Hala Sultan Külliyesi’nin temel atma töreninden sonra Cuma namazını kılmak üzere Girne Nureddin Ersin Camii’ne doğru yola çıkıyoruz. Lefkoşa ile Girne’yi Beşparmak Dağları birbirinden ayırıyor. Dağların güneyinde Lefkoşa, kuzeyinde ise Girne bulunuyor. Beşparmak Dağları’nın vadilerinden geçerek dağın eteklerinde kurulmuş Akdeniz’e kıyı Girne’ye varılıyor.

Nureddin Ersin Camisi’nde cemaat kalabalık. Bizim heyet de sayıyı artırıyor. Bu camii 1999 yılında yapılmış, iki minareli, Girne’nin üst tarafında bulunuyor. Abdest alacağız ancak sular yeterince akmıyor. Kıbrıs’ta su problemi hep olmuş. Yakın zamanda denizden borulara getirilecek suyla bu tarihi problem çözülmüş olacak. Nitekim 17 Ekim 2015 tarihinde birçok ilke sahne olan asrın su projesi Türkiye ile Kıbrıs’ı birbirine bağladı. Canımızı, malımızı paylaştığımız Kıbrıs’la suyumuzu da paylaşarak birlik ve beraberliğimizi pekiştirdik.

Deniz kenarında büyük bir tatil köyünde konaklamak üzere yerleşiyoruz. Tesis büyük olmasına rağmen dolu. Sonbahar mevsiminde bu kadar doluluk işlerin iyi olduğunun göstergesi. Eşyalarımı yerleştirdikten sonra etrafı keşfe çıkıyorum. Burası yeşillikler içinde binalar bütününden oluşan kocaman bir yerleşke. Havuzlar, yemekhaneler, konaklama mekanları, eğlenme ve dinlenme yerleriyle adı üzerinde tatil köyü. Kıyılardaki kumsalda kumlar çok ince ve deniz burada ak deniz. Su masmavi ve tertemiz.

Lüks tatil yerlerinin hemen hemen hepsinde en abartılan şeyin yemekler olduğunu söyleyebilirim. Ben genelde böyle yerlerde aç kalırım. Seçim yapmak çok zor oluyor. Anlayacağınız varlık içinde yokluk çekmek gibi bir şey. Yumruk kadar mide için ne bu telaş, ne bu çaba. Hani derler ya insanın gözünü toprak doyurur.

HELLİM PEYNİRİ

İnsan gittiği yerlerde oraya özgü bir şeyler tatmak istiyor. Sabah kahvaltıda hafif dumanlı bir tezgahın başında bir kuyruk görüyorum. Ne olduğunu merak ederek baktığımda hellim kuyruğu olduğunu anlıyor, ben de sıraya giriyorum. Hellim peyniri Kıbrıs’a özgü bir ürün, keçi sütünden yapılıyor. Hafif kızartılarak yeniyor. Yağsız, hafif, kaşarın biraz sert ve uzayan biçimi gibi. Koyun ve inek sütünden de hellim peyniri yapılıyormuş ancak kalitelisi ve uzun süreli dayanıklı olanı keçi sütünden olanı. Marketlerde farklı markalarda bol çeşit hellim peyniri bulmak mümkün. Hellim, Türkiye, Kıbrıs Türk, Kıbrıs Rum Cumhuriyetleri arasında paten başvurusu nedeniyle soruna neden olmuş. Hellim Kıbrıs’ın önemli ihracat kalemlerinden birisi.

Toplantılardan birinde Türkiye’den gelerek buraya yerleşen bir işadamı yatırım için Kıbrıs’ın çok cazip imkanlar sunduğunu anlatıyor. 1974 harekatından sonra Türkiye’nin farklı bölgelerinden çok sayıda insan adaya yerleşti. Bunlar Kıbrıs ekonomisine büyük katkılar sağladılar. Kıbrıs için eğitim ve turizm çok önemli gelir kaynağı. Bu iki başlık üzerinde odaklanılırsa büyük başarılar elde edilebilir. Dünyada eğitimle marka olmuş şehirler var, Kıbrıs da eğitimde marka olmuş devlet olsa ne güzel olur.

GİRNE

Birkaç yıl aradan sonra geldiğimiz Girne’yi çok canlı ve hareketli buldum. Bu durumu rehberimiz şöyle özetledi: Girne 18 bin nüfustan kısa zamanda 70 bin nüfusa çıktı.

Toroslara paralel Beşparmak Dağları’nın kuzeyinde Akdeniz sahilinde kurulu bir liman şehri Girne. Lefkoşa-Girne arası 30 dakika sürüyor. Anlayacağınız, mesafeler yakın. Yol boyunca modern binalardan oluşan bina kümelerinin üniversite kampüsleri olduğunu öğreniyoruz. Kıbrıs’ta ondan fazla üniversite var. Bu üniversitelerde 50 bin öğrenci farklı branşlarda eğitim alıyor. Kuzey Kıbrıs bir eğitim adasına dönüşmüş. Kim akıl etmişse iyi etmiş. Gelir kaynakları kısıtlı bir yer için eğitim iyi bir düşünce. Eğitim üzerine yatırımlara devam edilmeli. Türkiye’deki üniversiteler de adada kampüs açmaya başlamış, bu da teşvik edilmeli.

Lefkoşa düz bir mekanda kurulmuş. Lefkoşa’dan Girne’ye doğru giderken Beşparmak Dağları’nın yamacında kocaman Kıbrıs bayrağı adeta tapu senedi gibi duruyor. Kuzey Kıbrıs’ın bayrağında beyaz zemin ortasında kırmızı ay yıldız, alt ve üst tarafta kırmızı çizgi şerit var. Dağdaki bayrak bütün olarak dünyanın en büyük bayrağı imiş. Rumlar bu bayrağa çok sinirlenmişler.

BEYLERBEYİ KÖYÜ

Girne Kuzey Kıbrıs’a gidenlerin mutlaka gördüğü, görmek istediği bir şehir. Girne deniziyle, bitki örtüsü, tarihi mekanları ve güzel havasıyla görülmeye ve yaşanmaya değer bir kent. Girne’nin üst tarafında Beşparmak Dağları’nın yamacında Beylerbeyi Köyü’nde kurulmuş Bellapais Manastırı, 1200’lü yıllarda gotik tarzda inşa edilmiş. Manastır büyük oranda korunarak günümüze kadar gelmiş. Manastırın etrafında turistik eşya satan dükkanlar var. Manastıra geniş bir avludan giriliyor. Avluda ayakta duran revaklar dikkat çekiyor. Avlu çiçek ve ağaçlarla bezenmiş. Papazların yemekhanesi Girne ve deniz manzaralı. Akustiği çok iyi. Denemek ellerimi çırpıyorum müthiş bir yankı oluşuyor. Beylerbeyi Köyü Girne’yi tepeden gören Akdeniz manzaralı sakin, dinlendirici, limon ve nar ağaçlarıyla kaplı güzel bir belde. Üstelik Girne’ye de 5 km. mesafede.

GİRNE KALESİ VE LİMAN

Girne’nin en çok dikkat çeken bölgesi kale ve limanı. Girne Limanı daha çok kayık ve teknelerin demirlediği bir yer. Sahil boyunca açık hava kahvehaneleri var. Yaya bandının arkasında balıkçı lokantaları bulunuyor. Limanın sonunda Ortaçağ’dan kalma bir kale var. Kalenin içinde Venedik Kulesi, zindan, sarnıç, batık gemi müzesi, kilise gibi görülmeye değer eserler var. Kale Girne’nin sembolü konumunda.

Akşamüstü limanın manzarası güzel oluyor. Vaktiniz olursa güneşi limandan batırın. Liman’dan şehre doğru çıkarken küçük bir mescid dikkat çekiyor. Dışında duvarın dibinde bir mezar var. Burası 1589 yılında Kıbrıs Valisi Ağa Cafer Paşa tarafından yapılmış, mezar da paşaya ait. Caminin yanından yukarı doğru ilerleyince parkın içinde Osmanlı döneminden kalma birkaç mezar var.

Girne’ye gelip de Kıbrıs çıkarması sırasında askerlerimizin indiği ilk yeri ve şehitliği ziyaret etmeden ayrılmak vebal olur diye düşünüyorum. Barış ve özgürlük müzesi olan bu yerde Karaoğlanoğlu Şehitliği’nin yanında şehitler anıtı ve savaş döneminde kalan araçlar sergileniyor. Şehitlikte bulunan asker bize çıkarmayı ve burada yapılan anıtı anlatıyor. Şehitliğin yukarısında dağın ucunda bulunan tank çeşitli rivayetlere konu olmuş. Ancak gerçeğin şöyle olduğunu anlattı rehber: Tanklar ilerlerken bir tank mayınlar nedeniyle bozulur ve yolu kapatır. Yolu açmak için bu tank yoldan uzaklaştırılır. Bugün anıt tank olarak Kıbrıs’ı tarihine ayna tutmayı sürdürüyor.

Girne’nin batı tarafında bulunan şehitlikten dönerken Beşparmak Dağları’nın tepesinde bir kale ve yine dağın eteklerinde bir köy dikkatimi çekiyor. Eski bir Rum köyü olan Karaman Köyü’nde 150 hane yaşıyor. Köy sakinleri İngiliz, Fransız, Alman ve Kanadalılardan oluşuyor. Tepedeki kalenin ismi ise Bufavento.

Girne yakınlarında Hz. Ömer türbesinden söz edildi. Ancak gitme imkanı olmadı. Sorduğumda bu türbenin Emevi döneminde Muaviye’nin komutanlarından Ömer ve altı arkadaşının burada şehit düşmesi nedeniyle yapıldığını öğrendim.

LEFKOŞA

Kıbrıs’ın başkenti Lefkoşa 1974 harekatından sonra yeşil hatla ikiye bölünmüş, kuzeyde Türkler, güneyde Rumlar yaşıyor. Güneye geçme imkanım olmadı. Dünyada şu anda ikiye bölünmüş tek başkent.

Lefkoşa’da tarihi mekanları görme imkanım oldu. Kiliseden camiye çevrilen Saint Sophia Katedrali’nde (Selimiye Camii) namaz kıldık. Cami iki minaresi ile görkemli bir yapı. Kilise mimarisi korunmuş ve caminin içi beyaza boyanmış. Duvarlarda İslam sanatının zirvelerinden hat sanatının numunelerini görmeyince cami bana kimliksiz gibi geldi. Selimiye Camii’nden başka yine kiliseden bozma Haydar Paşa Camii bulunmakta. 1572 yılında yapılan Büyük Han bir sanat ve alışveriş merkezi olarak hizmet vermeyi sürdürüyor. İki katlı handa çok sayıda sanat atölyesi ve hediyelik eşya satan dükkan var. Üst katta Kıbrıs’ın tarihi fotoğraflarının sergilendiği dükkanda Kıbrıs’ın yaklaşık yüz yıl öncesine ait fotoğraflar bulmak mümkün. Orta avluda şadırvan ve mescid var.

Hanın önünde kuruyemiş satan bir esnafla sohbet ediyoruz. Kıbrıs’ın ince kabuklu cevizinin meşhur olduğunu söylüyor. Tavsiyeye uyuyor, bir miktar ceviz alıyorum. Cevizi çok severim. Her yıl Tortum’dan gelen cevizleri uzun süre yeriz. Fakat Kıbrıs’ın ince kabuklu cevizi gerçekten çok lezzetli. Yolunuz düşerse almayı unutmayın!

Koca adayı üçte biri üzerinden (KKTC), üçte birini de iki önemli mekanı, Lefkoşa ve Girne üzerinden anlatmak ne kadar yeterli olur? Ada bütünü ifade eden bir kavram ancak adanın kendisi ikiye bölündüğü gibi başkenti de ikiye bölünmüş. Birleşelim diye çabalar var ancak nasıl olur, zaman gösterecek.

Kıbrıs yanı başımızda kimliğimizle seyahat edebileceğimiz, tarihimize yolculuk yapacağımız, hatıralarla dolu bir belde.