Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın bu adımı uzmanlar tarafından gayri hukuki ve halk iradesine yeni bir darbe olarak nitelendirildi.
Atanan yargıçların tamamının tek bir görüşü temsil ettiklerini ve Abbas’a yakın isimler olduklarını söylemeye gerek yok.
Türk halkı olarak Anayasa Mahkemesi (AYM)’nin vesayet kurumu olarak nasıl kısıtlayıcı bir işlev gördüğünü ve halk iradesine karşı nasıl kullanıldığını en iyi bilenlerden biriyiz.
Dolayısıyla Abbas’ın Anayasa Mahkemesi’nin nasıl çalışacağını ve ne gibi bir misyon üstleneceğini tahmin etmek zor değil.
Filistin Devlet Başkanı’nın bu son adımı bir başka hukuksuzluğa ve halk iradesine darbeye dayanıyor.
Konuyu daha net izah edebilmek için biraz geriye, 2006 başlarına gidelim.
İslami Direniş Hareketi (Hamas) 25 Ocak 2006’da yapılan parlamento seçimlerini kazanarak tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde etmiş, 132 sandalyeli Filistin Parlamentosu’nda Hamas 74 ve ağır bir seçim yenilgisi alan Fetih 45 sandalye kazanmıştı.
Fetih’in kontrolündeki bir önceki parlamento 13 Şubat’ta yapılan son oturumda Abbas’a geniş yetkiler verdi.
O yetkilerden biri de parlamentonun onayı olmadan yüksek mahkemelere üye atama yetkisiydi.
Hamas üyesi milletvekillerinin çoğunluğu oluşturduğu yeni parlamento, 6 Mart’ta toplandı ve bir önceki parlamentonun seçimlerin ardından yapılan son oturumda aldığı tartışmalı kararları iptal etti.
Yani Abbas’ın parlamento onayı olmadan AYM’ye üye atama yetkisi yok.
Ayrıca Abbas’ın başkanlık süresi yıllar önce, tam olarak 9 Ocak 2009’da sona ermişti.
Filistin Anayasası, başkanın görev süresi dolduktan sonra başkanlık seçimleri yapılıp yeni başkan seçilene kadar yerine Filistin Parlamentosu Başkanı’nın vekaleten bakacağını söylüyor.
Buna rağmen Mahmud Abbas görevini Filistin Parlamentosu Başkanı Aziz Duveyk’e teslim etmeyerek başkanlık koltuğunu yıllardır gasp ediyor.
Başkanlığı gayri meşru, AYM üyelerini ataması gayri meşru.
Hiçbir tutar yanı yok.
Fakat kimin umurunda.
Nasılsa Abbas “Ben yaptım oldu” mantığıyla yıllardır dilediği şekilde yönetiyor.
1993’te Oslo Anlaşması’nın imzalanmasından bu yana kendini “Filistin’in kurucu hareketi” olarak gören Fetih, yönetimi ve kurumları halk iradesine teslim etmemekte kararlı.
Sorun buradan kaynaklanıyor.
Seçimleri kaybettikten sonra Hamas’ın İsmail Heniyye başkanlığında kurduğu hükümete sadece birkaç ay sabredebildi.
Muhammed Dahlan’ın kontrolündeki güvenlik birimleri Gazze Şeridi’nde hükümete başkaldırıp terör estirmeye başladı.
2007 yazında Dahlan’ın ve adamlarının Gazze Şeridi’nden kovulmasının ardından Abbas, Heniyye hükümetini görevden aldığını açıkladı ve Selam Feyyad’ı hükümeti kurmakla görevlendirdi.
Hükümetin parlamentodan güvenoyu alması gerekirken Abbas’ın Ramallah’ta kurdurduğu yeni hükümet anayasayı ve halk iradesini yok sayarak sadece Abbas’tan aldığı gayri meşru yetkiyle göreve başladı.
Abbas ve liderliğini yaptığı Fetih, o günden bu yana Filistin Parlamentosu’nu çalıştırmıyor.
Mevcut El Hamdallah hükümeti de yine parlamentodan güvenoyu almış değil.
Bugünlerde Hamas ve Fetih heyetleri arasında Doha’da uzlaşı görüşmeleri yapılıyor.
Görüşmeler başarıya ulaşırsa Filistin’de parlamento ve başkanlık seçimleri yapılacak.
Fetih, kurduğu sistemin halk iradesinin eline geçmemesi için tedbir alıyor.
Abbas’ın Filistin’de sürpriz bir şekilde AYM kurmasının anlamı bu.