Daily Sabah Yayın Koordinatörü Dr. Mehmet Çelik, 18-19 Kasım tarihinde Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde gerçekleştirilen G20 Liderler Zirvesini ve sonuçlarını analiz etti.

...

Global ekonominin toplamının ve gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYH) yaklaşık yüzde 85'ini, küresel ticaretin yüzde 75'inden fazlasını ve dünya nüfusunun yaklaşık üçte ikisini oluşturan G20 ülkelerinin liderleri 18-19 Kasım’da Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde bir araya geldi.

Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 19 üye ülkeye ek olarak Avrupa Birliği (AB) ve Afrika Birliği’nin (AfB) de yer aldığı topluluk, "Adil Bir Dünya ve Sürdürülebilir Bir Gezegen İnşa Etmek" ana temasıyla sosyal içerme, küresel yönetişim reformu ve enerji geçişleri ana gündem maddeleri üzerine toplandı. Geçen yıl Hindistan’ın dönem başkanlığında toplanan liderler bu yıl Brezilya’nın dönem başkanlığında bir araya geldi. 2025’te ise zirveye Güney Afrika ev sahipliği yapacak.

Gazze'de yaşanan soykırım, 7 Ekim 2023’ten bu yana katıldığı bütün toplantılarda olduğu gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın G20 Liderler Zirvesi'nde yaptığı açıklamalara ve ikili görüşmelerine de damga vurdu.

ZİRVEDE ÖNE ÇIKAN KONULAR

Genel itibarıyla G20 zirvelerinin ana odak noktası küresel ekonomiyi ve ticareti ilgilendiren konulardır. Ayrıca sürdürülebilirlik, iklim krizi gibi ekonomiyle de bağlantılı konular veya çatışmalar da zirvenin konuları arasına girer.

Aynı zamanda bir BRICS üyesi olan ve siyasi olarak kendisini küresel güneyde konumlandıran ev sahibi Brezilya zirvede özellikle gelişmekte olan ülkeler için ekonomik kalkınmayı destekleyecek mekanizmalar, sürdürülebilir kalkınma, kadının güçlenmesi, etnik-ırksal eşitsizlik, yenilenebilir enerji ve su meselelerini ön planda tutmaya çalıştı. Zirvenin kapanış konuşmasında Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, "Dünyanın karşı karşıya olduğu derin zorlukların yalnızca yüzeyini çizdiğimizi bilmemize rağmen çok çalıştık." dedi.

Ana tema her ne kadar küresel ekonomi olsa da Rio’daki zirvede Rusya-Ukrayna savaşı, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin'in ticari ilişkileri, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de Filistinlilere karşı uyguladığı soykırım gibi devam eden jeopolitik ve ticari gerilimler ön plandaydı.

G20 gibi zirveler her ne kadar küresel ekonomiyi, siyaseti ve insanlığı ilgilendiren konulara uzlaşmacı ve diğerkam bir yaklaşımla çözüm önerileri sunsa da önerilenlerin her zaman aksiyona dönüştüğünü söylemek zor.

Zirvenin "öngörülemez" tarzıyla bilinen Donald Trump’ın ABD’de yeniden başkan seçilmesinin hemen ardından yapılması, ABD ve Çin arasındaki ticari rekabet ve Rusya-Ukrayna savaşının akıbeti gibi konularda tartışmalara da alan açtı.

ERDOĞAN'IN GÜNDEMİNDE GAZZE VARDI

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da G20 Liderler Zirvesi için Brezilya’daydı. Toplantının marjında yoğun diplomasi trafiği yürüten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un da aralarında bulunduğu liderlerle görüşmeler gerçekleştirdi.

Gazze'de yaşanan soykırım, 7 Ekim 2023’ten beri katıldığı bütün toplantılarda olduğu gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın G20 Liderler Zirvesi'nde yaptığı açıklamalara ve ikili görüşmelerine de damga vurdu. Zirvenin son gününde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Batılı güçlerin desteğiyle İsrail'in bölgemizde estirdiği devlet terörünün insani maliyeti her geçen gün artıyor. Girişimlerimizin de neticesinde G20 Liderler Bildirgesi'nde Gazze'ye dair güçlü ifadeler yer aldı." dedi.

Sosyal medyada beyin çürümesi tehlikesi: Nasıl korunmalı? Sosyal medyada beyin çürümesi tehlikesi: Nasıl korunmalı?

Bu açıklama, Batı dünyasının soykırımı desteklediği gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermekle birlikte Gazze gibi bir meselenin Türkiye’nin girişimi olmaması durumunda bildirgeye girmesinde dahi tereddütlerin olduğunu ortaya koydu.

İsrail’in yaptığı soykırıma karşı uluslararası kamuoyunu harekete çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamalarda, hem Filistin meselesi özelinde hem de Tahıl Koridoru gibi bölgesel sorunlarda Türkiye’nin aktif ve yapıcı rolüyle insani krizlere müdahale desteğinin yanı sıra küresel ticaret, enerji güvenliği ve sürdürülebilir kalkınmadaki katkılarından da genişçe bahsetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin ana temasıyla paralel olarak küresel yönetişimde reform ihtiyacının gerekliliğini vurguladı. Erdoğan, özellikle yıllardır öne çıkardığı "Dünya 5’ten büyüktür" mottosuyla da altı çizilen, Birleşmiş Milletler (BM) ve BM Güvenlik Konseyi'nin çok kutuplu yeni dünya düzeninde daha işlevsel ve sorunlara çözüm bulması gereken mekanizmalara dönüştürülmesi gerekliliğinin altını bir kez daha çizdi. Erdoğan, zirve sonrası yaptığı basın açıklamasında, "BM Güvenlik Konseyi, BM üyesi 193 ülkenin hak, hukuk kaygılarını gözetmek yerine sadece 5 daimi üyenin çıkarlarını önceleyen ve bu 5 ülkeye hizmet eden elitist bir yapıya dönüşmüştür" ifadeleriyle eleştirisini bir kez daha yeniledi.

Sonuç bildirgesi ne söylüyor?

G20 liderleri zirvenin sonuç bildirgesinde Ukrayna konusunda "kapsamlı, adil ve kalıcı bir barışı destekleyen tüm ilgili ve yapıcı girişimleri" desteklediklerini belirtti ve Rusya'dan bahsetmeden "toprak edinimi amacıyla güç kullanımını veya güç kullanma tehdidini" kınadı.

Ayrıca bildirgede Hamas tarafından tutulan tüm esirlerin serbest bırakılması karşılığında savaşın kalıcı olarak durdurulmasını talep eden ABD'nin önerdiği BM kararına uygun olarak Gazze'de "kapsamlı" bir ateşkes çağrısı yapıldı. Ek olarak bildirgede Filistin bölgesindeki "felaket yaratan insani durumla ilgili derin endişe" de ifade edildi.

BM'de reform ihtiyacı için de çağrıda bulunulurken, BM Güvenlik Konseyi'nin Afrika, Asya-Pasifik, Latin Amerika ve Karayipler gibi az temsil edilen veya temsil edilmeyen bölge ve grupların temsilini geliştirecek şekilde genişletilmesi çağrısına da yer verildi.

Sonuç olarak, G20 gibi zirveler her ne kadar küresel ekonomiyi, siyaseti ve insanlığı ilgilendiren konulara uzlaşmacı ve diğerkam bir yaklaşımla çözüm önerileri sunsa da önerilenlerin her zaman aksiyona dönüştüğünü söylemek zor. Bununla birlikte, hem siyasi hem de ekonomik çıkarlarını en üst perdeden savunan gerek Küresel Güney gerekse Küresel Kuzey ülkelerinin bu çıkarlarından feragat edip uluslararası kamuoyunun genel çıkarlarına yönelik adım atmasını beklemenin de reel politikten uzak olduğunu belirtmek gerekir.

Kaynak: AA