Analiz-Yorum

Bir yandan devlete sızarken öbür yandan devleti soymuşlar!

Abone Ol

Gökhan Gökbulut/Diriliş Postası

FETÖ üyeliği sebebiyle etkin pişmanlıktan yararlanan A.T, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada 2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin gizli tanık olarak şok itiraflarda bulundu.

Gizli tanık A.T, mahkemedeki itiraflarında, üniversite yıllarında örgütle tanıştığını ve FETÖ’ye ait özel kolejlerde bir süre tarih öğretmenliği yaptıktan sonra FETÖ’nün sözde İstanbul polislerinden sorumlu il imamı olan Şeref Y. tarafından Trabzon’da bu yapıya mensup polislerden sorumlu il imamlığı görevine getirildiğini söyledi.

Sözde Trabzon polislerinden sorumlu il imamlığını yapmaya başladığında, örgütün polis yapılanmasının doğu bölgesi sorumlusu Mustafa İ. tarafından kendisine ‘Rasim’ kod isminin verildiğini belirten A.T, sistemin gizlilik üzerine kurulduğu için örgüt yapılanmasının hücre şeklinde olduğunu, ağabeylik yaptığı polisler dışında sadece 3-4 kişiyle muhatap olduğunu bu nedenle ilde kaç tane FETÖ’cü polis memuru ve kaç tane hücre yapılanması bulunduğunu kendisinin bile bilmediğini ifade etti.

Örgüt ağır yemin ettirmiş

‘Ergenekoncu zihniyetin devleti ele geçireceğini’ ileri süren Mustafa İ’nin, bu gerekçeyle kendisini kamuya geçmesi için teşvik ettiğini aktaran A.T, bu amaçla 2010 yılı KPSS sınavına başvurduğunu belirtti.

Mustafa İ. adlı şahsın sınavdan bir hafta kadar önce kaldığı misafirhaneye gelerek kendisine ‘bir sır vereceğini’ söylediğini aktaran A.T, “Bu sırrı saklamak için yemin etmem gerektiğini ‘şayet bu sırrı başkalarına ifşa edersem eşimin boş olacağını’ söyleyerek Kurân-ı Kerim’e el bastırarak yemin ettirdi. Sırrın içeriğinin ne olduğunu yeminden önce söylemedi. Yemin yapıldıktan sonra flash diskle bilgisayara aktararak bana KPSS’de çıkacak soruları gösterdi.” dedi.

Sızdırılan 2010 KPSS sorularının kendisine ulaştırılmasının ardından hemen incelemeye başladığını dile getiren A.T, savunmasında şu ifadeyi verdi:

“Mustafa İ., birkaç saat bunları incelememi istedi. ‘Bunlara çok sıkı çalış’ dedi. Açıkça, ‘Bunlar KPSS’de çıkacak’ diye bir şey söylemedi. Ancak tavır ve davranışlarından KPSS soruları olduğunu ben anladım. Birkaç saat boyunca ekrandan soruları inceledim. Görsel hafızamda güçlü olduğu için soruları ve cevapları hatırımda tuttum. Soruların doğru cevap şıkları koyulaştırılmış olarak belirtilmişti. Dolayısıyla soruları çözmekle uğraşmanıza gerek kalmıyordu. Eğitim bilimleri sınavının tamamı ile Genel Kültür-Genel Yetenek Sınavı’nın birkaç soru eksik şekilde bana gösterildi. Bunların sınavda çıkacak sorular olduğunu anlayınca Mustafa İ’ye ikaz ettim. Hatta birazda argo bir şekilde itiraz etmiştim. O ise bunun bir fedakarlık olduğunu söyleyerek beni ikna etti. Bu şekilde 2010 KPSS sınavına girdim. Ancak o tarihten beri vicdanım hep rahatsızdı. Bunun kul hakkı olduğunu düşünüyordum. Aldığım maaşın, çocuklarıma yedirdiğim lokmanın dahi helal olup olmadığını düşünüyordum. Ancak yukarıda bahsettiğim ‘ağır yeminden’ dolayı bundan kimseye bahsedemiyordum.”

Trabzon’da 2011 yılının başlarına kadar sözde mahrem imam olarak bu şekilde görev yaptıktan sonra yine örgüt tarafından tayininin resen Adana’ya çıkarıldığını kaydeden A.T, “Adana’da örgüte ait dershanede çalışmaya başladım. Ancak örgütteki görevim bana Adana’daki polislerden sorumlu imamın yardımcılığı olduğu söylendi. İbrahim Ç. Adana’nın polis imamıydı. O gittikten sonrada Adana’nın polislerden sorumlu imamı oldum. Ancak Adana’da, Trabzon’dan farklı olarak polislerin imamlığını sivil kişiler yapıyordu. Görevim 5-6 ay kadar sürdü. Eşimin rahatsızlığı sebebiyle Adana’dan ayrılmak zorunda kaldık. Bu dönemde 2011 yılı Eylül ayında, 2010 KPSS sınavının P3 puanıyla, … yurduna memur olarak atamam yapıldı. Evimi Ankara’ya taşıdım.” ifadesini kullandı.

Veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak 2013 yılında, … bakanlığına geçiş yaptığını anlatan A.T, sözlerine şöyle devam etti:

“2014 yılı başında Ankara polisler imamı olduğunu düşündüğüm ‘Cemal’ kod isimli gerçek ismi ‘Cemil’ olan ancak soy ismini bilmediğim kişi, benim telefonuma ‘bir program’ yükleyeceğini söyledi. Buradan bana sohbet konularının geleceğini ayrıca ‘Fettullah Gülen’den de sohbet mesajları geleceğini’ söyledi. Benim bu dönemde iki tane telefonum vardı. İki telefonuma da ‘ByLock’ isimli programı yükledi. Ben bu programı yaklaşık 3-5 ay kullandım. Bu dönemde bana mesaj olarak sadece dini içerikli şeyler geliyordu. Özellikle örgütteki motivasyonu arttırmaya yönelik bir takım rüya anlatımları vesaire gibi şeyler geliyordu. Zaten o dönemki görevim sadece sohbet hocalığıydı mahremlik görevim yoktu. Bu dönemde örgüte itirazlarım iyice artmıştı.”

Birçok sınavda soruları çalarak örgüt üyelerini devlete yerleştiren FETÖ/PYD’nin en büyük sızmayı neden 2010 KPSS’de yaptığına dair soruya gizli tanık A.T, şu cevabı verdi:

“2010 yılından önce örgüte ait dersane, özel okul, gazete, dergi, dernek gibi birimlerinde kadro şişkinliği olmuştu. Yani çok sayıda insan buralarda çalışıp maaş alıyordu. Ayrıca örgüte mensup bazı kişilerin eşleri üniversite mezunu oldukları halde herhangi bir işte çalışmıyorlar sadece örgütün bir takım faaliyetlerini örneğin ev sohbetlerini veya öğrenci çalışmalarını yürütüyorlardı. Üniversite mezunu olan bu kişilere örgüt bütçesinden ortalama bir öğretmen maaşı kadar maaş ödeniyordu. Tüm bu ödemeler örgüt üzerinde ciddi bir maddi külfet oluşturmaya başlamıştı. Ayrıca yurt dışında birçok okul açılmıştı bunların bir kısmı zarar ediyordu. Bu şartlar içerisinde benim düşünceme göre örgüt kendi ekonomik yükünü devlete kaydırmak için dersane, özel okul, gazete, dergi, dernek gibi yerlerde çalışan mensuplarının bir kısmıyla ev hanımı olan üniversite mezunu kişileri kamuya yerleştirmek için 2010 yılı KPSS sınavını sızdırmıştır.”