“Bizi insan katliamına zorlamayın kardeşim.” diyen radikal hayvansever dernek üyelerini duydunuz mu?
Hangi dernek, diye sormayın. Hani şu aylık harcaması 2 milyon TL. olan...
Bu derneklerin kim bilir geliri ne kadar?
Üstelik on kişilik şehir ekipleri kurduğunu açıklayan bu grup, ekiplere katmak üzere boksör arayışındaymış.
Sosyal medyasından millete parmak sallayan bu kişiler ne yapmak istiyor? Ne mesaj veriyor?
Başıboş köpeklerin sokakta kalmasını savunanlar, hayvanseverlik kisvesinden çıktı ve örgütlendi. Şimdi de milleti tehdit ediyorlar.
Hayvanseverlik adı altında yürütülen faaliyetlerin karanlık tarafı mevcut. Bu alan sevgi pıtırcığı insanların masum çalışmalarından ibaret değil. Bu mayınlı alan, çoğu zaman rant elde etmek ve kara para aklamak için kullanılıyor.
Bu alanı keşfeden kötü niyetli kişiler, astronomik rakamlarda zengin oldular. Çok güçlendiler ve tekelleştiler. Ve şimdi de güçlerini korumak ve daha da zenginleşmek istiyorlar.
Bu açıdan bakıldığında ekmek kapısı gördükleri sokak hayvanlarının sokakta kalmaları için de var gücüyle çalışıyorlar. Öyle ki işi mafyavari örgütlenmeyle halkı tehdit etmeye kadar vardırdılar.
SORUN ÇOK YÖNLÜ!
Ülke gündeminde linçlenmenin garanti olduğu iki konu vardır.
Birincisi; Sokak hayvanları konusu, ikincisi de; LGBT ile mücadele konusu. Bu iki konuya girdiğinizde, sosyal medyada hedef alınmanız işten bile değil.
Linçleyen kimler?
Azınlık ama sesleri çok çıkan grup!
Tanıdık değil mi?
Hani şu yıllarca azınlık olmasına rağmen darbecilik yapan…
Mesela askeri vesayetin babaları…
Başörtüsü yasaklarını savunan…
Ayasofya’nın asli unsurunun cami olmadığını iddia eden…
Din derslerinin zorba bir anlayış olduğundan dem vuran…
FETÖ ve PKK ile iş tutup, kendisinin gerçek vatanperver olduğu pazarlayan…
İşte bu kesimler için yeni bir konu pazara çıktı!
Maksat; halka eziyet etmek,
Yeni bir kamplaşma, kutuplaşma alanı oluşturmak,
Toplumun duygularını sömürerek sokağı kışkırtmak,
Baskı kurarak doğru hamlelerin yapılmasını engellemek,
Çözüm yolunu tıkayarak, halkı hükümete küstürmek,
Gündemi sürekli meşgul edip ülkenin gelişmesine engel olmak,
Toplumu hep paçasından aşağı çekmek.
Evet bana da tanıdık geldi. Sarışın, kısa saçlı, Beyaz Türk, laik teyzelerin yeni hobisi artık sokak hayvanlarının sokakta kalmasını savunmak.
“Sorun çok yönlü” derken; CHP’li Beyaz-Türk-bağnaz-yaşlı teyzelerle uğraşacaksınız, girizgahta haberini paylaştığım kirli örgütleri faş edeceksiniz/etkisizleştireceksiniz, sokaktaki hayvanları toplayıp barınaklara alacaksınız, en temelde argümanlarınızı netleştirip yol haritanızı ilan edeceksiniz…
Tüm bunları kim yapabilir?
Farkındayım.
Sokak hayvanları problemini çözmek, LGBT ile mücadele etmek; inanın FETÖ ile mücadele etmek gibi bir şey.
Hiç abartmıyorum.
Bu grupların küresel destekçileri mevcut. Dokunduğunuzda sürüsüyle örgüt vs. karşınıza dikiliyor. Finans, insan kaynağı, PR konusunda acayip iyi durumdalar.
Fakat artık susma zamanı çoktan bitti!
Artık yüreğimiz tükendi.
Ankara’daki Enes’in durumunu aylarca takip ettim. Kuduzdan ölen Mustafa’nın acısını ruhumda yaşadım. Ve halihazırda sosyal medyada hemen hemen her gün önüme düşen saldırı haberlerine bakamıyorum bile. Minicik yavruların köpekler tarafından dişlendiğini görmek, çok acı.
Bu coğrafyada eğer Müslüman bir toplum yaşıyorsa bu zulme rıza gösteremez.
İslam’ın terazisinde “önce insan” vardır.
Hayvanları severiz, sevmeliyiz ama insana zarar veriyorsa orada farklı bir plan devreye girer.
Her konuda Avrupa’yı taklit edenler sokak hayvanları konusunda Hindistan’ı kendilerine rol model alıyorlar.
Hem İslâmi, hem insani, hem de Batı modelinde, saldırgan sokak hayvanları için uygulamaya konan plan; aynı.
Reçete tek.
Ve bunu sadece Recep Tayyip Erdoğan çözebilir.
Başörtüsü sorununu, askeri vesayeti nasıl bitirdiyse, FETÖ ve PKK ile nasıl mücadele ettiyse bu sorunları da çözecek olan yine Erdoğan’dır.
Şükür ki seçimleri Erdoğan aldı.
Değilse sokaklarımız Hindistan cehennemine döner de kimse bir şey yapmazdı.