Gençlik ve Spor Bayramı’nda gençliğimizin bugünkü hali ve ahvali hakkında enikonu ortaya konulmuş bir düşünce, bir fikir veyahut çalışma yok.

Bayram gençlik bayramı olmasına rağmen, kutlamalar hamaset ağırlığıyla ‘Atatürk’ün Samsun’a çıkışının temsili resim ve tiyatrosundan’ bir adım öteye geçebilmiş değil.

Fakat bu ülkenin bir Gezi olayları tecrübesi vardır ve Gezi olayları göstermiştir ki gençlik kapanın elinde kalmaktadır.

Her dava, her ideoloji ve her dünya görüşü için gençlik çok önemlidir.

Bu kıymetin bizden başka herkes farkında, bir tek biz topa gelişine vurma konusunda ısrarımızı sürdürmekteyiz.

Her nedense diyeceğim ama nedeni belli; gençlik hususunda AK Parti bir türlü istenilen ve beklenilen hedefleri tutturamamaktadır.

AK Parti’nin eğitim ve gençlik politikaları cılız, zayıf ve yetersizdir.

İktidara geldiği günden bugüne eğitim meselesi AK Parti’nin yumuşak karnı vaziyetindedir; taarruz buradan yapılıyor ve yarayı buradan alıyoruz.

Hükümetin fiziki taahhütleri iyi; yollar yapıldı, teknolojide ilerleme sağlandı, sağlık fena değil, işsizlik maaşı güzel, hayat standardı tamam, ucuz krediler ile herkesin evi, arabası, Allah daha çok versin. Fakat gençlik ihmal edilmiş vaziyette.

Bu ihmal ve sahipsizlikten dolayı, sosyal medyaya bir göz gezdirin; gençliğimizi ya Geziciler ya da hocaefendiciler teslim almış durumda. Bunların elinde kalan gençliğimiz kandırılmış, beyinleri yıkanmış, olmuşlar birer tetikçi.

Erbakan ile Necip Fazıl ile yetişen gençlik ise bugün işbaşında vatanları, milletleri, devletleri için mücadele ediyor.

Bütün kurumlarda ve özellikle Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda, soru çalarak devlet kademelerine yerleşen Paralel kalıntıları bir an önce temizlenmesi gerekmektedir.

Boşalan Kadrolar AK Parti’nin sadece seçimlerde hatırladığı afiş asan, bayrak tutan gençliğine teslim edilmelidir.

Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı gençlik merkezlerinin fiziki yeterlilikleri iyi.

Şimdi artık öze, maneviyata yönelik sıkıntıların giderilmesi gerekmektedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2016’ya girerken yaptığı konuşmasında; “Çocuklarımızı medeniyet tasavvurumuza uygun şekilde yetiştirme hususunda başarı gösterebildiğimizi maalesef söyleyemiyorum; ama vakit geçmiş değil, bunu başaracağımıza yine inanıyorum. Ümitsiz değilim, ümidimi koruyorum. Şimdi mesele süratle mazrufu güçlendirmek. Zarf tamam; ama mazrufta sıkıntı var”  dediğini de hatırlatmakta yarar var.

Yeni Türkiye’nin eğitimli, imanlı, maneviyatı sağlam münevver gençlere ihtiyacı var.

Gençlik ve Spor Bakanlığımızın faaliyet yoğunluğunu ve mesaisinin büyük kısmını özellikle bu alana hasretmesini istiyor ve bekliyoruz.

Profesyonel futbolun bütçesi, gelirleri sponsorları, iddaa, Digiturk vesaire yeter miktardadır.

Bakanlık profesyonel futboldan elini çekmeli, bu işi tamamen TFF’ye devretmeli ve futbol ile siyasetin göbek bağı artık kesilmelidir.

Kalan maddi ve manevi enerjisini gençlere vermeli, il müdürlükleri gençlerimizin holigan değil birer sporcu olarak yetişmelerini sağlayacak formüller üzerinde çalışmalar ve projeler geliştirmeli, yatırım seyirciye değil sporcuya yapmalıdır.

Gençlik merkezlerinde kursların gerçek hayat ile bağlantıları tesis edilerek, kurslardan mezun olanların meslek sahibi olabilmeleri için çareler, formüller ve kaynaklar üretilmelidir.

Uzayıp gider ve fakat yer bitti…