PKK bu ülkede binlerce bebenin, on binlerce insanımızın kanını döktü.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde uyguladığı terör ve şiddet üzerine çokça insan hikâyeleri yazıldı.
Okuduğum bir romanda, üniversitede kandırılan iki tıp öğrencisi genç kızın hayatı, adeta gözlerimin içinde bir film şeridi gibi akmıştı. Senaryo gerçek hayat hikayesine dayanıyordu ve çok etkileyici idi. Kızların sonrasında yaşadıkları pişmanlıklar, travmalar, şiddet, işkence ve şahit oldukları cinayetlerin haddi hesabı yoktu.
Bu acı hikâyelerin çok daha fazla detayına hâkim olan aileler ise; artık susmuyor.
Annelerin yüreği daha fazla bu derin acılara katlanamadı.
İlk ses; 3 Eylül 2019’da yükselmişti.
Diyarbakır anneleri yavrularını PKK’dan istiyor ve “çocuğumuzu getirin” diye haykırıyorlardı.
Nerede? HDP il binası’nın önünde!
Hepsinin hikayesi ayrı.
Kimisinin çocuğu sekiz yaşında kapısının önünde oyun oynarken kaçırıldı, kimisinin piknikte… Kimisi ise HDP Diyarbakır il binasının içinde beyin yıkamalar sonucu kandırılmıştı.
Zaten PKK’ya eleman devşirme merkezi olarak, bu bahsi geçen il binası halk tarafından da biliniyor. Anneler işte bu nedenle bina önüne kamp kurdu.
Ayrıca yapılan akademik çalışmalar ortaya koydu ki kaçırma faaliyetlerinde daha çok dindar aileler seçiliyor. Kur’an kursuna ve İmam Hatip’e giden mini mini öğrenciler, teröre destek vermeyen dindar ailelerinden öç alınmak maksadıyla terör örgütüne götürülüyordu.
Ayşegül Hanım’ın oğlu tam altı sene önce 16 yaşındayken kandırılmıştı.
Ayşegül Biçer’in HDP il binası önündeki direnişi haberlere konu oldu ve haykırışı yürekleri dağlamıştı.
Ayşegül Hanım, HDP’li vekillere yüksek sesle çağrı yapıp çocuğunu istediğinde kanser hastasıydı.
O sancılı süreçleri yakından takip ettik.
Direndi ve başardı.
Ve oğul Mustafa, 2021 yılının ağustos ayında PKK’nın barınma alanlarından kaçarak, güvenlik güçlerine sığındı.
Diyarbakırlı bu anne kendi davasını kazandı, oğluna kavuştu. Hastalığı da yendi. Şimdi onun için yeni bir süreç başlıyor.
Ayşegül Hanım davasının boyutunu farklılaştırdı.
Artık kişisel bir dava gütmüyor, yüreği yanan tüm annelerin sesi olacak. PKK’ya karşı, devletinin ve bayrağının yanında.
Ayşegül Biçer “Anne Yüreği” sloganıyla Diyarbakır’dan milletvekili adayı oldu.
“Büyük Türkiye yolunda devletime ve milletime hizmet etmek istiyorum” diyerek yola çıktı ve aday adaylığı AK Parti yönetimi tarafından kabul gördü.
Ayşegül Biçer, AK Parti’nin vekil tanıtım toplantısında, şöyle haykırdı. Biçer, “Annelerin sesi olacağım. Yıllarca her platformda PKK ve HDP’nin halkımıza yaptığı kötülüğü anlattım. Ana yüreği yine kazanacak. TBMM kürsüsünden PKK’nın gerçek yüzünü anlatacağım. O kürsüde malum partiden kimse yalan söyleyemeyecek, karşılarında ben ve partim olacağız” dedi.
Biçer, oğlunu örgütün elinden alarak mücadeleyi yürüten bir anne olarak sembolleşti.
Ayşegül Biçer’i Mecliste görmekten mutluluk duyacağım.
Yolu açık olsun.