Analiz-Yorum

Küresel kumpas

Abone Ol

MURAT AKAN/ANALİZ

Hiç şüphesiz Türkiye, 24 Haziran’da tarihinin en önemli seçimlerinden birine gidiyor. Bu seçim; Milli iradenin dış mihrakların ipoteğinden kurtarılıp tam bağımsız bir Türkiye adımı atmanın en önemli hamlesidir. Ancak Sayın Recep Tayyip Erdoğan karşısında aday bulmakta zorlanan muhalefet, yerli ve milli bir duruş sergilemek yerine, “abidik gubidik” işlere girişerek küresel operasyonun siyasi ayağını yürütüyor.

Elbette Türkiye’de demokrasi var oldukça herkes demokratik ilkeler çerçevesinde aday olma, partiler arası ittifak yapma hakkına sahiptir. Ancak görülüyor ki, muhalefetin tavrı demokratik bir tavır değildir. CHP, HDP, İP, SP ve DP gibi beş birbirine benzemez parti yan yana getirilerek karanlık mahfillerde yazılmış senaryolar sahneye konulmak isteniyor. Şayet böyle olmasaydı Cumhuriyet Halk Partisi, hem Sayın Meral Akşener’e hem de Sayın Abdullah Gül’e göz kırpmaz, 1. ve 2. turda kendi adayını çıkarma cesaretini gösterirdi.

Bugün 2007 yılında yaşanan 367 operasyonunun bir başka versiyonu yaşanmaktadır.

BAŞROL OYUNCUSU

Üstelik operasyonun başrol oyuncusu da yine Sayın Abdullah Gül’dür. Dün Sayın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığını “Eşi başörtülü olduğu” gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne taşıyanlar, bugün aynı Gül’ü rakip olarak Sayın Erdoğan’ın karşısına çıkarmak istiyorlar.

Bu hamle, açık seçik küresel bir toplumsal mühendislik faaliyetidir. Zira Sayın Meral Akşener’in, Sayın Erdoğan’ın karşısında kaybedeceğinin farkında olan stratejik akıl, açıkça Meral Akşener’i yem olarak kullanıyor. CHP’li 15 vekil Meral Akşener Cumhurbaşkanı olsun diye İP’e gönderilmedi, Akşener’i 1. tura sokmayı garantileyip Erdoğan’dan 3-5 oy azaltabilmek için sahneye sürüldü.

Burada asıl ilginç olan durum, Saadet Partisi’nin tavrıdır. AK Parti-MHP ittifakına dahil olmak için AK Parti’den “tüm ülke idaresinin kendilerine devredilmesini” isteyen Sayın Temel Karamollaoğlu, CHP blokunda yer almak için hiçbir ön şart ileri sürmemiştir. Karamollaoğlu, SP tabanını ürkütmemek için CHP ile yapılan görüşmelerde “ittifak” kelimesini kullanmak yerine, “ilkeler ittifakı” diyerek laf cambazlığı yapmaktadır. Sormak lazım, “Adil Düzen” ile Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldırmak isteyen bir CHP hangi “ilkelerde” buluşacak?

SAADET PARTİSİ DÜMEN SUYUNA GİRİYOR

Maalesef Saadet Partisi, “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun” diyenlerin dümen suyuna girerek tarihi bir hata yapmaktadır. Saadet Partisi; AK Parti-MHP Cumhur İttifakı’na katılıp varsa yanlışları düzeltmek yerine, mütedeyyin kitle arasında telafisi mümkün olmayan ayrılık tohumları ekmektedir.

Unutulmamalıdır ki, dün Sultan Abdülhamid’i devirenler de sözde “daha iyi bir ülke” için yola çıkmışlardı. Bu nedenle ne kadar Sultan Abdülhamid düşmanı varsa birleştirdiler. Peki, sonra ne mi oldu? Sultan Abdülhamid’e “vatanı sattı” diyenler, vatanı satıp yurtdışına kaçtılar. Ümmet dağıldı, ülke parçalandı. Herkes tarihten ders almak zorundadır. Zira tarih tekerrürden ibaret değil, hatalardan ibarettir.

Velhasıl; komplo teorileri üretmeye gerek yoktur. Muhalefetin 24 Haziran seçimleri için sahneye koymak istediği senaryonun adresi, bugün Amerika Birleşik Devletleri’ni elinde oynatan Neo-con yapılanmadır. Neo-conlar’a Türkiye konusunda danışmanlık yapanlar ise FETÖ’nün ABD’deki beyin takımıdır. 15 Temmuz’da yarım kalan askeri darbe, 24 Haziran’da siyasi siyasi darbeyle tamamlanmak isteniyor…