Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, Suudi Arabistan ve Türkiye’ye yaptığı ziyaretlerin ardından ülke içi ziyaretlere de başladı.

İlk ziyaret doğal olarak devrim meşalesini koruyan ve eş-Şara ile yoldaşlarına ev sahipliği yapan İdlib’e idi.

İdlib yaklaşık 54 yıl sonra cumhurbaşkanı düzeyinde bir yetkiliyi ağırladı.

Hafız el-Esed, İdlib’e ilk ve son ziyaretini 1971 yazında yapmıştı.

Kent sakinleri tarafından domates ve ayakkabı yağmuruna tutulunca bir daha İdlib’e gitmedi.

Oğlu Beşşar el-Esed de İdlib’i hiç ziyaret etmedi.

Bugün Şam’daki hükûmeti oluşturan ekip tarafından uzun süre yönetilen ve Suriye’nin her bölgesinden kaçıp gelen insanlara kucak açan İdlib’in Özgür Suriye’deki yeri bir başka.

Ahmed eş-Şara, İdlib’deki kampları ziyaret ederek, yıllardır zor koşullarda yaşamaya çalışan insanlara rejim güçlerinden kaçarken terk ettikleri köylerine ve evlerine dönmelerini sağlama sözü verdi.

Daha sonra Halep’i, Afrin’i, Lazkiye’yi ve Tartus’u ziyaret etti.

Gittiği her yerde bölgenin ileri gelen şahsiyetleriyle görüştü ve halkla bir araya geldi; taleplerini ve şikâyetlerini dinledi.

Ziyaret ettiği her bölgede coşkuyla karşılandı.

Beşşar el-Esed’in ziyaretlerinde askerler ve öğrenciler karşılama töreni için zorla sokağa çıkarılırlardı.

Ahmed eş-Şara’nın ziyaretleri sırasında böyle bir zorlama olmamasına rağmen insanlar kendi özgür iradeleriyle Suriye Cumhurbaşkanı’na sevgi gösterisinde bulundular.

Ziyaretlerden yansıyan görüntüler devrim liderinin halk desteğine sahip olduğuna işaret ediyor.

Ahmed eş-Şara’nın Lazkiye’ye ve Tartus’a yaptığı ziyaretler ayrı bir öneme sahip.

Bugüne kadar Suriye’nin batısındaki sahil bölgesi rejimin kalesi olarak gösterilir, Suriye’nin bölüneceğinden ve o bölgede bir Nusayri devleti kurulacağından söz edilirdi.

Ahmed eş-Şara’nın her iki kentte çok büyük coşkuyla karşılanması Akdeniz sahillerinin de Esed ailesine ya da Nusayri azınlığa değil, Suriye’ye ait olduğunu gösterdi ve o bölgeler için çizilen haritaları çöpe attı.

Suriye Cumhurbaşkanı’nın ziyaretler sırasında verdiği mesajlar da yerli yerinde.

Örneğin, Suriye’yi tanımlarken “farklı etnik kökenlerden ve mezheplerden oluşan bir ülke denilmemesini ve azınlıklardan bahsedilmemesini” istedi.

Herkesin “Suriye vatandaşı” kimliğiyle eşit haklara sahip olduğunu vurguladı.

Suriye’nin Irak’a ve Lübnan’a dönüştürülmesini önlemek için farklı kimliklere belirli haklar ve kotalar verilmesini ısrarla reddetmek şu aşamada oldukça önemli.

Rejimin devrilmesiyle devlet kurma hayalleri bir anda buharlaşan PKK/YPG/SDG’ye de herhangi bir ayrıcalık tanınmayacak.

Örgütün Suriye’deki elebaşı Mazlum Abdi, Ahmed eş-Şara’yı cumhurbaşkanı seçilmesi vesilesiyle tebrik ederek PKK/YPG/SDG işgali altındaki bölgeleri ziyarete davet etti.

Örgütün ulusal kimliğe sahip bir ordu oluşturmak için yabancı militanlarını Suriye’den çıkarmaya hazır olduğunu ve merkezî hükûmetin kurumlarının kuzeydoğu Suriye’ye dönmesini desteklediklerini söyledi.

Bu açıklamalar yeni bir manevra olsa da bölücü terör örgütünün Suriye’de tamamen köşeye sıkıştığının göstergesi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın belirttiği gibi, PKK virüsünden kurtulmanın vakti geldi.

Fırat’ın doğusu da -Allah’ın izniyle- yakında yeşile boyanacak.