“Nasıl bir eğitim sistemi ya da evlatlarımızı hangi eğitim sistemine/değerlerine göre yetiştireceğiz?” diye sorsam çoğu zaman 21. yüzyıl değerlerine sahip bir nesil yetiştirmeliyiz cevabı gelmektedir. Evet, 21. yüzyıl değerlerine göre ama bu değerler nelerdir? Ne kadar biz, ne kadar bizden? 21 yüzyıl evrensel değerlerini savunanlar acaba bu değerlerinin ne demek olduğunu bilerek mi söylüyor/savunuyorlar merak ediyorum.

“Milli Eğitim sistemi dediğimiz sistemin teorisyenleri ve uygulayıcıları, nasıl bir eğitim sistemi?” sorusuna, Avrupa ve/veya ABD’de uygulanan model/sistemleri önererek cevap veriyorlarsa bu kişiler acaba Batılılar’ın 21. yüzyıl değerlerinde yetişmesini istedikleri nesillerin, batılıların milli ve dini değerleri ile yetişeceklerini göremiyorlar mı? Yoksa batılı yaşam biçiminin milli ve dini temellerden bağımsız oluştuğunu mu düşünüyorlar?  Hayır, canım bu kadar da cahil olamazlar değil mi? Bir ülkenin aydını böyle çelişkili bir önermeyle düşünce ufku çiziyorsa, o toplumun tefekkür dünyasının derinliğini varın siz düşünün.         

Rahmetli Cemil MERİÇ: “Emperyalistler tuzağa düşürmek istedikleri ülkeleri kültürleriyle fethetmezler, kültürsüzleştirerek, kültürsüzlüklerine inandırarak yok ederler…” derken bu bakış açısını tarif ediyormuş adeta. Burada amacımız birilerini eleştirmek değil, içeriden duruşumuza yönelik bir özeleştiridir. Yapmak istediğimiz bir bakış açısındaki izleri derin, fakat bariz sırıtan çelişkiyi anlamaya çalışmaktır. Bir aydın zümresi düşünün ki toplumları toplum ve “millet” yapan temel değerlerden olan “DİN VE TARİH” ten yoksun bir eğitim istiyor olsunlar. Aman Allah’ım! Bu ne yaman çelişkidir. Doğrusu “Tek bir yazıyla bütün dünyayı değiştirebilecekmiş gibi yazıyorum.” diyecek kadar kendisinin derinlikli bir birikime sahip olduğunu ima eden aydınlarımızın bu çelişkileri bizi üzmektedir.

Tek kutuplu dünya tasavvurunun hızla yayılmakta olduğunu ve kılcal damarlarımıza kadar nüfuz ettiğini görüyoruz. Sayıları azımsanmayacak derecede çok okur- yazarlar şu noktaya getirildi: “İnsanlar binlerce yıl birbirlerinden uzak ve habersiz yaşamış olmasından dolayı birbirinden farklı kültürler geliştirdi, yaşama ve düşünme biçimleri keşfettiler. Şimdi dünya büyük bir köye dönüştü. Eskiden bir köydeki insanlar nasıl aynı kültürü yaşarlardı ise şimdi de komünikasyonun gelişmesi sonucu dünya tek bir köy haline geldi. Böylece insanlarda tek bir kültüre (Ki bu kültür Amerikan kültürüdür.) sahip olmaya doğru hızla ilerlemektedir. En fazla 300 yıl sonra bütün dünya tek bir ülke olacak, bu ülkenin tek bir dili ve tek bir para birimi olacaktır. Ki buna ‘Citizen of Planet Earth’ Bütün insanlık tek bir kültüre doğru gidiyor.”

Bu bakış açısını tüm dünya kültürleri için yaymaya ve etki altına almaya çalışıyorlar. Biz bu yazıda, bu bakış açısındaki çelişkiyi kendi aydınımız açısından değerlendirmeye çalışıyoruz.

Bizim yerli aydınımıza verilmek istenen mesaj; (insanlık tarihi kadar eski bir köke ve birikime sahip bir toplumun aydınlarını psikolojik savaş taktiği ile) Cemil Meriç‘in özlü ifadesindeki gibi sizin sahip olduklarınız aslında bir hiç idi. Onun için bizim tüm kültürleri kaynaştırdığımız kültürümüze direnmeyin. Bizim istediğimiz gibi düşünmek zorundasınız. Direncinizi fikirlerimizi çarpıştırarak yenemez isek (ki yenemeyeceklerini anladılar.) Öyleyse bunu nasıl yapacaklar? Bizleri kültürsüzleştirerek, mankurtlaştırarak (Geçmişimizi, birikimimizi unutturarak) yapacaklar. Buda ancak sahip olunan tüm yerli değerlerin yavaş yavaş reddedilmesi, eğitimden uzaklaştırılması ile mümkün olacaktır. (Haftaya Devam Edeceğiz İnşallah)