Amerika için ‘Özgürlükler ülkesi’ diyorlar ya buna inanmayın, sadece algıdır. Amerika insanları köle gibi çalıştırma ülkesidir. Siyahilere olan tutumları zaten malum. Irkçılığın da beşiği böylece… Her ülkeden insanların Amerika’da olmasının arkasındaki plan ise zeki insanlara imkanlar sunarak onlardan maksimum yararlanma projesidir. Özgürlükler ülkesi algısının altında da bu gerçek yatar.
8 Mart 1857 yılında Amerika’nın New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadın düşük ücretle köle gibi ve çok az para karşılığında çalıştırılmasını protesto eylemlerine başlarlar. Bugün aslında o eyleme başlama gününün acı faturasını hatırlama günüdür.
Yirminci yüzyılın başında, giyim endüstrisi New York’un en çok işçi istihdam eden sektörüydü. 1908 yılının ardından ABD’de ekonomik kriz baş gösterdi. Böylece işçilerin çalışma koşulları çok daha ağırlaşmıştı.
22 Kasım 1909’da sendikalar genel grev çağrısı yaptılar. 25 Kasım 1909’da yüzde 80’i kadın, 20 bin gömlek işçisi greve çıktı. Amerika’nın tarihi belgelerinde “en büyük kadın grevi” olarak adlandırılan bu grev, Şubat 1910’da sona erer. Çoğu talepleri kabul edilir. Sadece bir şirket sözleşme imzalamayı reddeder: Triangle Gömlek Firması…
1911’in 25 Mart’ında işçi taleplerini reddeden Triangle Gömlek Firması’nda yangın çıkar. Yangın hızla yayılır ve önce dokuzuncu katı sonra onuncu katı sarar. Ne olup bittiğini anlayamayan işçiler asansörlere, yangın merdivenlerine koşarlar. Ancak iş çıkışı hırsızlığa karşı çantaları daha kolay kontrol edebilmek için asansör sayısı bire indirilmiştir. İşçilerin İzinsiz dışarı çıkmalarını engellemek için de yangın merdivenlerine açılan kapılar kilitlidir. Yangında 129’u kadın 146 kişi yanarak feci şekilde hayatlarını kaybeder.
1910 yılında II. Enternasyonal, Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplandı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart’ın “Internationaler Frauentag” (International Women’s Day-Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirir ve öneri oy birliğiyle kabul edilir.
‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ Amerika’nın sömürgeleştirme çabalarının ürünüdür. Kadın hakları diye kutladığımız bugünün altında işte böyle büyük bir dram var.
Esasen Kur’an, kadın ile erkeği insan olmaları bakımından eşit, değişik rolleri yönüyle de birbirini tamamlayan varlıklar olarak tasvir eder. Akıl melekesiyle donatılan her iki cins de Allah’ın emir ve yasaklarına uyup kulluk görevini yerine getirmekten sorumlu tutar.
İslam Peygamberi Vedâ Hutbesi ile kişi, aile ve bütün insanlığa önemli mesajlar vermektedir. “Ey Allah’ın kulları, sizlere Allah’tan korkup çekinmenizi tavsiye eder, hepinizi O’na itaat etmeye teşvik ederim” sözleri bile başlı başına insana verilmiş önemli sorumlulukları hatırlatır.
Yani insan Yaptıklarından ve yapmadıklarından sorumlu tutulacak. İnsanın sorumluluğu da sadece yaratıcısına karşıdır. İşte tam özgürlük budur. Bu bilinç bile insan hakları kavramına yerleşse, haksızlıkların tamamına yakını ortadan kalkar. Sevgili peygamberimiz veda hutbesinde can, mal ve namus dokunulmazlığına da dikkat çekiyor ve dünyaya şu anlamlı mesajı veriyor: “Ey insanlar, rabbiniz birdir, babanız da birdir; hepiniz Âdem’densiniz, Âdem de topraktan.”
Sadece bu mesaj bile alınabilse, savaşlar bile olmaz.
Selam ve dua ile…