Aksaray Valisi Hamza Aydoğdu’nun market denetimleri sırasında, depolara yaptığı baskın görüntülerini muhakkak izlemişsinizdir.

Vali Aydoğdu’nun depolarda stoklanmış Ayçiçek yağlarını görünce “Alıp götüreceğiz. Valiliğin önünde vatandaşlara dağıtacağız” dediği o video sosyal medyada paylaşım rekorları kırmıştı.

Herkes Vali’yi ayakta alkışlamış ve büyük destek vermiş, sosyal medyanın ortak kanaati olarak “stokçulukla, fiyat artışlarıyla mücadele böyle olmalıdır” düşüncesiyle Aksaray Valisi Hamza Aydoğdu epey gündemde kalmıştı.

Fiyatlardan bunalanlar, canı yananlar Aksaray Valisi Hamza Aydoğdu’yu kahraman ilan etmişti.

Ben de daha önce yazmıştım.

Demiştim ki;

“Kalede fiyatlarını KDV indirimine rağmen düşürmeyen tekelci zincir market tröstleri vardır.

Doları ve petrolü bahane ederek faturaları şişiren enerji dağıtım holdingleri vardır.

Bu enerji dağıtım holdingleri, dağıtım şirketlerinin yanında bir de pazarlama şirketleri kurarak faturaları katlıyor, vatandaşın gözünün yaşına bakmıyor.

Vatandaş KDV indirimine rağmen inmeyen fiyatların sorumlularının Cumhurbaşkanı tarafından cezalandırılmasını beklemektedir.

Sallandıracaksın bir iki tanesini Taksim Meydanı’nda bak bakalım bir daha yapabiliyorlar mı?”

Şimdi önümüz Ramazan…

Vatandaşa Doları bahane göstererek, savaşı bahane ederek bu zulmü reva görenlerin, kim olursa olsun gözünün yaşına bakmayacaksın.

Mallarına el koyacaksın, varsa sözleşmelerini iptal edeceksin, para cezası yetmez hapislerde süründüreceksin.

Vatandaş Cumhurbaşkanı’nın zamlar karşısındaki yaptıklarından memnun olsa bile bunları yeterli görmüyor.

Neden, ‘fedakârlığı hep devlet ve vatandaş yapıyor?’ diye soruyor.

Vatandaş, fiyat artışı yapanların yaptıklarının yanlarında kar kaldığını görüyor ve bunu hazmedemiyor.

Dirayetli ve kararlı bir şekilde işin üzerine gidilmesini ve devlet iradesinin vatandaştan yana olarak bunlara hak ettikleri cezayı vermesini bekliyor.

Yüreğine su serpilmesini istiyor.

***

Tabip odaları, sağlık ocaklarında ve hastanelerde bir ilaç mümessilinin bağlı olduğu ilaç şirketinin ilaçları; aynı doktor tarafından yüzlerce kutu, klima, televizyon, tatil, uçak bileti, bilgisayar, Laptop karşılığında yazılırken yok muydu?

Tabip Odaları, doktorların hastalarını, hastane polikliniklerinden özel muayenehanelerine çağırıp bıçak parası olarak bir araba parasına denk rüşvet istediklerinde yok muydu?

Hiç duydunuz mu siz, “Biz Hipokrat yemini ettik bunu alamayız, bu rüşvettir, olur mu hiç öyle şey, vatandaşın hakkını kimseye yedirmeyiz” dediklerini…

Duydunuz mu hiç, bıçak parasına karşıyız şeklinde bir açıklamalarını…

Bıçak parası alan doktorlara yaptırım; cezai müeyyide uyguladıklarını…

Ya da Tabip Odalarının, bir antibiyotik yirmi sene önce 40 liraya satılırken, ilaç firmalarını boykot ettiklerini gördünüz mü?

Bugün aynı antibiyotik yirmi sene önceki fiyattan yani hâlâ 40 liradan satılıyor.

Aradan geçmiş 20 yıl…

Ey Tabipler Odası, yıllardır ne kazanmış ve ilaç firmalarına ne kazandırmışsınız be!

Tamam, sizde hiç Allah korkusu yok, peki, sizde hiç vicdan da mı yok?