Ufuk Coşkun - Diriliş postası 

Bulut tohumlama, yıllardır dünya genelinde kuraklıkla mücadele ve su kaynaklarını artırma amacıyla kullanılıyor. Ancak bu teknoloji, bulutları havadan oluşturmak yerine, mevcut bulutları daha verimli hale getirmeyi hedefliyor. Geçmişte bulut tohumlama, kuraklık dönemlerinde ve savaşlarda kullanılmasının yanı sıra, son yıllarda iklim değişikliği nedeniyle yeniden önem kazandı.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), bu teknolojiye büyük yatırım yaparak uluslararası alanda öncü bir rol üstleniyor. 2000'lerin başında başlayan bulut tohumlama programı, yıllık yağış miktarını artırma ve su kaynaklarını yönetme hedefiyle büyük bir finansal destek aldı. Ancak bazı eleştirmenler, bu teknolojinin yağış miktarını güvenilir bir şekilde artırıp artırmayacağını sorguluyor.

BAE'nin yağış geliştirme çabaları, Dubai'deki son büyük sel olayının ardından dikkat çekti. Uzmanlar, bu olayın bulut tohumlamadan ziyade iklim değişikliği ve şehir altyapısının eksiklikleriyle ilişkili olduğunu belirtiyor.

Birleşik Arap Emirlikleri'nde, yağmur yapma bilimini geliştirmek için yürütülen çalışmalar, ülkenin su güvenliğini sağlama ve gelecekteki kuraklık sorunlarına karşı hazırlıklı olma hedefini taşıyor. Ancak, BAE'nin lüks yaşam tarzı ve yüksek su tüketimi göz önüne alındığında, bu teknolojinin gerçekten etkili olup olmadığını değerlendirmek önemli bir soru işareti olarak kalıyor.

Bilim insanları, bulut tohumlamasının tüm etkinliğini kanıtlamak için kapsamlı araştırmalar yapmaya devam ediyor. Bu teknoloji, çöl iklimlerinde yağışları artırarak, gelecekte su kaynaklarının daha verimli kullanılmasını sağlayabilir mi, yoksa sadece bir hayal mi? Bu sorunun cevabı, önümüzdeki yıllarda gerçekleştirilecek çalışmalarla netleşecektir.

Damla

BAE’nin bulut tohumlama çabaları: Bilim, tiyatro ve strateji

Dubai, BAE bir otel lobisini andıran, altın detaylar ve mermer zeminle döşenmiş bir oda, bulut tohumlama görevlerinin merkezi olarak karşımıza çıkıyor. Burada, radar ve uydu verilerini inceleyen tahminciler, yağış potansiyeli taşıyan bulutları belirlemeye çalışıyor. Bir köşede, küçük bir cam piramit holografik projektör olarak işlev görüyor ve içinde minik bir bulut beliriyor, uçak etrafında dönüyor ve yağmur yağıyor. Ancak, bu gösterişli görüntüler ne kadar gerçek?

2000’lerin başında, BAE’nin bulut tohumlama çabaları, ülkenin inşaat patlamasıyla hız kazandı. Dubai ve Abu Dabi, büyük bir inşaat faaliyetinin ortasında, nüfus artışının etkisiyle büyüdü. Şeyh Mansur bin Zayed El Nahyan, bulut tohumlamanın deniz suyunun tuzdan arındırılmasıyla yeraltı suyu ve rezervuarları yenilemede yardımcı olabileceğini düşündü. Bu teknoloji, Güney Afrika’daki bulut damlacıklarının etkilerini inceleyen araştırmalardan ilham aldı.

1989’da Güney Afrika’daki bir araştırma ekibi, yağmur damlalarının nasıl büyütülebileceğini keşfetti ve bu bulgular, bulut tohumlama için kullanılan kimyasal maddelerin geliştirilmesine yol açtı. BAE’de, bu bulut tohumlama materyalleri yerel olarak üretiliyor ve "Ghaith 1" ve "Ghaith 2" olarak adlandırılıyor. Bu terimlerden "Ghaith", yağmuru ifade ederken, "matar" kelimesinin olumsuz çağrışımları var.

Ulusal Meteoroloji Merkezi'nde, bulut tohumlama uçuşları, hava durumu tahminleriyle başlıyor. Meteorologlar, bulut oluşumunun yüksek olduğu bölgeleri belirliyor ve uygun bulutlar tespit edildiğinde, pilotlar uçuşa çıkıyor. Tohumlama sırasında kullanılan fişekler, çeşitli kimyasal maddeler içeriyor ve bulutların yağış üretme kapasitesini artırmaya çalışıyor.

Yeni bir kan grubu keşfedildi! 50 yıllık gizem... Yeni bir kan grubu keşfedildi! 50 yıllık gizem...

Ancak, bulut tohumlamanın etkinliği hakkında kesin bir sonuç yok. BAE, bulut tohumlama teknolojisine milyonlarca dolar yatırım yapmışken, etkilerini doğrulamak için yeterli bilimsel analiz yapmamış durumda. 2021’de yapılan bir analiz, tohumlanmış alanlarda yıllık yağışın %23 arttığını gösterdi, ancak iklim değişkenliği bu sonuçları etkileyebilir.

Hindistan’daki araştırmalar, bulut tohumlamanın etkilerini ölçmek için daha kapsamlı yöntemler kullanıyor ve %18'lik bir yağış artışı buldu. Ancak, bu tekniklerin her bölgede aynı derecede etkili olup olmayacağı belirsiz.

BAE, bulut tohumlamanın etkinliğinden çok, teknolojik becerilerini global ölçekte yansıtmayı hedefliyor. Ülke, iklim değişikliği konusunda lider olma çabası içinde ve bu çabalar, BAE’nin uluslararası alandaki etkisini artırma stratejisinin bir parçası olarak görülüyor.

Yapay zeka destekli drone’lardan lazer teknolojilerine kadar geniş bir yenilik yelpazesi üzerinde çalışılıyor. Ancak, bulut tohumlamanın geleceği ve gerçek etkisi hala tartışmalı. BAE’nin bu teknolojiyi bir “silah” olarak kullanma potansiyeli, ülkenin stratejik ve politik becerilerini de gözler önüne seriyor.

Editör: Ufuk Coşkun