Analiz-Yorum

‘PKK’yı terör örgütü olarak tanıyabiliriz’

Abone Ol

Sabri İşbilen - Özlem Çoşan / Analiz

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in danışmanı, Rusya'nın dış politikasına yön veren kilit isimlerden Prof. Dr. Aleksandr Dugin, Diriliş Postası'na konuştu. Dugin, Soçi'deki Erdoğan-Putin zirvesi, PKK ile mücadele, Mavi Vatan, Kıbrıs'ın tanınması ve 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Aleksandr Dugin

İMPARATORLUKLARIN HÜKÜMDARLARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasında 29 Eylül'de Soçi'de tarihi bir görüşme gerçekleştirildi. Bu görüşmenin perde arkasında neler var? Sonuçlar sahaya nasıl yansır?

Bu görüşme gerçekten çok önemliydi, umarım ilişkilerimizde önemli ve dönüm noktası olmuştur. Çünkü bugün, herkesin ABD'nin Afganistan'dan çıktıktan sonra dünyanın önde gelen gücü olamayacağını kabul ettiği bir durum gerçekleşti. Bu da Batı'nın hegemonyasına sahip tek kutuplu dünyanın kesin ve geri dönülmez bir şekilde sona erdiği ve çok kutuplu dünya düzeninin ortaya çıktığı anlamına geliyor. Ve bu çok kutuplu dünya düzeninde Rusya ve Türkiye, Moskova ve Ankara iki birliği temsil ediyor. Rusya ve Çin zaten tamamen onaylanmış ve organize birlikler, ancak Türkiye, İran, Pakistan ve İslam dünyasındaki diğerlerinin, bir İslami birlik daha oluşturmaya çok yakın olduklarını ve Türkiye'nin burada başrol oynadığını düşünüyorum. Bu çok kutuplu toplantı belki de modern tarihte ilk defa Rus lider ile Türk liderin tam bağımsızlık bağlamında farklı bloklara bağlı sadece ulusal devletlerin değil, deyim yerindeyse “imparatorlukların iki egemen hükümdarı” olarak bir araya gelmesi demekti.

“RUSYA TÜRKİYE'NİN DOSTU”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ile Türkiye arasında savunma sanayiindeki işbirliğinin genişleyeceğini söyledi. İkili ülke arasında hava savunma sistemi başta olmak üzere ortak üretim ya da teknoloji transferi söz konusu olabilir mi?

Bu çoktan başladı. Rus füzeleri tedarik ediyoruz. ABD’nin ve NATO'nun tüm itirazlarına rağmen, Erdoğan bu konuda çok kararlı. Egemen ülke, herhangi bir ortakla stratejik, askeri harekât düzenleyebilir ve hiç kimse özgür ve egemen bir ülkenin diğer ülkelerle stratejik ilişkiler kurmasını engelleyemez. Dolayısıyla bu işbirliği ve askeri sanayi ve aynı zamanda füze tedariki de ortak bir projedir ve üst düzey askeri sanayinin geliştirilmesi ile birlikte çok önemli ve verimli çözümlerle konular tartışıldı. Sanırım Türkiye artık küresel gücün tek bir noktasına bağımlı olamayacağını anlamıştır. Dolayısıyla NATO üyesi olan Türkiye, NATO'nun yeterli olmadığını anlamalıdır.

Yani artık NATO yok, çünkü Soğuk Savaş'ta olduğu gibi ortak bir düşman yok. Sosyalist kamp yok, Batılı güçte kendi aralarında bir birlik yok, bu yüzden Türkiye'nin bağımsızlık ve egemenlik hakkını korumak, jeopolitik nesne değil jeopolitik özne statüsü vermek üzere Erdoğan bir şekilde bölgesel düzeyde diğer güçlerle işbirliği yapmak zorunda. Askeri teknolojilerde en iyi müttefik olan Rusya Türkiye’nin dostu ve açıkça bir Avrasya ülkesidir, bu nedenle Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin askeri politikada gelişmesi sayesinde daha da çok yol kat edilecektir. Türkiye'nin egemenliği, teknoloji endüstrisi ve stratejik endüstride işbirliğini geliştirmek ve daha geniş işbirliği yapmak Türkiye'nin bir nevi milli menfaatidir.

“EN YENİ SİLAHLARI VEREBİLİRİZ”

Türkiye'ye Patriot Hava Savunma Sistemi satmayan Amerika, Rusya ile yapılacak yeni S-400 anlaşmasına ilişkin tehdit seviyesini yükseltti. Rusya'nın bu konuda bakış açısı nedir?

Rusya, NATO teçhizatının ciddi bir bölümünü değiştirebilir ve Türkiye talep ederse bunu yapmaya devam edecektir. Dolayısıyla Rusya'nın ABD'de olduğu gibi Türkiye'yi kontrol etmekle ilgilenmediğini düşünüyorum. Ancak Rusya, Türkiye'nin tam bağımsızlık, askeri egemenlik kazanmasına yardım etmeye çalışıyor. Bu yüzden S-400 füzesindeki bazı önemli unsurları değiştirebiliriz. Belki de Türkiye'yi güvence altına almak için Rusya'da oluşturulan en yeni ve en yakın silahlar için konuşulabilir.

“AMERİKA GİDERSE PKK BİTER”

Türkiye, Suriye ve Irak'ta PKK terör örgütü ile mücadelesini sürdürüyor. Türkiye'nin müttefiki olan Amerika ise PKK'ya silah desteğini sürdürüyor. PKK, Suriye'nin bütünlüğü için de büyük bir tehdit. Rusya PKK'ya karşı bir pozisyon aldı mı?

Bunun oldukça mümkün olduğunu düşünüyorum. Çünkü artık Türkiye ile ortak çıkarımızın Amerika'yı bu bölgeden tamamen çıkarmak ve ABD tarafından her türlü aşırılık yanlısı örgütün propagandasını kesmek olduğunu görüyoruz. Örneğin Amerikan birlikleri NATO birlikleri Suriye'nin kuzeyinden ayrıldığında, PKK ABD'den tedarik ettiği her şeyi kaybedecek, aynı durum Kuzey Irak için de geçerli. Yani Amerikan askerleri orada kaldığında başta bunu engelleyemedik ama her şeyden önce bölgedeki Amerikalılardan kurtulmamız gerekiyor. Bundan sonra Rusya'nın Türkiye için adım atabileceğini ve PKK'yı terör örgütü olarak tanıyabileceğini düşünüyorum. PKK bir terör örgütüdür ve terör temelleri üzerine kuruludur. PKK Kürt değil, sadece onların aşırıcı örgütünün terör koludur.

‘KKTC’Yİ TANIMAK KOLAY DEĞİL’

“Rusya'nın KKTC'yi tanıyabileceği” yönündeki mesajınız büyük yankı uyandırdı. Kısa sürede bu konuda bir gelişme yaşanabilir mi?

Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımak kolay değil. Tıpkı Ankara için Rusya'nın Kırım ile tekrar birleşmesini tanımanın kolay olmadığı gibi. Burada birçok yükümlülük ve birçok sınır var. Yunanistan'a dini yönden çok yakın olduğu için Rusya'nın Yunanistan'ı anlaması bir yana Yunanistan Batı NATO'nun bir parçasıdır ve bu anlamda egemen değildir. Ama Türkiye egemen ve bu bağlamda Türkiye ile konuşmak gerekir. Dolayısıyla bu Yunanistan ile Türkiye arasında bir seçim değil, Erdoğan'ın Türkiye'sinin içinde olduğu çok kutuplu dünyanın egemen birliği ile Yunanistan'ı temsil eden Batı Avrupa bloğunda çok az bağımsızlık payı olan ülkesi arasındaki bir seçimdir. Dolayısıyla Kıbrıs sorunu Rusya'yı kimin seçeceği ile ilgili değildir. Örneğin Yunanlılar, Rusya'dan yardım isteyecek diyelim, bunu yapmakta özgür değiller, bir şekilde Avrupa Birliği'nin kölesi durumundalar. Tanrıya şükür Türkiye Avrupa Birliği'nin bir parçası değil. Bence bu stratejik değerlendirmenin ana çerçevesi bu ama işe Avrasya güç ittifakından bahsederek Mavi Vatan projesini tanıtmakla başlamalıyız. Kuzey Kıbrıs’ın tanınmasını ve Kırım'ın Rusya ile yeniden birleşmesini daha geniş bir bağlama oturtmalıyız. “Biz Kıbrıs'ı tanıyoruz, siz de Kırım'ı tanıyorsunuz” gibi bir pazarlığa dönüşmemeli, öyle görünmemeli. Birbirimizi daha iyi anlamalıyız, siyasetimizin rasyonel temelini anlamamız gerekiyor. Bu anlamda geleceğin yollarını hazırlamamız lazım. Öncelikle Türkiye'nin Doğu Akdeniz stratejisindeki Mavi Vatan bölgesine Kuzey Kıbrıs’ın yerleştirilmesi gerekiyor ve bu yönde atılacak adımların hazırlanması için iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyorum.

“DARBE OLACAĞINI BİLİYORDUM”

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini 1 gün öncesinden Ankara'ya bildirdiğinizi söylemiştiniz? 14 Temmuz'da kimlerle görüştünüz?

Biraz zor bir soru. Rus uçağının düşürülmesi, Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkileri kesmek için bir nevi provokasyondu, bundan eminim. Bunu teyit eden pek çok konu var. Ben yaşanan o duruma dahil oldum. Çünkü Erdoğan'ın iradesine karşı Rus uçağını düşürmek Türkiye içinde Avrasya karşıtı, Amerika destekli grup hareket geçti diyebilirim. Durum açığa çıkınca hemen sonra bir şeyler olacaktı, bu yüzden Türkiye'ye geldim ve Türk televizyonunda ve basınında olacakların neredeyse kaçınılmazlığı konusundaki beyanımı yaptım. CIA destekli Türk grubundan bazı tepkiler geldi. Darbe hakkında Rus kaynaklarından edindiğim bilgim vardı. Ben de bu bilgiyi Türk yetkililerine Türk kamuoyuna aktarmaya çalıştım ama doğruyu söylemek gerekirse darbenin tam zamanını bilmiyordum. Kısa sürede bir şeyler olacağından kesinlikle emindim ve belki de televizyonda Türkiye'ye açıktan beyanımı iletmiş olmam bu darbecileri hızlandırmak zorunda bıraktı. Rus uçağının düşürülmesine karışan Fetullah Gülen Terör Örgütü’yle bağlantılı grubun işi olduğunu yani darbenin merkezinde bu Gülen grubunun olduğunu biliyordum. Darbeye kalkıştıklarında Türkiye'de zaten Ankara Havalimanı’nda engellenmiş vaziyetteydim. Çünkü Ankara Havalimanı’nı bir süreliğine bloke etmişlerdi, Moskova'ya uçma imkânım olmadan havaalanı bloke edilmişti. Bu darbenin arkasında nelerin ve kimlerin olduğunu öncelikle Rusya'ya anlatmak için Rus ve Türk arkadaşlarla bağlantı kurdum.

‘AMERİKA ÇEKİLMELİ’

Afganistan'ı terk eden Amerika, sizce Suriye'den de çekilmeli mi? Türkiye ve Rusya bu konuda nasıl bir rol alabilir?

Bence Amerikalıların Ortadoğu'dan uzaklaşması orada yaşayan insanlara dayalı gerçekten barışçıl demokratik bir toplum yaratmanın tek şartıdır. Bu yüzden Ankara ve Moskova'da, Şam'da ve Bağdat'ta ısrar etmeliyiz, herkes Afganistan'da olduğu gibi ısrar etmeli. Gerçek meşru dostları tarafından davet edilmedikleri takdirde dünyanın her yerinden çekilmeliler. Başka bir kişiye veya ülkeye ait olan arazinin sömürge işgali halinde derhal itiraz edilmeli, müdahale edilmeli ki araziyi terk etsinler.

AKDENİZ'DE İŞBİRLİĞİ YAPABİLİRİZ”

Rusya, Türkiye'nin Akdeniz'deki Mavi Vatan mücadelesi için ne düşünüyor? Akdeniz'de iki ülke arasında bir işbirliğine tanık olabilir miyiz?

Mavi Vatan projesi, Avrupa Birliği, Fransa, Yunanistan, İsrail'in stratejisine aykırı. Türkiye'yi oradan uzaklaştırmaya çalışıyorlar ve Türkiye'nin petrol aramasına izin vermiyorlar. Bence bu, Mavi Vatan'a karşı bir tür Avrupa veya uluslararası komplodur. Rusya bu grubun üyesi değil, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de stratejik bir güce ulaşmasını engellemeye çalışmıyor. Rusya oldukça tarafsız. Rusya, Türkiye'nin ne istediğini ve jeopolitik temelde Türkiye'nin oradaki çıkarlarının ne kadar meşru olduğunu kolaylıkla anlayabilir. Böylece Rusya, Türkiye'ye katılıp, en azından Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi destekleyebilir. Dolayısıyla Rusya, Doğu Akdeniz'deki Türk iddialarına yardım etme ve destekleme yolunda Türkiye ile sorumluluğu paylaşabilir. Örneğin Kuzey Kıbrıs, petrol ve gazın bulunabileceği yerlere yakın bazı bölgeler konularına ek olarak aynı zamanda Türkiye'nin büyük nüfuzunun olduğu Karadeniz'de de işbirliği yapabiliriz. Karadeniz ile Akdeniz alanı üzerindeki bu karşılıklı işbirliği, stratejik ilişkilerimizde yeni bir sayfa olabilir.