Fakat hızla yaklaşıyor yaklaşmakta olan…

24 Haziran’a şunun şurasında bir hafta kaldı. Zihinler hâlâ bulanık. Bu bulanıklığın sebebi ise kırgın, dargın, gergin, öfkeli bir rantiye grubu ile memleketin son çeyrek asrı veya öncesine ilişkin herhangi bir öngörüsü olmayan genç nesil.

Lafı dolandırmayalım. Birkaç düz (hatta dümdüz) cümle ile izaha çalışalım:

Kendine siyasi bir kimlik inşa etsin veya etmesin herkesin ortak bir paydada buluşması lazım. Türkiye her açıdan zor bir bölgede, akbabaların kanat çırpışları altında varlık mücadelesi veriyor.

Yaralı bir toplumuz. Fakat bunu çok sık aralıklarla unutuyoruz.

Bu yaraların ana nedeni de bu coğrafi gerçekliktir.

Kendilerini dünyanın sahipleri olarak görenler, 1071’in ‘intikamı’nı almak için kıyamete kadar bizim üzerimizdeki kumpaslarını sürdürecekler.

Yeni bir dünya kuruluyor. Belli ki sınırlar da değişecek. Türkiye, bu yeni parsel operasyonunun dışında değil.

İşte sadece bu yüzden…

Bu tehlikenin farkına vardığı ve buna dönük önlemler aldığı için AK Parti kadrolarına ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek olmak gerekiyor.

Bosna’dan Kaşgar’a, Arakan’dan Kudüs’e, Halep’ten San’a’ya kadar yüzünü İstanbul’a dönmüş olan yüz milyonlar var.

Türkiye düşerse ümitleri bitmiş olacak yüz milyonlar…

Bu taksimat sırasında yok edilecek olan yüz milyonlar…

Halifesiz günlerde, sahipsiz olan ümmetin…

Ve dahi mazlum milletlerin ümidi olmaya çalışan bir tek Türkiye var. Yeni düzenci işgalcilerin en büyük düşmanıyız. Çünkü Türkiye ayakta durdukça ve güçlü oldukça harita üzerinde ameliyat yapmakta zorlanıyorlar.

24 Haziran seçimlerinde AK Parti’ye ders vermek isteyenler iki gruba ayrılmış durumda.

İlk grup Erdoğan her şeye rağmen Cumhurbaşkanı olmalı ama AK Parti Meclis çoğunluğunu yitirmeli diyenler…

İkinci grup hem AK Parti hem de Erdoğan bir dönem dinlense iyi olur diyenler…

Ama hayat devam ediyor.

Tezgâh çalışıyor. Sevgili dostlarımız sanıyor ki, düşman da su gibi uyur!

Bu düşüncede olanların, Türkiye’nin son 16 yılına bir kez daha ‘içeriden’ bakmalarını öneriyoruz. Eksikler, hatalar, hile-hurda, rant vs… Bütün bunları var kabul ederek bakmalarını…

Havaalanlarına, üniversitelere, köprülere, tünellere, hastanelere, sosyal yardımlara, iç ve dış kredilere, enerji yatırımlarına, yerli ve milli silahlara, şehir parklarına, çevre politikalarına…

İstanbul’da yapımı süren üçüncü havaalanı ile yeni dönemin en büyük projesi Kanal İstanbul’un Türkiye için taşıdığı stratejik önemi kavrayabilsek bile zihin bulanıklığımızı gidermiş oluruz.

Geçen hafta TANAP’ın açılışı yapıldı. Azerbaycan gazını, Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan boru hattı. Belki günlerce konuşmak ve yazmak lazım.

Ya Ovit Tüneli’ne ne diyeceğiz? Türkiye’nin kuzeyi ile güneyini birbirine bağlayan en önemli proje.

Sadece 16 yılda 20 bin kilometre bölünmüş yol AK Parti hükümetleri döneminde yapıldı. Cumhuriyet dönemi toplam hükümetlerinin yaptığı yolların toplamı 6 bin 100 kilometre…

Uzatmaya gerek yok…

Kafası kibriyle dolu insanlardan uzak durarak, akl-ı selimle hareket etmekten başka çaremiz yok.

Erem Şentürk’ün ifadesiyle, “Gelini kıskandığı için düğünlerde dedikodu yapıp kavga çıkaran hasis akrabalar gibi muhalefetimiz var.” Huzurdan, refahtan, umuttan nefret eden bu güruhun kayığı bizi yine açık denizlerde kaptansız bırakır. Aman ha!

Sözün özü: Allah muhafaza… AK Parti’ye ders vermeye çalışırken ülke ve millet olarak büyük bir dersle karşı karşıya kalmayalım…