Analiz-Yorum

Batı’nın Balkanlar’daki medya oyunları

Abone Ol

Adnan İdriz/AA

Bir zamanlar savaşlar sadece geleneksel yöntem ve silahlarla yönetilse de, günümüzün bilişim teknolojileri çağında elektronik medya ve sosyal ağlar, belli güçlerin “medya savaşını” yönettiği cazip “silah” ve araçlara dönüştü. Bu şekilde, bahsi geçen araçlarla, yaygınlaşıp gerçek olarak kabul edilecek şeylerle kendi görüşünü dayatmak ve etki etmek için mücadele ediyorlar.

1990’lı yıllarda Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana dünya düzeninde birçok değişiklik meydana geldi. Sadece savaş yöntemleri değil, aynı zamanda güçlerin etkisinde de değişiklikler oldu. Dünyanın hemen her köşesi gibi, jeostratejik konumu, zengin tarihi ve renkli kültürü nedeniyle tarih boyunca büyük güçlerin ilgi odağında bulunan Balkanlar da, “dünya görüşü”nü tanıtmak isteyen batılı güçlerin çıkar savaşlarına sahne olmuş durumda.

TÜRKİYE’NİN ETKİNLİĞİ RAHATSIZ ETTİ

Son on yılda ekonomik, teknolojik, siyasi ve kültürel alanlarda ilerleme kaydeden ve dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Balkanlara da etki eden bir ülke olan Türkiye’nin bu etkinliği, bölgede Batı tarafından desteklenen medyanın haberleri aktarım şekline bakıldığında, Batılıları epey rahatsız etmiş görünüyor. Bunun bir komplo teorisine değil de somut gerçeklere dayandığı, Batı ülkelerinin büyükelçilikleri ve vakıfları aracılığıyla Balkanlarda finanse ettiği medya organlarına yakından bakıldığında kolayca tespit edilebiliyor. Batılı büyükelçiliklerin ve vakıfların desteklediği portal ve programların internet sitelerinde, projelerinin kimler tarafından desteklendiği açık olarak görülüyor.

Bu medya kuruluşlarının program ve içeriklerinin Batılı büyükelçilikler aracılığıyla finanse edildiği, Batı yanlısı içeriklerin dayatıldığı, bazen de Türkiye’ye saldırılarak takip edilmesi gereken iyi örnek olarak Batının gösterildiğine vurgu yapan yazılara elektronik mecralarda sıkça rastlanıyor. Siyasi olaylar manipülasyon için uygun olmadığında ise hedefe din konuluyor. Böylelikle din, kamuoyunun manipüle edilmesi için uygun bir alana dönüştürülüyor.

Süreçlerin ertelenmesi: “UNESCO aracılığıyla Ohri”

Birçok örnek arasında, manipülasyon teşebbüsü olarak, Ohri’deki Ali Paşa camisinin Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen restorasyon çalışmalarının durdurulması gösterilebilir. Makedonya Kültür Bakanı Robert Alagyozovski, geçtiğimiz yıl aralık ayında, Ohri’deki kültür kurumlarının müdürleriyle görüşürken yaptığı açıklamada, beş asırlık caminin restorasyon şekline Ohri’deki derneklerin verdikleri tepkinin ardından, restorasyonun durdurulacağını ifade etmişti. Bu konuyla ilgili süreç, Kültür Bakanlığı tarafından kurulan çalışma grubunun isteğiyle UNESCO’nun dikkatine sunulmuştu. Oysa caminin restorasyon projesi, bir önceki hükümeti tarafında kabul edilmişti. Hem de sağ eğilimli, Hristiyanlığa vurgu yapan İç Makedon Devrimci Örgütü-Makedonya Ulusal Demokratik Birliği (VMRO-DPMNE) hükümeti tarafından. Bu durum, caminin restorasyonuyla ilgili sorunun (bazı medya organları tarafından gösterilmeye çalışıldığı gibi) dini sebeplere değil, açıklığa kavuşturulması gereken başka sebeplere dayandığını gösteriyor.

Genel olarak Balkanlarda, özellikle de Makedonya’da, medya etkisi savaşından bahsedilirken, ABD elçiliklerinin ve vakıflarının sergilediği büyük çabalara özellikle bakmak gerekiyor. Zaten bu çabaları, ABD medyası da saklama gereği duymuyor. Bu bağlamda Independent Journal Review’de geçtiğimiz yılın Haziran ayında yayınlanan bir yazıda, halkın parasının nereye harcandığına Amerikan kamuoyunun dikkatini çekmek üzere, USAID (ABD’nin çıkarları için yönlendirmeli sosyal ve ekonomik yardım yapan kurum) ile George Soros’un Makedonya’daki medyayı ve sivil toplum kuruluşlarını nasıl finanse ettiği analiz ediliyordu. Colonel Wes Martin imzasıyla yayınlanan “George Soros, ABD’deki vergi mükelleflerinin parasını Makedonya’daki sosyalist çıkarları desteklemek için kullanıyor” başlıklı yazıda, son yıllarda on milyonlarca doların Makedonya’da harcandığına dikkat çekiliyordu. Bu yazıyı Makedonya’daki Vecer gazetesi de okurlarına aktardı.

YAYIN POLİTİKALARI “TÜRK KARŞITLIĞI”

Türkiye’nin menfaatlerine karşı çıkan, yayınladığı içeriklerde Türk karşıtı görüşler yayan bir TV kanalı ise USAID, Hollanda ve İngiltere’nin Üsküp büyükelçilikleri tarafından finanse ediliyor. Bu televizyonda yayınlanan ve birçok kez Türkiye karşıtı görüşlere de yer verilen bir programın web sitesinden de bu finans ilişkisi açıkça görülüyor.

Haberlerinde, bilgilendirme programlarında ve analizlerinde Türkiye karşıtı içerikler yayınlayan bu tür kanalların tavrına, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen başarısız darbe girişiminin birinci yıldönümü vesilesiyle yapılan programlarda gösterdiği duruşlar da örnek gösterilebilir. FETÖ’nün hain, kanlı darbe girişiminin yıldönümü vesilesiyle Makedonya’da düzenlenecek etkinlikler için başkent Üsküp’te asılan afişler, Makedonya’daki Batı yanlısı medya tarafından olumsuz bir bağlama çekilmişti. Bu medya organları her ne kadar demokratik değerlere vurgu yapsalar da, meşru olarak seçilmiş bir hükümetin demokratik olmayan yollarla devrilme girişimini ve suçsuz insanların öldürülmesini desteklemekten çekinmediler.

Bu tür medya kuruluşlarının haberleri aktarma yöntemlerine örnek olarak, Arnavutça ve Makedonca yayın yapan ve ulusal imtiyaza sahip olan bazı TV kanallarının haberleri verilebilir. Hakkında yakalama emri çıkarılan 170 FETÖ üyesi hakkındaki bir haber, bu kişilerin terör örgütüne üye oldukları, darbe girişimiyle bağları bile aktarılmadan şu ifadelerle veriliyor: “Türk makamları, ülkede 170 kişi hakkında tutuklama emri çıkarttı.”

Batılı büyükelçilikler ve vakıflar tarafından desteklenen medya kuruluşlarının bir başka taraflı ve önyargılı yayın konusu ise Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı Sistemi için düzenlenecek referandumda da gerçekleştirildi.

Türk dizileri Makedonca’da

Son yıllarda, Türkiye ve Türk kültürünün pek de hayranı sayılamayacak ülkeler, Türkiye’nin sinema ve televizyon endüstrisindeki ilerlemesinden dolayı, Türk eserlerini kullanmaya bir bakıma mecbur kalmış durumdalar. Batı tarafından finanse edilen Makedonya’daki TV kanallarının bu dizilere yönelik tutumu da dikkat çekiyor. Yayınladıkları Türk dizilerinin tercümelerini altyazıyla vermiyor ve böylelikle Türkçenin duyulmamasını sağlıyor, öğrenilmesini engelliyorlar. Aynı kanallar, daha önce İspanyolca dizileri ise orjinal dilinden ve altyazıyla veriyorlardı.

Özellikle Arnavutça yayın yapan bazı medya kuruluşlarında ise Türk dizilerinin tercümesinde, Arnavutçada da kullanılan “selam” veya “zaten” gibi bazı Türkçe kelimeler, “Türklüğü çağrıştırdığı” düşüncesiyle farklı kelimelerle değiştiriliyor.

Konuyla ilgili daha da semptomatik olan mesele ise Türk dizilerini yayınlayan TV kanallarının Türk toplumunun değerlerini olumsuz bağlamda tanıtan dizileri seçmeleri.

USAID tarafından finanse edilen bir eğitim programının yayınlandığı televizyon kanalında, Türk dizileri de yayınlanmakta. Bir taraftan Türkiye’ye saldırılırken, diğer yandan ülkedeki Türk resmi vakıf ve kurumlarının etkinlikleri gözardı ya da boykot ediliyor. Bu tür etkinlikler bazı medya kuruluşları tarafından bildirilmiyor, bazıları ise olduğundan çok farklı bir şekilde göstermeye çalışıyor.

Yukarıda gösterilen örneklerden yola çıkarak, Türkiye Balkanlarda güçlü bir faktör haline geldikçe, Batı’nın finanse ettiği medya ve sivil toplum kuruluşlarını aracılığıyla Türk hedeflerini “yıkmaya” çalıştığını söyleyebiliriz.

TÜRKİYE’DEN BALKANLAR’A 32 MİLYON AVRO

Türkiye’nin, başta Makedonya olmak üzere, Balkanlarla asırlık dostluk ilişkileri mevcut. Türkiye, Makedonya ile Stratejik Ortaklık Antlaşması imzalamış, başta NATO’ya üyelik süreci olmak üzere Makedonya’ya hep destek vermiş, ülkeyi en başından beri anayasal ismiyle tanımış ve kendi kaderini tayin etme hakkını desteklemiş bir ülke olarak ön plana çıkıyor.

Türkiye aynı zamanda Makedonya Silahlı Kuvvetleri’nin en büyük ekipman bağışçıları arasında yer alıyor. Geçtiğimiz yıl Aralık ayında Makedonya hükümeti, iki ülke savunma bakanlıkları arasında imzalanan ve Türkiye’nin 1,5 milyon euro değerindeki askeri finansman desteği sağlamasını öngören anlaşmayı kabul etmişti.

Öte yandan, Türkiye’nin Makedonya’daki hedef ve faaliyetleri bağlamında, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından, geçtiğimiz yıl Şubat ayına kadar gerçekleştirilen 600’ün üzerindeki projenin bütçesi 32 milyon euroya varıyor. Projeler sağlık, su hijyeni, tarım ve hayvancılık, idari ve sivil altyapıyı güçlendirmek, mesleki eğitim ve kapasite geliştirme, kültürel işbirliği ve restorasyon gibi alanlarda gerçekleştirildi.