Analiz-Yorum

“Kürtler PKK’nın tuzağına itildi”

Abone Ol

Emre Şentürk/Diriliş Postası

Manşetten dün duyurduğumuz “PKK’yı ve FETÖ’yü Erdoğan çökertti” analiz haberimizde çözüm süreci ile PKK’nın Kürtler’le, 17/25’ten itibaren başlayan süreçle de FETÖ’nün İslam ile hiçbir ilgilerinin olmadığını vurgulayan Ekici, Diriliş Postası Gazetesi’nden Burak Çolo’nun sorularını yanıtladı.

PKK’NIN HENDEK SİYASETİNİN ÇÖKÜŞÜ EN BÜYÜK FAKTÖR

Güneydoğu oylarının her bölgede 1 Kasım’a göre %10 artmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

En önemli neden, örgütün bölgedeki etkisinin kırılması… Öncelikle 7 Haziran seçimlerinin yapıldığı ortama bakalım. Örgüt, sonradan anladık ki, FETÖ’nün göz yumması üzerine şehir merkezlerine yerleşmiş, burada karakollar, arama noktaları, mahkemeler kurmuş, bütün esnafı vergiye bağlamış, cadde cadde, sokak sokak, ev ev temsilciler atamış ve vatandaşı büyük bir baskı altına almıştı. Böylesi bir ortamda, vatandaşın başka bir yere oy verme ihtimali yoktu. Çünkü ortada devlet yoktu, ortada örgüt vardı ve şaka değil, insanların can güvenliği söz konusuydu. İnsanlar mallarından geçmişti, herkesi çoluğu çocuğu ile tehdit ediyorlardı. Halk bunu gördü, yaşadı. 80 yıllık inkâr politikalarından dolayı, Kürtlerin önüne Kürt Partisi olarak sunulan siyasete sempati duyan halk, işin iç yüzünün bu olmadığını, olası bir durumda ne hale düşeceğini net bir şekilde gördü. Bunun yanı sıra hendeklerin kazıldığı il, ilçe ve mahallelerde yaşananlar ise örgütün iç yüzünü daha sert bir şekilde gördü. Daha can yakıcı yaşadı. Bu iki önemli faktör, halkı büyük oranda örgütten ve örgütün legal ayağı olan siyasi partiden uzaklaştırdı. İnsanlar özgürce oy kullanabildiler. Örgütün iç yüzünün görülmesi ve ardından da devletin operasyonlarıyla örgütünün şehirlerden sökülüp atılması en büyük faktör oldu. Fakat hala da bölgede tam olarak etkileri kırılmış değil. Örgütün bu seçimdeki taktiği ise ev ev dolaşıp, vatandaşa Kur’an-ı Kerim üzerine yemin ettirmesi. Birçok evi dolaşıp, insanlara el bastırmışlar kitaba, “Hayır” oyu vermesi için.

KAYYIMLARIN HİZMETİ HER ŞEYİ DEĞİŞTİRDİ

Belediyelere atanan kayyımlarla belediyelerin hizmet etmeye, çalışmaya başlaması da vatandaşın gözünü açan bir diğer faktör oldu. Hizmet beklediği, oy vererek iktidar yaptığı belediyeyi, oralı olmayan ve belediye başkanını yöneten örgüt mensuplarının elinde görünce büyük hayal kırıklığı yaşamıştı bölge halkı. Kayyımlar gelince bu durum değişti, söz konusu kişiler ortadan kayboldu. Belediye yerel personelle, hizmetler sunmaya başladı.

Kürt halkı, iç politikada Kürt partisi olarak lanse edilen, medyanın da bu şekilde propagandasını yaptığı partiye, mecliste yer alması, Kürt meselesini çözmesi, bölgenin gelişmesine katkı sunması için oy verdi. Çünkü söz konusu siyasetin en yüksek oyunu aldığı 7 Haziran’daki tablo buydu. Devlet bölgeden çekilmişti, söz konusu siyasetin önü sonuna kadar açılmıştı. Sadece örgüt TV’leri değil, Türkiye’deki büyük sermaye gruplarına bağlı TV kanalları da söz konusu siyasi partiye fazlasıyla yer veriyordu. Yapılan bütün çalışmalar Kürt halkını bu siyasete yönlendirmek, bu siyaseti halkın gözünde meşrulaştırmak temelliydi. Bunun da etkisi oldu. İç siyasette oylar verildi. Fakat ortaya çıkan sonuç ve söz konusu siyasetin temsilcilerinin direk Cumhurbaşkanı’nı hedef alan bir politika yürütmesi, halkta büyük hayal kırıklığı yarattı.

KÜRT HALKI SEÇİMİNİ MİLLİ OLANDAN YANA KULLANDI

Bir diğer önemli faktör de tarihsel birlikteliktir. Kürt halkı iç politikada yukarıda dediğim nedenlerden dolayı bir tercih yaptı ama mevzu bahis vatan olunca, dış ülkelerin saldırıları, ülkenin yönetim biçimi olunca, tavrını her zaman olduğu gibi milli olandan yana koymuştur. Halk bunun bir iç politika meselesi olmadığını, ülkenin kaderiyle ilgili bir seçim olduğunu farketmiştir. Örgütün bütün propagandalarına rağmen, tavrını ortaya koymuştur.

PKK, KÜRTLER’İN ÖRF VE ÂDETİNE SALDIRDI

HDP’nin bölgedeki etkisi bitti mi? HDP’nin bölgedeki etkisinin son durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

PKK ve onun gölgesindeki siyaset, Kemalizm’in ve FETÖ’nün Sünni Türk kimliğine verdiği zararın aynısını, Sünni Kürt kimliğine vermiştir. Kemalizm ve FETÖ Sünni Türk toplumunun bir kısmını nasıl zehirlediyse, PKK ve onun gölgesindeki siyaset de Sünni Kürt toplumunun bir kısmını zehirledi. Camiye giden, hacca giden, namazında niyazında insanlar, kendisini Marksist / Leninist / Komünist olarak tanımlayan bir partiye oy veriyorlar. 80 yıl boyunca Kürt kimliği üzerinde oynanan oyunların bir sonucu. Yapılan baskılarla sistematik bir şekilde Kürt toplumu PKK’nın tuzağına itildi. PKK ve onun siyasetinin etkisinin iki boyutu var. Bir günlük yaşam üzerinde kurduğu baskı, bu devletin müdahalesiyle yok edildi ve yok edilmeye devam edilmeli. İkincisi ise Kürt’ün düşünce ve kültür dünyasında yaratılan tahribat. Kürt kimliğine, aşiret yapısına, büyük aile yapısına, gelenek göreneklerine, düğününe, cenazesine, örfüne âdetine saldırdı PKK. Bayramları yasakladı, taziyeleri yasakladı. Düğünleri yasakladı. Yardımlaşmayı yasakladı. Büyüğe saygıyı yasakladı. Aile denilen sosyal olguyu yerle bir etti. Çocuk babasını, kadın kocasını dinlemez hale geldi toplum. Camiler yakıldı, medreseler yakıldı, Kur’an-ı Kerimler yakıldı. Kürt müziği yasaklandı, yerine dağın, direnişin, merminin silahın geçtiği şarkılar yapıldı. Mitralyöz ha mitralyöz diye halaylar çekiliyor düğünlerde. Bunların etkisinin yok olması, Kürt’ün öz kimliğine dönmesi uzun yıllar alacak. HDP ve söz konusu siyasetin etkisini böyle okumalıyız.