Bu topraklara kuraklık otu ektiler…
Toprak yeşermesin çorak çöllere dönsün istediler aziz coğrafya Türkiye…
Bir asır boyunca tümörleşmiş sancılı ağrılara yol açan hastalıklar musallat ettiler…
Ayrılık tohumları ekip kardeşlik bağlarını zedelediler…
Bin yıllık devlet millet geleneklerimiz vardı hayran kalınan…
Bu toprakları Batı’ya entegre ettiler…
Dünyaya nizam getiren kültürlerimiz vardı, merhamet merkezli medeniyetimiz hepsinin üstünden silindir gibi geçtiler…
Bin yıllık devlet anlayışımızı köhne bulup, Batı’nın vahşi kültürünü baş tacı ettiler…
Bir el bir asır bu kadar köklü bir devleti, köklerinden ve mana ikliminde ayırmak için çok çabaladı…
Bir karanlık güç dünyanın en güçlü milletinin ruh kökünü tasfiye etmek için elinden geleni yaptı…
Bir karanlık gölge çınarlarımızın içine ağaç kurutan kurtlar serpti…
Dinini, Diyanet’ini çaldı…
Değerlerini çaldı…
Özümüzü ruhumuzu yaraladı…
Bir asırlık birikmiş öyle çok harabemiz vardı ki önce öze dönüş niyetleri yapılmalıydı…
Önce kötülük tohumları budanmalıydı…
Önce bir millet kendi özüyle yeniden buluşmalı, mazisi ile barışmalıydı…
Öyle ya yeni bir yüzyıl tam önümüzde duruyordu, ya biz çizecektik ya da yeniden zalimler çizecekti…
Bir memleket toprağının kokusuyla tanışıp ona yeniden hayran kalmalı…
Kökleri canlanırsa küllerinden doğması yakındı…
Batı etkisi, Avrupa özentiliği bitirilmeliydi…
Sen özenilensin sen mümbitsin…
Öyle çok gedik açılmıştı ki bir asırda, bir asırlık dertler birkaç yılda hallolacak değildi…
Ağaç budandıkça gür gelirdi…
Önce bu duygu hâkim kılınmalıydı…
İhya ve inşa ancak kalplerini dirilttiğiniz insanlarla mümkündü…
Biz aceleciyiz, biz çarçabuk olsun isteriz…
Sabrın büyük bir nimet ve zaferlere giden yolların başı olduğunu ihmal ettik uzunca bir süre…
Bir sitem dolu sözü dahi sindirmek günler alırken kalp mecrasında, bir asırlık kötülükler, enkazlar, acılar, hücrelere kadar işleyen yanlışlıklar bir anda bitsin demek kolaycılıktı…
Öyle olmuyor işte…
Bazen bir asrın korkunç hatalarını birkaç asırda anca toparlıyor bir millet…
Budanmadan kötülükler…
İyiliklere yer açılmıyor İşte…
Ayrılık otları temizlenmeden, toprak bahar vermiyor işte…
Sen yarın sabah her şey hallolsun derken…
Kim bilir kimler kaç bin ömür deviriyor eskitiyor bir gecede…
Kim bilir kaç güzel insan ömürler verip gitti bizim hayallerimiz gerçek olsun diye…
Bir asrı geri getiremeyebiliriz, ancak bir asırlık hız ile koşabiliriz…
Yeniden yükselip zamanı yakalaya biliriz…