yapılır ya da yapılmaz. Türkiye halkının Anayasa referandumundaki tavrı ve Çözüm Süreci’ndeki duruşu da aslında bunun ispatıdır. O yüzden hiç kimse halkı dışarda tutarak birşeyler yapmaya kalkmamalı.

Halk, yaşanan olaylarla ve işin nereye gittiğine dair cevap bekliyor. Verilen cevaplar ise kafalardaki soru işaretlerini gidermeye yetmiyor. Peki, ne yapmalı?

AK PARTİ: Türkiye’nin 40 yıllık terörle mücadele hayatında hiçbir siyasi iradenin yapamadığını yaptı. Barışa herkesten çok yaklaştı ve bunun karşılığını da gördü. Bu süreci yarı yolda bırakma seçeneği yok. Bunun için AK Parti, duruşunu bir an önce netleştirmeli. Şurası da bir gerçek ki, sürecin kesintiye uğraması AK Parti’ye asla yaramaz.

MHP: Koalisyon için olmazsa olmaz şartlarından birini kabul ettirdi. Çözüm Süreci, göründüğü haliyle, bitti. Şimdi diğer şartlarının yerine getirildiği takdirde, elini değil gövdesini taşın altına koyacak. MHP hükümete ortak olursa, Kürt sorunu, milliyetçi bir partinin katkısıyla sona mı erecek? Yoksa terörle mücadelede yıllardır yürünen ama sonuç alınamayan yoldan mı yürüyecek? MHP, ajandasında yazılanları halka hemen açıklamalı.

CHP: Koalisyon görüşmelerine kendini o kadar kaptırmış ki gündeme dair sesi çıkmıyor. Şehitler için rutin bir şekilde taziye yayınlıyor. Koalisyon görüşmelerinde varılacak ya da varılamayacak sonuca göre politikasını belirleyecek olan CHP de bir an önce duruşunu netleştirmeli.

HDP: Şaşkın vaziyette. Hala karar veremedi. Teröre karşı net bir tavır ortaya koyamıyor. HDP, safını ve duruşunu belli etmezse barajın altında kalabilir. Sürdürülebilir bir barış için güçlü bir söylem ve yol haritası geliştirebilirse, ilk seçimde ikinci büyük sürprizi yapabilir. Tercih yine onların.

ABD: Haftada en az iki kez PKK’nın terör örgütü olduğunu ilan edip Türkiye’nin haklılığını savunuyor. 2003 sonrasında, Kuzey Irak’ta PKK ile mücadele etmek yerine Türk askerinin başına çuval geçiren ABD’nin gizli ajandasını devlet büyüklerimiz daha iyi biliyordur.

AB: PKK’yı yıllarca koruyan himaye eden, Güneydoğu’ya gelip kaymakam tokatlayan Avrupa’nın, bir gecede Türkiye’nin yanında yer almaya başlaması garip.

PKK: ABD ve Avrupa desteklemiyorsa kime güvenerek kan akıtıyor? İran’a mı Esad’a mı güveniyor?

Kahve muhabbetlerinde seçimlerden konu açılınca “Bu halka güven olmaz, kime oy vereceği belli olmuyor” denilse de sosyolojik gerçekler böyle değil.

Türkiye halkı, ne istediğini, istediği şeyi kimlerin yapıp kimlerin yapamayacağını gayet iyi biliyor. Bunu iyi analiz edemeyen liderler, yapılacak bir erken seçimde hüsrana uğrayabilir.

Türkiye halkı, evine, mahallesine, şehrine şehit cenazesi getirenleri ve buna sebep olanları sandıkta affetmeyecek.