Analiz-Yorum

İkiyüzlü katiller!

Abone Ol

Son 2 asır boyunca Afrika, Ortadoğu ve Asya’da milyonlarca insanı sırf menfaatleri uğruna katleden, ırzlarına geçen, mallarını sömüren Batı, alçaklığını yine gösterdi. Afrin’de PKK’lı teröristlerin inlerine giren, bölgeye adalet getiren Türkiye’ye, “İşgal” uyarısı yapan Batı, ikiyüzlülüğünü sergiledi.  

Sabri İşbilen/Analiz

Türkiye, ABD’nin Anadolu ile İslam aleminin bağlantısını kesmek için planlandığı terör koridoru ve vatan topraklarını parçalamak amacıyla kurmaya başladığı tamamı PKK’lı teröristlerden oluşan terör ordusu boğmak, tehditleri bertaraf etmek için 20 Ocak’ta Afrin’e Zeytin Dalı Harekâtı’nı başlattı. Türkiye kısa sürede 10 bin PKK ve ikiz kardeşi DAEŞ’li teröristin bulunduğu bölgede epey yol kat ederken, terör destekçiliğinde zirve yapan Batı, müttefik dediği Türkiye yerine kiralık katillerinden yana saf tuttu. Batı, Afrin’den, Irak’ın kuzeyindeki Sincar’a, Kandil’e kadar sürece Zeytin Dalı Harekâtı için kaygılandı, her zamanki endişelendi. Batılı ülkeler ardı ardına sivil hassasiyeti çağrısı yaptı, operasyonunun Afrin ile sınırlı kalmasını istedi, son olarak Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Türkiye’ye işgal uyarısı yaparak haddini aştı. Batı’nın Türkiye’ye karşı hayıflanmaları akıllara emperyalistlerin yakın tarihteki işgalleri, soykırımları ve sömürülerini getirdi.

Sicilleri soykırım dolu

Türkiye’ye akıl vermeye kalkan Haçlı Birliği’nin öncüsü Almanya, 1904-1907 yılları arasında Namibya’da 100 bin, Tanzanya’da ise 300 bin masumu katletti.

Tek amacı bölge insanlarını topraklarına döndürüp, sınır güvenliğini sağlamak olan Türkiye’ye “İşgalciliğe kalkışma” diyen Fransa ise soykırımcının, işgalcinin ağababası. Cezayir’de 1.5 milyon Müslüman’ı öldüren Fransa, 1994’te Ruanda’da 800 bin masumun kanına girdi.

Demokrasi süslü katliam

Türkiye’nin Suriye’de dolaylı da olsa çarpıştığı sözde müttefiki özde düşmanı ABD de modern dünyanın an azılı katili. ABD, kendi kurduğu terör örgütü El-Kaide’nin gerçekleştirdiği 11 Eylül saldırısını bahane ederek Afganistan’ı topyekûn işgal etti. Terörle mücadele yalanı uyduran ABD, teröristler yerine sivilleri hedef aldı. ABD, yüz binlerce sivili katletti, binlerce kadına tecavüz etti. Afganistan ile doymayan ABD, daha sonra Irak’a saldırdı. 2003’te Irak’a giren ABD, 1 milyondan fazla Müslüman’ı öldürerek soykırım yaptı.

Her yerleri masum kanı

4 binden fazla teröristi himaye eden, buna karşı güvenliği sağlamak isteyen Türkiye’ye insan hakları dersi vermeye kalkan Almanya, Afrika’nın acı dolu tarihinde büyük yere sahip. Sömürgeci Almanlar, 1904-1907 yılları arasında Namibya’da Herero kabilesinin yüzde 80’ini Nama Halkının da yüzde 50’sini katlederek 100 bini aşkın kişiye soykırım uyguladı. Yine Almanlar, 1905-1907 yılları arasında bugünkü Tanzanya topraklarında işgale direnen 300 bin masumu öldürdü. Almanya, soykırım yaptığı noktalarda köle pazarları kurdu, bölgenin yer altı kaynaklarını çaldı.

Fransız vahşeti

Tek amacı bölge insanlarını topraklarını döndürüp, sınır güvenliğini sağlamak olan Türkiye’ye işgalciliğe kalkışma diyen Fransa’nın insanlık onuruna çaldığı leke de Almanlar’dan az değil. Fransa, 132 yıl boyunca işgal altında tuttuğu Cezayir’de 19 ve 20. Yüzyılda 1.5 milyon Müslümanı öldürerek en kanlı soykırımlarından birine imza attı. Kana doymayan Fransa, 24 yıl önce Ruanda da Tutsi ve ılımlı Hutular’dan oluşan 800 binden fazla insanı dünyanın gözü önünde vahşice öldürdü. Fransa, aynı barbarlığı hem Vietnam’da hem de Buruni de sergiledi.

Öldürmekte ustalar

Böl, parçala, yönet stratejisinde usta olan İngilizler masumların hayatlarına son vermekte de oldukça acımasız. İngilizler, işgal ettikleri Avustralya’da 1804 ile 1932 yılları arasında 500 binden fazla Aborjin’ikatlederek, Batı’nın ne denli insanlık düşmanı olduğunu ilan etti. İngilizler 96 yıl işgal altında tuttuğu Hindistan’da insanlığı açlığa mahkum etti. İngilizlerin 1943’te Hindistan’da çıkardığı Bengal Kıtlığı 4 milyon Hintlinin ölmesine neden oldu. Ayrıca, İngilizler işgal ettikleri Osmanlı topraklarında zulüm düzeni inşa etti. İngilizlerin çekildikleri topraklarda bugün iç savaşlar, darbeler ve terör hakim.

Modern firavun

Türkiye’nin Suriye’de dolaylı da olsa çarpıştığı sözde müttefik özde düşmanı ABD, modern dünyanın en profesyonel katili. Baba Bush’un 1991’deki New World Order çıkışıyla bambaşka bir siyasete geçen ABD, işgal zeminini de kendi hazırladı, sömürüye kılıfı da. ABD, kendi kurduğu terör örgütü El-Kaide’nin gerçekleştirdiği 11 Eylül saldırısını bahane ederek Afganistan topyekün işgal etti. Terörle mücadele yalanı uyduran ABD, teröristler yerine sivilleri hedef aldı. ABD, yüz binlerce sivili katletti, binlerce kadına tecavüz etti. Afganistan ile doymayan ABD, daha sonra Irak’a saldırdı. 2003’te Irak’a giren ABD, 1 milyondan fazla Müslüman’ı öldürerek soykırım yaptı. ABD, petrol rezervlerinin tamamına da el koydu. ABD’nin demokrasi getirdi Irak, Suriye, Libya, Yemen, Tunus gibi birçok ülkede her gün yüzlerce insan öldürülüyor.

Türkiye ne yaptı?

3 bin yıllık tarihinde tek bir tane soykırım,  katliam lekesi bulunmayan Türkiye, Fırat Kalkanı Harekatı’yla neden Suriye’de bulunduğunu tüm dünyaya ispatladı. Türkiye, harekat ile Cerablus, Rai, Dabık ve El-Bab’da 3 bin DAEŞ’li teröristi etkisiz hale getirerek bölgeleri özgürleştirdi. Türkiye’nin terörden arındırdığı bölgeye 100 binden fazla Suriyeli geri döndü. Türkiye’nin operasyonları sırasında tek bir sivilin bile burnu kanamazken, Mehmetçik sivillere zarar  gelmesin diye şehadete yürüdü.

Yalanlarının da sınırı yok!

Türkiye’yi kapana kıstıramayan, üzerine gömlek giydiremeyen, kontrol edemeyen Batı, Zeytin Dalı Harekâtı öncesinde de hızlı yükselişi durdurmak için türlü yalanlara başvurmuştu. ABD, Türkiye’nin planlarını bozması üzerine kuklası FETÖ’ye MİT TIR’ları ihanetini düzenletmiş, ardından Türkiye DAEŞ’e destek veriyor yalanını söylemişti. Türkiye Fırat Kalkanı ile DAEŞ’e karşı mücadele eden tek ülke olduğunu dünya gösterirken ABD’nin DAEŞ ile ilişkisi Rakka’da deşifre olmuştu.

Avrupa Birliği de en azılı düşman olarak gördüğü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Diktatör” gibi alçak iftiralarla karalama kampanyası yürütmüş, ancak 16 Nisan’da yaşanan kimin demokrat, kimin faşist, diktatör olduğunu ortaya koymuştu. Erdoğan’a hakaret eden Avrupalılar, bakanları bile rehin alacak derecek faşist olduğunu tüm dünyaya göstermişti.