Siyasi mazileri karnı aç bir millete şapka takmayı zorlayanlar, takmayanları ipte sallandıranlar, milletin liderine “diktatör” diyor şaka gibi…
Bu ülkenin öz çocuklarının örtüsüne elini uzatan, okullarını kapatan, partilerini kapatanlar, Müslüman bir millete gerici zihniyet diyor…
Bu milletin on beş yıldır iktidara taşıdığı lidere diktatör diyor inanılır gibi değil, seçilmiş diktatör…
Sen gülme nedenisin ey CHP…
Okul önlerinde okumalarına engel çıkaran karanlık çağa sitem eden kızlarımız dayak yemedi zaten dimi…?
Başörtülü milletvekilimiz Meclis’te Ecevit zulmü ile karşı karşıya kalmadı değil mi?
Ancak yinede diktatör Erdoğan dimi…?
Sizler gibi düşünmeyen herkes bir asır boyunca bu ülkede zülüm gördü zülüm…
Gezi eylemleri bu ülkenin Mısır gibi olması İçin planlanmış projesiydi…
Yak, yık, anarşizmi körükle, huzuru sars, güveni kaybet iç savaş çıkar devirmekte zorlandığın lideri Soroslar’la devir…
Bütün gaye buydu, bütün o yakılıp, yıkılan milli servetimiz bir iç savaşın ayak sesleri içindi…
Sandıkta devirmenin güç olduğu Menderes’e giden yolu hatırlatacak kadar ileri gittiniz…
Sonra on yedi yirmi beş aralık olayları, sonra İstiklal mücadelesi yani on beş temmuz darbe işgal girişimi…
Yok olmuyordu işte, istemedikleri lider bir türlü devrilmiyordu…
Sandıkla da gitmiyordu…
Halkın kalbinden de sökülüp atılamıyordu…
İçerde ve dışarıda az kaldı sabredin sözleri, gazlamalarına rağmen Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan devrilmiyordu bir türlü…
Asabiyetlerine pek bir dokunuyordu…
Öyle ki ülkenin ilk partisi CHP artık PKK’nın siyasi uzantısı ile bir bütün halinde saldırıyordu milletin iradesine…
Hatta terörist cenazelerinde boy gösterip birlikte iyi salladık diyorlardı derin pis ittifak…
Ne yapsalar da devrilmiyordu işte Erdoğan…
Masum vatandaşlarımızın kanının döküldüğü acı bir süreç yaşanmıştı o gecede, o süreçten bile Erdoğan devrilsin umudu gözleniyordu batılı CHP kafası ile…
Ancak yine bekledikleri olmuyordu…
Zira milletin iradesi karşısında hep milleti ezmeyi başarmış olanların, artık devrinin bittiği çağın bu çağ olduğunu kaçırıyorlardı…
Anadolu’nun hep kahır çekip bedel ödediğini, ancak söz konusu yönetim olunca hak tanınmadığı çağın bittiğini kabullenemiyorlardı…
Bitti beyler bitti; Anadolu insanı kendi öz ruhuyla bu ülkeye yön vermeye karar verdiğinden beri sizin hükmünüz bitti…
O diktatör dediğiniz lider için bu millet onu Abdülhamid’in yalnızlığına bırakmayacağız dediyse, devirme şansınız bitti…
Ya milleti karşınıza alırsınız ya da aklınızı başınıza…
Gidin akşama kadar Amerikan büyükelçiliğinde uyuyun isterseniz…
Parti genel merkeziniz ABD büyükelçisine mekân olsun isterse…
Büyük adalarda vatanınıza pusular kurun kahpece dilerseniz…
İsterseniz dünyayı davet edin gelin Türkiye’yi yıkın diye…
Bir adama kafayı takıp, Avrupa’dan ekonomik yaptırımlar İçin yalvaracak kadar adileşin hep yaptığınız gibi…
Hiçbir halta yaramayan Amerika’nın karakolu olan NATO’ya yalvarın dedeniz İsmet gibi isterseniz günlerce…
Bu kadim millet tam bağımsızlık kararını her şeyi göze alarak verdi…
Her şey dediysek ya varılacağız ya da yok olacağız ruhuyla verdi…
Tüm dünya birleşse bu son tufanın kıyısından dönmek yok diyerek verdi…
“Topunuz gelin, bilin ki başaramayacaksını”z diyerek verdi…