İletişim Başkanı Altun, "Türkiye İletişim Modeli Sempozyumu"nda konuştu.
Altun, konuşmasında şunları kaydetti;
Bugün, İletişim Başkanlığı ailesi olarak bizler için çok anlamlı bir gün. 6’ıncı kuruluş yıldönümümüzü idrak etmenin yanı sıra kurumumuza ve ülkemize değer katacağına inandığım İletişim Başkanlığı İhtisas Kütüphanemizin ve İletişim Başkanlığı Müzemizin açılışını da az önce gerçekleştirdik. Kütüphanemizde hali hazırda 7 bin 839 eser, 12 bin 443 kütüphane kaynağı bulunuyor. İletişim alanında seçkin eserleri bünyesinde barındıran kütüphanemizin gerek personelimizin gerekse de paydaşlarımızın eğitim ve araştırma faaliyetlerinde büyük faydalar sağlayacağına inanıyorum.
Aynı şekilde müzemiz de envanterinde bulunan 100’den fazla eserle, iletişim ve medya tarihine ışık tutacak, iletişim araçlarının dönüşümüyle birlikte medyanın hem mecra hem de mesaj düzleminde geçirdiği değişimi ziyaretçileriyle paylaşacak. Müzemiz ayrıca “Dezenformasyonla Mücadele” ve “15 Temmuz Darbe Girişimi ve Milletin Zaferi” temalı deneyim alanları sayesinde toplumsal bilinç ve farkındalık oluşmasına da katkı sağlayacak. İhtisas kütüphanemizin ve müzemizin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Emeği geçen arkadaşlarıma ve paydaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum.
"İletişimi güçlü devletlerin dünya gündemini nasıl şekillendirebildiklerini görüyoruz"
Malumunuz olduğu üzere İletişim Başkanlığımız 2017 yılındaki referandum sonucu milletimizin onayıyla hayata geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, idari ve siyasi dönüşümünün en önemli kurumsal yeniliklerinden birisi olarak ihdas edildi. Her şeyden önce belirtmem gerekir ki, İletişim Başkanlığı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyoner liderliğinin çok açık bir göstergesidir. Sayın Cumhurbaşkanımız ile birlikte yakın çalıştığım bu süre içinde çok net gördüm ki, zat-ı devletleri sağlıklı bir enformasyon akışının devlet idaresinde ne kadar önemli olduğunu ve içinde bulunduğumuz çağın bir iletişim çağı olduğunu yakinen bilen bir liderdir.
Bunun en açık örneği, Başkanlığımız bünyesinde çalışmalarını sürdüren ve halkla ilişkiler alanında uluslararası çapta sürekli ödüller alan, dünyaya katılımcı demokrasi pratiği açısından son derece önemli bir tecrübe sunan CİMER’in tarihinin, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı dönemindeki BİMER’e ve hatta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde hayata geçirdiği “Beyaz Masa” uygulamalarına kadar geri gitmesidir. Tek başına bu örnek bile Sayın Cumhurbaşkanımızın dünya çapında iletişim alanında ne kadar yenilikçi bir lider olduğunu ve devlet millet iletişimine ne denli önem verdiğini ortaya koymaktadır. İletişimi güçlü devletlerin dünya gündemini nasıl şekillendirebildiklerini dün olduğu gibi bugün de görüyoruz. İletişim Başkanlığı’nın kurulması bu vizyonun ve iletişim çağının gerekliliğini yerine getirmenin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Altun: TRT ve AA uluslararası alanda kendisini göstermeye başladı
Hakikat Ötesi Çağ olarak adlandırılan bu çağda, İletişim Başkanlığı gerçeğin yerine sahtenin ikame edilmesine karşı Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bir hakikat mücadelesi veriyor. Başkanlığımız, doğruluk ve şeffaflığa bağlı kalarak kamuoyunu bilgilendirmeye, devlet ile millet arasındaki iletişim köprüsünü güçlendirmeye ve ülkemizin haklı mücadelesini uluslararası alanda anlatmaya var gücüyle çalışıyor. Bu ihtiyaçlara bağlı olarak tüm Daire Başkanlıklarımız, Koordinatörlüklerimiz, Bölge Müdürlüklerimiz ve Yurtdışı Müşavirliklerimiz ile birçok alanda ilk günkü heyecanımızla ve tüm varlığımızla çalışmalarımıza devam ediyoruz.
İletişim Başkanlığı olarak geride bıraktığımız 6 yıllık süre zarfında gerçekleştirdiğimiz çalışmaların en önemli hasılası hiç şüphesiz, Türkiye İletişim Modeli’dir. Türkiye İletişim Modeli, 360 derece bir iletişim anlayışıyla ülkemizin; ekonomiden kültür ve sanata, dış politikadan turizme, sanayi ve teknolojiden eğitime kadar hemen her alandaki potansiyelini göz önünde bulunduran yenilikçi ve proaktif bir iletişim stratejisidir. Türkiye İletişim Modeli, aynı zamanda bünyesinde çok sağlam ilkesel bir duruş ve tavır barındıran bir yaklaşımdır. Biz bu modeli inşa ederken sadece ülkemizin değil, tüm insanlığın ortak faydasını gözeterek hakikatten, adaletten ve hakkaniyetten taraf olmayı düstur edindik. Bunu yaparken de Türkiye’nin dünya sahnesindeki tarihi rolünden ve bu role liderlik eden Sayın Cumhurbaşkanımızın tarz-ı siyasetinden ilham aldık.
"Türkiye İletişim Modeli hakikatin aydınlık yüzünü savunan bir kale gibidir"
Bu yeni çağda, “Türkiye İletişim Modeli”, sadece kurumsal bir değişim değil, aynı zamanda bir milletin uyanışının sembolü olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye İletişim Modeli, Hakikat ötesi çağda yalan ve dezenformasyonun tüm gücüne karşı, hakikatin aydınlık yüzünü savunan bir kale gibidir. Bu model uyarınca hayata geçirdiğimiz çalışmalarımızla ülkemizin gerçek gündemini, gerçekleştirdiği tarihi başarıları, geleceğe dair güçlü hedeflerini ve her platformda savunduğu haklı tezlerini, dünyanın dört bir yanına, en doğru ve etkili şekilde duyuruyoruz.
Türkiye İletişim Modelini diğer modellerden ayıran en önemli özellik, milletimizin sesi olma iddiasını hiçbir zaman elden bırakmamasıdır. Her zaman milletin değerlerine, inançlarına, beklentilerine ve hassasiyetlerine öncelik veriyoruz. Türkiye İletişim Modeli, yalnızca bir iletişim stratejisi değil, aynı zamanda Yeni Türkiye’nin vizyonunun, dinamizminin ve küresel liderlik iddiasının da bir yansımasıdır. Bu model, Türkiye’nin yükselişini iletişim alanında da perçinleyecek ve ülkemizi, İletişimin Yüzyılında lider ülkeler arasındaki hak ettiği yere taşıyacaktır.
"Artık içe kapanık, iç çelişkilerine hapsolmuş bir Türkiye yok"
Artık karşımızda içe kapanık, kendi iç çelişkilerine hapsolmuş bir Türkiye yok. Artık uluslararası alanda güçlü, onurlu, dinamik ve dışa açık bir Türkiye var. Gücünü milletinden alan, hedeflerine emin adımlarla ilerleyen bir Türkiye var. Kendi değerlerine sahip çıkan, haksızlıklar karşısında susmayan, mazlumların ve mağdurların sesi olan bir Türkiye var. İşte bu yeni ve güçlü Türkiye, dünyada hem istikrarın hem de barışın teminatı olma noktasında tarihi bir rol üstleniyor.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, milletimizin desteğiyle hayata geçirdiğimiz bu vizyon, sadece ülkemizin değil, tüm coğrafyamızın, tüm mazlum milletlerin umut ışığı olmuştur ve tarih sahnesinde şanlı izler bırakarak ilerlemektedir. Güçlü, adil ve kendinden emin Yeni Türkiye, dünyada hem istikrarın hem de barışın teminatı olma noktasında da tarihi bir rol üstleniyor.
"İnsan merkezli bir kurumsal sistem büyük bir önem taşıyor"
İşte tam da bu nedenle iletişimi kuvvetli, vizyoner, demokratik ve insan merkezli bir kurumsal sistem büyük bir önem taşıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın tevdi ettiği vazifeyle bizler, Türkiye Yüzyılı’nın aynı zamanda bir iletişim yüzyılı olduğunu söylüyor ve bu iddiamızı yaptığımız çalışmalarımızla da destekliyoruz. Hamdolsun bu 6 yıllık süreçte yaptığımız çalışmaların karşılığını da alıyoruz.
Uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance, Küresel Yumuşak Güç Endeksi 2024 verileri çalışmalarımızın karşılığını ortaya koyan örneklerden bir tanesi. Bu verilere göre Türkiye, medya ve iletişim alanında bir önceki yıla kıyasla 10 basamak yükselerek 193 ülke arasında 18’inci sıraya çıkmıştır. Yine “Tanınırlık” ve “itibar” kategorileri de dâhil olmak üzere yumuşak gücü tanımlayan önemli alanlarda, son dört yılda en fazla gelişme gösteren 2’inci ülke olduk. Kültür diplomasisi faaliyetlerimizin temellerini oluşturan ve söz konusu endekste yer alan “kültür ve miras” kategorisinde ise Türkiye ilk 10 ülke arasına girdi.
"TRT ve AA gücümüze güç katıyor"
Türkiye İletişim Modeli kapsamında yürüttüğümüz çalışmalar sayesinde kamu yayıncılığında ve habercilikte zirve olan TRT ve Anadolu Ajansı uluslararası kuruluşlarda önemli görevler üstlendi. Geçtiğimiz hafta 65 ülkeden 240 üyesiyle dünyanın en büyük yayın teşkilatı olan Asya Pasifik Yayıncılar Birliği toplantısında yapılan seçimde Haber Grubu Başkanlığını oy birliğiyle TRT Haber kazandı. Asya Pasifik Yayıncılar Birliği 60. Genel Kurulu başkanlık seçimi de geçen yıl Kasım ayında yapılmış, TRT, bu birliğin başkanlığına seçilmişti. Anadolu Ajansı ise geçtiğimiz yıl Türk Dünyası Haber Ajansları Birliği’nin kurulmasında öncü bir rol oynadı. Özellikle altını çizmek isterim: Gerek TRT, Anadolu Ajansı ve Basın İlan Kurumu gerekse de diğer medya kuruluşlarımız, yaptıkları ulusal ve uluslararası proje ve yayınlarla Türkiye İletişim Modeli’nin önemli birer paydaşı durumundadırlar ve gücümüze güç katmaktadırlar.
Bugün maalesef küresel bir adaletsizlik ortamıyla karşı karşıyayız. Bu adaletsizliğin kaynağında Batılı sömürge sistemi onu besleyen Batıcı iş birliği mekanizmaları var. Türkiye, bu haksız sisteme karşı, mazlumların ve mağdurların yanında Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bir hak ve adalet mücadelesi veriyor.
"Mazlumların sesi olmaya devam edeceğiz"
Türkiye sadece siyasette, ekonomide, savunma sanayiinde değil, aynı zamanda iletişim alanında da adaletsizliği, haksızlığı, vesayeti kabul etmeyeceği ve hakikatin gür sesi olacağı iddaasıyla öne çıkmıştır. Dezenformasyonla mücadele ederek, gerçekleri tüm dünyaya duyurarak bu adil davada milletimizin ve tüm mazlumların sesi olmaya devam edeceğiz. İnsan hakları ve özgürlüklerden bahseden Batı yönetimlerinin ısrarla görmezden geldiği Gazze’deki soykırım konusunda, mazlumlar için hakikatin savunucusu olmayı kutsal bir görev addettik.
Hatırlayacaksınız, 7 Ekim’den hemen sonra başta Batılı aktörler olmak üzere tüm dünya İsrail’in arkasında saf tutmak için adeta yarışa girdi. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye ise, İsrail’in birçok savaş suçu işlediğini, bir soykırım arayışı olduğunu, tüm dünyayı aldatmaya çalıştığını tüm dünyaya duyuran ülke oldu. Bu süreçte biz İletişim Başkanlığı olarak İsrail’in küresel toplumun reflekslerini ve vicdanını felç etmeye yönelik dezenformasyon faaliyetlerini engelleme noktasında 7 Ekim’den bu yana büyük gayret sarf ettik.
Uluslararası alanda verdiğimiz bu hakikat mücadelesi küresel birçok medya kuruluşunda da yer buldu. İsrail’in, katliamlarını meşrulaştırmak için ortaya koyduğu yalan ve algı operasyonlarını anında afişe etmemiz, özellikle İsrail’i ve onu destekleyen kesimleri güç durumda bıraktı. Geldiğimiz noktada, Batılı egemenler İsrail’i işlediği katliamlara ve soykırıma rağmen destekleseler de dünyanın büyük çoğunluğu artık İsrail’in bir soykırımcı olduğunu açıkça görüyor, biliyor. Gazze’de yaşanan süreç de göstermiştir ki, biz Türkiye İletişim Modeli’ni, sadece ülkemiz için değil, bölgesel ve küresel meselelerde Türkiye’nin oynadığı istikrarlaştırıcı rolün mütemmim bir cüzü olarak planlıyor ve uyguluyoruz.
Geriye doğru baktığımızda İletişim Başkanlığı olarak yaptıklarımızı bazı göstergeler üzerinden bu vesileyle sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu 6 yıllık süreçte, 267 panel, sempozyum, konferans düzenledik. 622 basılı, kamuya açık eser, 10 bin 697 hizmet içi, devlet kurumlarına yönelik hazırladık. Bin 81 inovatif iletişim projesi, 27 ilde Devlet Teşvikleri Tanıtım Günleri gerçekleştirdik. 22 adet 360 derece İletişim Kampanyası hayata geçirdik, 55 uluslararası basın turu gerçekleştirdik, kriz merkezinde basın merkezleri kurduk. 151 ulusal, 96 uluslararası etkinlik yaptık. 181 belgesel ve film ürettik. 14 serginin yanı sıra 116 eğitim programını da gerçekleştirdik. Ve bütün bunların yanında medyamızla sivil toplum kuruluşlarımızla ve üniversitelerimizle ortak birçok nitelikli iş ve projeye imza attık.
"Uluslararası platformlarda etkin roller üstlendik"
Elbette bu süreçte Türkiye İletişim Modeli’nin kapsamlı stratejik vizyonu çerçevesinde kamu diplomasisi alanındaki faaliyetlerimizi sistemli ve kurumsal hale getirdik. Bunun için öncelikle ulusal kamu diplomasisi strateji belgemizi ve eylem planımızı hazırladık. Geldiğimiz noktada kamu ve özel sektördeki paydaşlarımızla eşgüdüm içerisinde kamu diplomasisi faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Bu kapsamda Türk Devletleri Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi kurumlar başta olmak üzere, uluslararası platformlarda etkin roller üstlendik, üstleniyoruz. Yine her biri ayrı bir ihtisas gerektiren gastrodiplomasi, spor diplomasisi, insani diplomasi gibi kamu diplomasisinin birçok alanında faaliyet gösteriyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın iştirak ettikleri birçok uluslararası organizasyon ve ziyaretlere eşlik ederek paneller, konferanslar, yuvarlak masa toplantıları düzenliyoruz. Uluslararası güvenlik ve terörle mücadele alanında hazırladığımız belgeseller, referans yayınlar, konferans ve toplantılarla hem muhataplarımıza hem de küresel kamuoyuna Türkiye’nin bu meselelere ilişkin tutum ve politikalarını anlatıyoruz. Bu çerçevede 2023 yılında 21 ülkeden 63 konuşmacının katıldığı İstanbul Güvenlik Forumu’nu düzenledik.
"FETÖ'yle mücadelenin önemi"
Uluslararası bir terör örgütü olan FETÖ tehlikesine karşı küresel toplumu uyarmak ve bilinçlendirmek için hazırladığımız Network belgeseli, FETÖ’yle mücadelenin önemini ve FETÖ’nün karanlık yüzünü tüm dünyaya göstermek için hazırladığımız yayınlar ve dijital içerikler, PKK/YPG terör örgütünün bölgesel ve küresel güvenlik açısından büyük bir tehdit olduğunu anlatan video içerikleri ve bilgilendirici yayınlar bu konuda öne çıkan örneklerdendir. Bununla birlikte her yıl 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında düzenlenen etkinliklerin ulusal ve uluslararası koordinasyonunu da büyük bir titizlikle gerçekleştiriyoruz. Yalnızca bu yıl, proje takip sistemimize farklı kamu kuruluşlarımızca 11 bin 456 proje kaydı oluşturuldu.
Diğer taraftan uluslararası ilişkiler çerçevesinde birçok güncel meseleye ilişkin Türkiye’nin bölgesel ve küresel barışı önceleyen yaklaşımını farklı organizasyonlarla yabancı kamuoylarının gündemine taşıdık. Pandemi, Rusya-Ukrayna Savaşı ile Tahıl Krizi, düzensiz göç, yabancı düşmanlığı, BM Reformu gibi bölgesel ve küresel meselelerle ilgili sayısız yayın hazırladık, birçok panel ve konferans gerçekleştirdik. Uluslararası sorunların çözümüne yönelik attığımız adımların yanı sıra Türkiye’nin değerlerini dünyaya tanıtmak için de çeşitli etkinlikler ve projeleri hayata geçirdik. Bu yıl 41’incisi düzenlenen New York’taki Geleneksel Türk Günü Yürüyüşü, 2022’de düzenlediğimiz Türkiye Ulus Markalama Forumu bunlardan sadece birkaçıdır. Tüm bu çalışmalarla 6 yıllık süreçte ülkemizin kamu diplomasisi alanındaki tecrübe ve birikimine önemli katkılar sağladığımıza inanıyor ve bundan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.
"Uluslararası bir marka düzeyine erişmiş durumdadır"
Bu süreçte sadece kamu diplomasisi alanında değil; stratejik iletişim ve kriz iletişimi gibi alanlarda da ülkemizin sahip olduğu müktesebatı geliştirmeye ve tecrübemizi arttırmaya gayret ettik. Stratejik iletişimin günümüzde artan önemine binaen 2021 yılında Ulusal Stratejik İletişim Politika Belgesi Çalıştayı’mızı düzenledik. Bu bağlamda 2020 yılından bu yana her yıl Stratcom gibi çok önemli küresel bir zirveye ev sahipliği yapıyoruz. Büyük bir memnuniyetle ifade etmeliyim ki bugün Stratcom Zirve’miz, tüm dünyadan uzman isimleri bir araya getiren, güncel küresel meselelerin masaya yatırıldığı uluslararası bir marka düzeyine erişmiş durumdadır.
"Depremlerin hemen ardından kurumlar arası iletişim koordinasyonunu gerçekleştirdik"
Yaptığımız bütün bu çalışmalardan edindiğimiz birikim ve tecrübelerin önemini kriz dönemlerinde daha iyi anladık. 11 ilde 15 milyon insanımızı doğrudan etkileyen Asrın Felaketi esnasındaki çalışmalarımız bu noktadaki en son örneklerdir. Bu vesileyle bir kez daha Asrın Felaketinde kaybettiğimiz canlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Kahramanmaraş merkezli depremlerin hemen ardından hem arama kurtarma sürecine destek olmak hem de vatandaşlarımızın yaralarını sarmak için büyük bir önem arz eden kurumlar arası iletişim koordinasyonunu gerçekleştirdik. Yine bu süreçte yaptığımız çalışmalarla sistematik ve çok yoğun şekilde karşımıza çıkan dezenformasyon girişimlerini bertaraf ettik.
Bununla birlikte dezenformasyonun sadece belli dönemlerde değil, sürekli mücadele etmemiz gereken bir tehdit olduğunu biliyoruz. Çünkü günümüzün en önemli sorunlarından birisi olan hakikat krizinin merkezinde dezenformasyon yer alıyor. Zira, gerçeklik ile algı arasındaki sınırların giderek bulanıklaştığı, bilgiye olan güvenin azaldığı ve kişisel inançların olgusal kanıtlardan daha güçlü bir etkiye sahip olduğu bir dünyanın içindeyiz.
Post-truth yani hakikat sonrası olarak adlandırılan bu dönemde, Leon Festinger’in ‘Bilişsel Uyumsuzluk Teorisi’nde ortaya koyduğu üzere insanlar; tutumları, inançları ve davranışları arasında bir çelişki ortaya çıktığında yaşadıkları ruhsal rahatsızlığı ve bu çelişkiyi azaltmak için çaba gösterirler. Post-truth ile gerçekliğin önemsizleştiği evrende; bilişsel önyargılar, yanlış bilgiye duyulan eğilim ve sosyal medya gibi faktörler ile insanların duygusal tercihler yapması kolaylaşır, yanlış bilginin yayılması hızlanır. İşte bu yüzden Türkiye İletişim Modeli çerçevesinde bu konuya çok büyük bir ehemmiyet veriyoruz.
"Binlerce dezenformasyon kampanyasını belgelerle çürüttük"
Tam da bu yüzden yine bu 6 yıllık süreçte 7 gün 24 saat esasına göre çalışan Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’mizi kurduk. Kuruluşundan bu yana binlerce dezenformasyon kampanyasını belgelerle çürüttük. Yayımladığımız Dezenformasyon Bültenleri ile kamuoyunu manipüle etme girişimlerini ifşa ettik. Asrın Felaketi, Filistin, Düzensiz Göç ve benzeri konularda birçok Dezenformasyon Özel Bülteni yayınladık. Dezenformasyonun Psikolojisi, Dezenformasyonla Mücadele Rehberi gibi referans yayınlarla ve Dezenformasyonla Mücadele Çalıştayı gibi etkinliklerle bu konuda toplumsal bir bilinç uyandırmaya da azami derecede önem veriyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın hakikat mücadelesini esas alarak dezenformasyonla mücadele noktasında dünyada öncü ve referans ülke olma vizyonuyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu yüzden her geçen gün gelişen yapay zeka gibi teknolojileri de bu mücadelede kullanmaya özen gösteriyoruz. Öyle ki, dünyanın birçok ülkesi ve uluslararası birlikleri, ülkemizin dezenformasyonla mücadelesini örnek almaya, bizlerin tecrübesinden yararlanmaya başladı.
"Tekelleşme, küresel bir tehdit boyutuna erişmiştir"
Konuşmamın sonlarına doğru İletişim ve enformasyon alanında çok önemli bir meseleye daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Geçtiğimiz hafta Cuma günü tüm dünyayı etkisi altına alan bir sorunla yüzleştik. Bir siber güvenlik firmasının yaptığı hatalı bir güncelleme nedeniyle hava trafiği ve bankacılık işlemleri başta olmak üzere birçok alanda hayat kısa süreliğine de olsa adeta durdu. Neredeyse tüm dünyada kısa süreli de olsa büyük bir kaos yaşandı. Sadece bu olay bile göstermektedir ki bugün iletişim ve enformasyon teknolojilerinde giderek artan tekelleşme, küresel bir tehdit boyutuna erişmiştir.
"Yerli ve milli teknolojik kapasitelerin artırılması elzemdir"
Hayatın her alanda giderek dijitalleştiği günümüzde, bütün bir insanlığı tek bir seçeneğe mahkûm etmek artık kabul edilemez bir hal aldı. Sayısı bir elin parmağını geçmeyen ve yalnızca kendi kârını düşünen teknoloji şirketlerinin, sosyal medya mecralarının, algoritmaların ve arama motorlarının inşa ettiği dijital diktatörlüğe karşı,bütün insanlığın faydasını gözeten alternatiflere ihtiyacımız bulunuyor. Bunun içinse hem dijital okuryazarlığın küresel çapta geliştirilmesi hem de yerli ve milli teknolojik kapasitelerin artırılması elzemdir.
Biz İletişim Başkanlığı olarak özellikle yeni medya ve dijital okuryazarlık noktasında şimdiye kadar birçok eğitim programı düzenledik. Sosyal Medya Kullanım Kılavuzu, Sosyal Medya Terimleri Sözlüğü gibi yayın çalışmaları gerçekleştirdik. Hem bu yeni teknolojilerin risk ve tehditlerine karşı toplumsal bilincin yükselmesine hem de bu teknolojilerden azami ölçüde faydalanabilmeye büyük bir önem atfediyoruz.
Türkiye İletişim Modeli kapsamında 6 yıldır kararlılıkla sürdürdüğümüz ve bugün büyük bir külliyat halini almış olan yayıncılık faaliyetlerimize de değinmek istiyorum. Yayıncılık faaliyetlerimiz kapsamında bugün itibarıyla ISBN alınmış 132 kaynak eser ve Ayın Tarihi ile İletişim ve Diplomasi dergilerimizden de 16 sayı yayınladık. Ve bu eserlerin birçoğunu da sadece Türkçe’de değil birden fazla dilde uluslararası kamuoyunun istifadesine sunduk. Merkez teşkilatımızdan taşraya, yurtdışı teşkilatımızdan kamuda ve özel sektördeki paydaşlarımıza kadar bu süreçlerin tamamında büyük bir emek bulunuyor.
Hep birlikte Türkiye Markasını güçlendirmek, iletişim ve medya alanında ülkemizi en doğru yöntemlerle, güçlü bir şekilde temsil etmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Çalışmalarımızı nitelik ve nicelik bakımından Türkiye Yüzyılı’na yaraşır bir düzeye çıkarmak için bütün mesai arkadaşlarımla birlikte gayret gösterdik ve göstermeye devam edeceğiz. Ben her birinize emekleriniz, gayretiniz, samimiyetiniz, fedakarlıklarınız için teşekkür ediyorum.
Çalışmalarımızın bir kısmını ve sonuçlarını somut verilerle paylaştığımız İletişim Başkanlığı’nın 6 yıllık serencamını, muhasebesini yapmak ve gelecek perspektifimizi masaya yatırmak için bugün bir aradayız. Medya kuruluşlarımızın yöneticileri, temsilcileri, akademisyenlerimiz ve alanlarında uzman isimler bu çabaya eşlik edecekler. Hep birlikte Türkiye İletişim Modeli’ni, Yeni Medyayı, Hakikat Mücadelesi’ni konuşacağız. İki gün sürecek sempozyumumuzun ve etkinliklerimizin önemli sonuçları olacağına inanıyorum. Katkıları için gazetecilerimize, akademisyenlerimize ve uzmanlarımıza şimdiden şükranlarımı sunuyorum.
"Sömürgeci yapılara karşı hak mücadelemizi kuşanmaya devam edeceğiz"
Başkanlık olarak birlik ve beraberlik içerisinde nice güzel yıllar göreceğimize, nice başarılı faaliyetin altına imza atacağımıza ve ülkemizin tarihinde hoş bir seda bırakacağımıza inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle konuşmamı sonlandırırken, sempozyumumuzun tekrar hayırlı olmasını ve verimli geçmesini diliyor, panelistlerimize katılımları ve katkıları için şimdiden şükranlarımı sunuyorum. Desteklerini bizden hiçbir zaman esirgemeyen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve Başkanlığımızın bu günlere gelmesinde fedakârca görevlerini yerine getiren tüm mesai arkadaşlarımıza teşekkür ederim. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ülkemiz ve milletimiz için gecemizi gündüzümüze katacağız ve iletişim alanında da sömürgeci yapılara karşı hak ve adalet mücadelemizi sürdüreceğiz.