Ebru Okanlar / Röportaj - Öğrencilerin heyecanla beklediği TYT-AYT sınavlarına çok kısa bir süre kaldı. Sınava gelinen süreçte uzun çalışmalar yapan, hedefledikleri bölümlere yerleşmek isteyen öğrenciler büyük emek verdi. Ama bazen birçok konuyu bilen öğrenciler yaşadıkları sınav kaygısı yüzünden başarısız olabiliyor. Bu çerçevede görüşlerini aldığımız uzman isimler, öğrencilerin sınav öncesi ve sınav esnasında nelere dikkat etmeleri gerektiğini Diriliş Postasına anlattı.

“BAZEN YANLIŞ REHBERLİK EDİLİYOR”

Lise veya üniversite giriş sınavlarının, birkaç yıl öncesinden itibaren birçok aile, öğrenci ve öğretmenleri etkilemeye başladığını, tercihler sonuçlanıncaya kadar da etkisini sürdürdüğünü belirten, ARGETUS Araştırma Danışmanı-Eğitimci Erol Erdoğan, “Sınav sonuçları öğrenciyi daha çok ilgilendirmekle birlikte sürecin kendisi aileyi fazlaca meşgul ve tedirgin ediyor. Aile, çocuğunun alacağı ders takviyeleri, gideceği dershane, özel hocadan ders alıp almaması, takip edeceği kitaplar, girmesinin iyi olacağı deneme sınavları, sınav başvurusunun yapılması, sınava gireceği yer, sınavda yaptığı net, sınav puanı, komşu ve akraba çocukları arasındaki puan kıyaslaması gibi onlarca soyut ve somut süreci yönetiyor. Bunların çoğu açık ve gizli rekabet de içeriyor. Ailenin yürüttüğü bu zorlu ve zorlaştırılmış süreç, öğrenciye bir de aile üzerinden yansıyor.” dedi. “Ailenin öğrenciye rehberliği bazen çocuğun iradesini, ilgilerini, eğilimlerini önemsizleştiriyor.” diyen Erdoğan, “Öğrenci bir aşamadan sonra, ailesine mahcup olmama ve ailesinin beklentisini karşılama kaygısına düşüyor. Bu noktada okul, eğitim, üretim gibi kavramların anlamlarında da kaymalar meydana geliyor, her şey araçsallaşabiliyor.” ifadelerini kullandı.

‘Gençlerin ilgileri dikkate alınmalı’
Ailelerin, sınav süreçlerinde çocuğunun önünden durmaksızın onu sürükleyen konumda olmaması gerektiğinin altını çizen Erol Erdoğan, “Yanında ve arkasında durup desteklemeli, arkadan itmemeli, öğretmenlerin rehberliğine itibar etmelidir. Aile ve toplum şunun farkından olmalıdır: Gençlerimizin kabiliyetleri, ilgileri, merakları, heyecanları, yetenekleri doğrultusunda imkânlar oluşturmamız ve onlarla doğru etkileşim içinde bulunmamız, sınav süreçlerindeki canhıraş çabalarımızdan daha önemlidir.”

‘Veliler stresli davranmamalı’

Velilere de öneride bulunan Doç. Dr. Tosun, “Çocuklarını kaygılı gören Sayın Veliler, lütfen kaygılanmayınız. Kaygılansanız da belli etmeyiniz. Sizin kaygılandığınızı gören çocuğunuzun kaygısı artar. Tam sınav sabahı, “Kalemlerini aldın mı? Evraklarını aldın mı? “ diye sorgularsanız, kaygı yükselir. Tedbir iyidir, o nedenle sınavdan bir gün önce kalemlerin ve evrakların hazır olduğunu kontrol ediniz ve hepsinin bir arada çantada/torbada olduğundan emin olunuz. Veli olarak; sakin olunuz, her şey normalmiş gibi davranınız, her zamanki kadar konuşunuz, ne az ne fazla.” ifadelerini kullandı.

Nefes egzersizi faydalı olabilir

Öğrencilere kaygının azalması için nefes egzersizleri öneren Doç. Dr. Ülkü Tosun, “Burundan ve diyaframdan (karından) 4’e kadar sayın nefes alın, 4’e kadar sayın nefesinizi tutun ve 8‘e kadar sayarak yavaşça nefesinizi ağzınızdan verin.

En çok 5 dakika uygulayın. Çok fazla yaparsanız, ya da derin nefes alıp-verirseniz, baş dönmesi olabilir. Sınava girdiniz, sıraya oturdunuz, soruları bekliyorsunuz, yavaşça “nefes egzersizinizi” yapmanın tam zamanı, ama çok değil! 2. Panorama: Kendinizi en iyi hissettiğiniz durumu/yeri bir fotoğraf/panorama gibi gözünüzde canlandırmayı deneyimleyiniz. Canlandırınca beyin gevşer ve gerginlik gider.

Kaygılı düşüncelerinizi kontrol etmenize yardımcı olacak gerçekler: Pandemi nedeniyle sizin yaşadığınız sıkıntıları sınava giren tüm öğrenciler yaşadı.

Okulların puanları yoktur. Bir önceki yılın puanları ancak fikir verir. Puanlar her yıl yeniden oluşur ve asıl olan öğrencilerin puanlarının yüksekten aşağıya sıralanmasıdır. O nedenle puanlar her yıl değişir. Başarı için, dozunda kaygı gerekir” diye konuştu.

***

‘Sınav kişilik ölçümü değil’

Kaygının; tek bir dışsal uyaranla sınırlı olmayan ve kolay giderilemeyen bunaltı, sıkıntı, gerginlik ve endişe duygusu olarak tanımlanabileceğini kaydeden İstanbul Medipol Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ülkü Tosun, “Fiziksel, davranışsal veya bilişsel olarak değerlendirilmekte olan kişilerin yaşadıkları gerginlik duygusu da sınav kaygısıdır. Sınava hazırlanan her öğrencinin kaygı hissetmesi normaldir ve onu çalışmaya motive eder. Öğrenci, sınavda başarısız olmayı kendi varlığına bir tehdit olarak algılarsa kaygı düzeyi yükselir. Yüksek sınav kaygısına sahip olan öğrenciler; sınavı, hem bilgi ölçümü hem de bir kişilik ölçümü olarak değerlendirme eğilimindedirler.

‘‘HİÇ KAYGILANMAMAK DA SONUCU ETKİLER’’

Sınavı, kişilik ölçümü olarak değerlendiren öğrencilerin dikkatleri; kendileri ve sınavın olası olumsuz sonuçlarıyla ilgili düşünceleri nedeniyle dağılır ve başarıları düşer. Yüksek kaygının yanı sıra hiç kaygı hissetmemek de öğrencinin sınav sonuçlarını olumsuz etkiler. Hiç kaygılanmadıklarını belirten öğrenciler; sınava hazırlanırken yeterince motive olmadıklarından verimli çalışamazlar, sınav sırasında zamanı iyi değerlendiremezler ve başarıları düşer.” dedi.

YÜKSEK KAYGI BELİRTİLERİ

Yüksek kaygı belirtilerinden örnekler veren Doç. Dr. Ülkü Tosun, “Nefes darlığı, terleme, nefes alıp vermede düzensizlik, gerginlik, kalp çarpıntısı, mide ağrısı, ishal ya da kabızlık, aşırı tepkide bulunma, titreme, el ve ayak parmaklarının soğukluğu, sürekli yorgunluk, sürekli baş ağrısı, boyun kaslarının gergin olması bunlardan bazıları. İnsan beyninin yapısı kas olduğu için aynı anda hem gergin hem de sakin olamaz. Sınav kaygısıyla gergin olan beyin, nefes egzersizleriyle normale döndürülebilir.” dedi.

Editör: Haber Merkezi