Her ne pahasına olursa olsun mutlak galip gelmesi gereken bir maçtı Fenerbahçe’nin Alanyaspor deplasmanı. Kalede Kameni, sol bekte Hasan Ali Kaldırım, tandemde Neto ile Skrtel’in sakatlığından dolayı mecburiyetten Romana görev veren Aykut Kocaman forvette ise Janssen ile başladı maça. Maçın başlarında Nabil Dirar’ın sakatlanmasıyla ve uzun bir ayrılıktan sonra oyuna giren Mehmet Ekici’nin oyunda kaldığı sürede olumlu sinyaller vermesi ileriki maçlarda takımına büyük katkılar yapacağının bir göstergesiydi. Maça bakıldığında Fenerbahçe istediğini net bir skorla almış olsa da yine defansta açıklar vermeye ve kalesinde gol görme hastalığına devam ediyor. Yediği gole dikkat edersek stoperler dışarda sağ ve sol bekler içerde kalmış yani olası bir ofsayt pozisyonunu her iki beki aynı  anda bozuyor. Günümüzün modern futbolunda ancak set oyununa dönerseniz bu açıkları minimuma indire bilirsiniz. Yoksa ezberci futbolla bu tip hatalardan kurtulma şansınız olamaz. Sürekli açık verir sürekli rakibinizi pozisyona sokar ve sonuçta kalenizde gol ya da goller görürsünüz. Neto için ayrı bir parantez açmak gerek henüz ikinci maçına çıkmasına rağmen topu oyuna sokuşu oyunu okuyuşu arkadaşlarını uyarması ve tam zamanında kademe yapması yani bir stoperde olması gereken hemen her şey mevcut sadece birazcık ağır gibi ama yine de şuan için Kjaerin yerini doldurabilecek en iyi alternatif.

Atom Karınca Valbuena; bence Fenerbahçe’nin bu sezonki en doğru transferi çok kişi kızıyormuş sürekli çalım atıyor ayağında çok top tutuyor sürekli topu kendine istiyor diye. Yetenek meselesi örneğin futbolu bilmeyen ama çok çok zeki bir kişi bunları yapmaya kalksa becere bilir mi sizce hayır futbol kültürü yok yani futbolda önce yetenek sonra zekâ gerek Einstein olmaya gerek yok. Otuz üç yaşında ama tüm takımdan daha çok koşuyor çok daha mücadele ediyor adam eksiltiyor asist yapıyor şut atıyor defansa yardıma geliyor bir de bunun yanında gol atıyor. Tüm hünerlerini sergiliyor daha ne yapsın. Vincent Janssen tam aranan forvet midir onu zaman gösterecek ama görünen o ki kumaşı çok iyi yaşı da genç sadece final vuruşlarda biraz daha dikkat etmeli. Giuliano gördüğüm kadarıyla hazır değil sanki henüz uyum sorunu nu aşamamış gibi ama kaliteli ve zeki olduğu belli. Isla diğer maçlarına nazaran bu hafta daha istekli ve daha ofansif gördüm yavaş yavaş takıma ısınıyor. Solda öyle ya da böyle Hasan Ali Kaldırım her zaman için İsmail Köybaşı’na göre en doğru tercih çünkü en az üç gömlek daha yukarlarda. Sırada daha takıma katkı yapacak sakatlıktan yeni kurtulan Fernandao var uyum sürecini atlatırsa Soldado var.

Hakemlere gelince hiçbir zaman verdiği karaları içime sindiremediğim Mete Kalkavan yine yaptı yapacağını. Alanyaspor’un penaltılarını görmezden gelirken Fenerbahçe’nin de Alper’le bulduğu golü ofsayt gerekçesiyle vermedi. Şimdi sırada Fenerbahçe’nin Beşiktaş maçı var. Fenerbahçe için bu maç derbiden çok  daha öte anlam taşımalı. Çünkü gerçek olan bir şey var o da fizik ve kalite olarak Fenerbahçe hem Galatasaray’dan hem de Beşiktaş’tan çok geride oluşudur. Bu bağlamda Beşiktaş maçında Alanya karşısında sergilenen oyunun üzerine koyarak bu seviyeleri yakalaması gerek. Ancak o zaman ezeli rakibine karşı galibiyet elde edebilir bu da ligin sonuna kadar Fenerbahçe’ye özgüven açısından da çok şeyler katar. Aykut hoca “takımın en büyük sıkıntısı özgüvenin aşağı seviyelerde olması” demişti. İşte Beşiktaş maçı değerlendirilebilirse bir fırsat olabilir. Bu maç özgüvenin aşısı olmakla kalmayacak ligde rakipleriyle şampiyonluk için attığı ortaklığın imzası olacak. Bu maçta Atom Karınca Valbuena başta olmak üzere tüm takıma ve en önemlisi on ikinci adam taraftara çok iş düşecek.

Allaha emanet olun…