Burak Battal - Candan Mert / Özel Haber

Yeni nesilleri köklerinden koparmayı amaçlayan zihin işgaline karşı Diriliş Postası’nın yaptığı topyekûn direniş çağrısına bilim ve fikir insanlarından destek gelmeye devam ediyor. İlahiyatçıSosyolog ve Argetus Araştırma Danışmanı Erol Erdoğan, “Milletler ve ülkeler zihin ve kültür işgali başta olmak üzere her türlü edilgenleştirici tavra karşı hem ulusal mücadele yürütmeli hem de “coğrafya şuuru” çerçevesinde bölgesel direniş ortaya koymalılar” dedi.

Zihni işgallere direnirken içe kapanmanın çözülmeye daha fazla kapı araladığını belirten İlahiyatçı-Sosyolog Erol Erdoğan, milletler ve ülkelerin zihin ve kültür işgaline karşı ulusal ve bölgesel direniş ortaya koymaları gerektiğini belirtti. Sömürgecilik, darbeler, kültürel hegemonya ve zihin işgali faaliyetlerinin, bazı ülkelerde sonuçları belirgin olsa da, coğrafyaları hedef aldığını belirten Erdoğan, “Milletler ve ülkeler zihin ve kültür işgali başta olmak üzere her türlü edilgenleştirici tavra karşı hem ulusal mücadele yürütmeli hem “coğrafya şuuru” çerçevesinde bölgesel direniş ortaya koymalılar hem de küresel işbirlikleri oluşturmalıdırlar.” ifadelerini kullandı.

“YENİLGİ PSİKOLOJİSİ KİMLİĞE DÖNÜŞÜYOR”

Bilimsel çalışmalar, teknolojik ürünler ve dijital mecraların, kültür ve zihin inşasının önemli araçları olduğunun altını çizen Erol Erdoğan, darbelere sık maruz kalan, teknoloji ve üretimde gelişmemiş ülkelerin vatandaşları ile yöneticilerinde mağdurluk ve yenilgi psikolojisinin bir kimliğe dönüştüğünü belirtti. Erdoğan, “Bilime önem vermek, araştırma geliştirme projelerine kadro ve bütçe ayırmak, her türlü işgalden kurtulmak isteyen ülkelerin stratejisi olmalıdır. Bilimsel çalışmalarla gelişimin temeli atılır, üretim ve ticaretle desteklenir, Ar-Ge’lerle güçlendirilir, girişim ve yatırımlarla sürdürülür, siyaset ve bürokrasi ile korunur.” dedi.

“REKABET ÜSTÜ SÜRECE GEÇMELİYİZ”

Kültür ve sanat mecraları ile bu alanlardaki üretimlerin etki alanına değinen Erol Erdoğan, “Sinema, tiyatro, edebiyat, müzecilik, müzik, oyun, mimarlık ve estetik gibi kültür sanat alanlarına ve bu alanlardaki üretimlerin transfer zemini olan dijital platformlara “kullanıcı” değil mecra, paradigma ve içerik üreticisi olarak yönelmeliyiz. Kültür ve sanattaki açığı kapatmak ancak ‘Rekabet üstü sürece geçmek’ ile mümkündür.” diye konuştu.

‘GENÇLİK POLİTİKALARI ÜRETMELİYİZ’

“İdeoloji, inanç, kültür, sanat, eğitim gibi inşa edici unsurların birincil hedefi çocuklar ve gençlerdir.” diyen Erdoğan, “Özgürleştirici bir süreç çocuklar ve gençlerin nitelikli, cesur, yetkin yetişmesi ve hayata zamanında üretici olarak katılmalarıyla sağlanabilir. Bu sebeple çocuklar ve gençlere yönelik politikalarımızı onların merak, ilgi, heyecan ve yeteneklerini dikkate alarak, liyakate inanmalarını sağlayarak ve her yaştan örneklikleri öne çıkaracak şekilde yenilemeliyiz.” dedi.

'Her alanda gayretli olmalıyız'
Darbeler, sömürgecilik ile kültür sanatta yabancılaşmaya ve zihni işgallere direnirken bazen içe kapanmanın ortaya çıktığını belirten Erol Erdoğan, içe kapanarak korunmanın yozlaşma ve çözülmeye daha fazla maruz bırakabileceğini ifade etti. Erdoğan, “Eğitim, kültür, sanat, iletişim, medya politikaları başta olmak üzere her alanda, bir taraftan yerlilik ve milliliği diğer yandan özgünlüğü ve temel evrensel insanî kazanımları dikkate alarak değerlerimizi güçlendirmeli ve evrenselleştirmeliyiz.” ifadelerini kullandı.

***

"İKİNCİ SEKÜLERLEŞME DÖNEMİNİ BAŞLATTILAR"

Post-kapitalist dünyanın hepimize ayar vermeye çalıştığını ifade eden Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Edibe Sözen, uyarı sisteminin kodlarında cinsiyet politikaları, insan hakları ve devletlerin egemenlik haklarına müdahalelerin yer aldığını dile getirdi. Medya içerikleriyle de kültürel dayatmalara başvurulduğuna vurgu yapan Sözen, “Temelde güç devşirmenin birer unsuru olarak kullanılan bu kodlar, ikinci sekülerleşme sürecinde, tekno-merkezli bir dünyada, ‘her şey mübahtır’ ilkesiyle hareket ediyor” dedi.

“BÜYÜK KAOSUN HABERCİSİ”

ABD Başkanı J. Biden’ın göreve başlar başlamaz LGBT bireylerin haklarının uluslararası çapta korunması için ekonomik yaptırımlar içeren bir muhtıra imzaladığını kaydeden Sözen, bunun sürece ilişkin en önemli gelişmelerden olduğunu aktardı. Sözen, “Batı dünyasında, dinden kopuş anlamındaki birinci sekülerleşme sürecinin bittiği, ikinci sekülerleşme sürecinin alabildiğine hızlandırıldığı bu çağda, insanın yalnızlığa itilmesi bir tarafa, hemen her davranışının arzu/güdü/nefs üzerinden belirlenecek olması büyük bir kaosun yaşanılacağının habercisidir” ifadelerini kullandı. Sözen sözlerini şöyle sürdürdü: “Süreçte bizim gibi toplumlara düşen küresel uyarı sistemleri dışında var olmayı sürdürmek, kültürel dayatmalara direnmek ve yeniden diriliştir. ‘Diriliş hakikati aramaktır’. Yüzyıllardır bu coğrafyada hakikat arayışı hiç bitmemiştir ve bitmeyecektir de. Yeter ki diriliş kodları, nesillerarası aktarılabilsin!” sözlerine yer verdi.

***

Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedri Gencer:

"Görünen her şeyin altında Hilal-Haç mücadelesi var"

“Ülkemizdeki zihnî işgal ve çürümeyle ilgili karmaşık sosyolojik sebepler derin tahlile muhtaç iken 1071 ve 1453, Anadolu ve İstanbul fetihleriyle başlayan ideolojik (daha doğrusu dinî) mücadele daha net görülebilir. ‘Her ağaç kökünden, içinden çürür’ sözü, ideolojik mücadelenin akıbetini anlatmaya yeter. ‘Coğrafya kaderdir’ sözü, ülkemizin kaderinin temel parametresini anlatsa da coğrafyanın önemi, ancak din ve tarih parametreleriyle birlikte anlaşılabilir. Cemil Meriç, bu konuda önemli bir ipucu vermişti. Hatay, dünya üzerinde kurulan 23 medeniyetin 13’üne ev sahipliği yapmış, Türk, Arap, Ermeni, Çerkes, Hıristiyan, Müslüman ve Yahudilerin asırlarca bir arada yaşadığı, kültürlerin harmanlandığı şehir olmuştu. “ dedi.

HAK-BATIL MÜCADELESİ SÜRÜYOR

“Cemil Meriç, Türkiye’de zahirdeki ideoloji mücadelesinin altında Hilal-Haç mücadelesi denen din mücadelesinin yattığını fark etmişti . O, Olimpos Dağı’nın çocukları, Hira Dağı’nın evlatlarını asla kabul etmeyecektir” diyerek arif olana asıl meseleyi anlatıyor, ideoloji mücadelesiyle maskelenen daha derindeki din mücadelesine dikkat çekiyordu. Hira Dağı’nın evlatları veya ecdadımızın tabiriyle İ‘lâ-yı Kelimetullahı misyon edinmiş Evlâd-ı Fâtihân."

-İşgale hayır!

Editör: Haber Merkezi