Ana muhalefet partisi CHP’de seçim öncesi işler iyice karıştı. Hangi partiliye dokunuyorsam, hepsi de CHP yönetiminin işgal edildiğini, özünden koptuğunu söylüyor. Hangi Öz olduğu konusun gerçi tam anlamadım ama…

Bazıları da ‘CHP’de ne kadar koltuk sevdalıları varmış, koltuk kapma yarışını kaybedenler partiye saldırıyor’ diyor. Demek ki, bazı kişiliklerde oluşan koltuk sevdası parti marti dinlemiyor.

İstifa edenlerin çoğu da DSP’ye geçiyor. DSP’yi alternatif haline getiren kişinin Mustafa Sarıgül olduğu açık. Sarıgül’ün sadece kendisi Şişli adayı olmakla kalmayacağı, CHP’nin içinde etkili olduğu isimleri de kendi alanına çekeceğini daha önce yazmıştım.

Esasen her seçim öncesi adayları beğenmeyenler, ya da kendi aday gösterilmeyenlerin tepkileri oluşur her partide. Ancak ana muhalefet partisi olan CHP’nin içindeki istifa ve tepki hiç bu kadar olmamıştı. Meclis’te konuştuğum bazı partililer CHP’nin bir dönüşüm içinde olduğunu ancak bu dönüşümün partiyi tamamen bitirme tehlikesine soktuğunu düşündüklerini de ifade ediyorlar.

Mustafa Sarıgül Şişli’de CHP’nin oylarını toplar ve iyi bir oyla seçilirse, yani milletin onayını alırsa, siyaset sahnesinde bundan sonra DSP’nin de daha güçlü milletin gözü önünde olacağını söyleyebilirim.

Önümüzdeki yerel seçimler esasen iktidar için de muhalefet için de milletten önemli mesajlar alacağı bir seçim olacağını düşünüyorum. Seçimlerin ardından siyasetin yeniden şekilleneceğini de söyleyebilirim.

1 Nisan’dan sonra Türk siyasi tarihine yeni parti kurma çalışmalarının da olabileceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bunun emarelerini değişik haberlerde zaten okuyoruz.

Hem yeni siyasi partilerin ortaya çıkması demokrasi adına sevindirici bir durum olması gerektiği bakış açısı ile değerlendirilmelidir bence. Aksi halde millet kendini özgür hissetmez.

Zaten önemli olan milletin kime gönül vereceği değil mi? Siyasi partilere oy verme de gönül işi… Millet kimden yana tavır alacaksa ona gönlünü de verir. O parti için mücadele de eder. Ama millet kimden gönlünü çevirirse, o siyaseten zayıflar. Siyasi partileri de ayakta tutan liderleridir. Lider olmak, milletin gönlünü almanın yanında, milletin derdini çözmekten de geçer. Yerel seçimlerde adaylara oy verildiği kadar, partiye ve onun liderine de oy vermede esas alındığına hep şahit olduk.

Bakalım 31 Mart seçimlerine kadar milletin gönlüne girmeyi başaran başkanlar kim olacak?

Bunu 1 Nisan’da görmüş olacağız. Milletimiz için en hayırlı olan illerimizde, ilçelerimizde ve beldelerimizde, mahallelerimizde başkan olsun, muhtar olsun inşallah.

Selam ve dua ile…