Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) yargı yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında bu örgüte üyelikten tutuklanan dönemin Balyoz Planı davasının duruşma savcılarından Hüseyin Kaplan, hakimlik sorgusunda etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini belirtti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından yürütülen, İstanbul genelinde birçok hakim ve savcının tutuklandığı FETÖ/PDY’nin yargı yapılanmasına yönelik soruşturmada, hakkında gözaltı kararı verilmesinin ardından bulunamayan ve bir aylık firarilik döneminden sonra teslim olan Kaplan, sevk edildiği İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliğince önceki gün, “FETÖ/PDY üyeliği” suçundan tutuklandı.
Kaplan, hakimlik sorgusunda, lise yıllarında şu anda silahlı terör örgütüne dönmüş olan yapıyla tanıştığını ve üniversite yıllarından itibaren de bu yapıyla birlikte olmayı hayat tarzı olarak kabul ettiğini aktararak, “Bir yandan İslamiyeti’i daha iyi yaşayıp mümkün olduğunca etrafımdaki insanlara, bazılarına açıktan, bazısına da iyi bir insan modeli çizerek örnek olmaya çalıştım. ‘Cemaat’ tabir edilen, şu anda FETÖ/PDY olarak bilinen yapı içerisinde tüm mesleğimizin izin verdiği meşru faaliyetlerin hepsine katılmaya çalıştım. Duygu ve düşüncem, hizmet edebileceğim yolun bu olduğunu bana söylüyordu. Birçok gizlilik ve benzeri hususlara dikkat etmeye çalıştım.” ifadelerini kullandı.
“Balyoz’daki delillerin gerçek olduğuna inandım”
Kaplan, şu anda basında yer alan, değişik soruşturma dosyaları ile dava dosyalarında karşılığını bulan örgütlü olarak işlenen, sadece silahlı darbe teşebbüsü değil, aynı zamanda kişisel verilerin izinsiz elde edilmesi gibi değişik bir kısım suçlara, şahsi hususiyeti sebebiyle katılmamaya çalıştığını öne sürerek, şunları anlattı:
“Hattı zatında yapı içerisinde de bana belki karakterimi bildiklerinden bu şekilde bir teklif gelmedi. Bununla ilgili olarak Balyoz tabir edilen darbe davasında, davanın belli bir sürecinden sonra duruşma savcılığı yaptım. Her ne kadar şu anda 15 Temmuz darbesinden sonra, ‘Bu darbeyle ilgili zeminin bu tür davalarla hazırlandığı’ söylense de, bu ‘kumpas’ tabir edilen hiçbir teklifin veya usulsüzlüğün içine girmedim. Görevlendirildiğim için duruşmalara çıktım. Dosyadaki delillerin belki sahte olduğu şu anda anlaşılsa dahi gerçek olduğuna inanarak taleplerde bulundum.”
Balyoz davasında yargılama yapılmasına katkı sağlamadığını ve bu davanın sonuçlanıp Yargıtay’da kesinleştikten sonra yeniden yargılama yapıldığını anımsatan Kaplan, şöyle devam etti:
“Verilen beraat kararı bir kısım sanıklar yönünden kumpas iddialarından sonra temyiz edildi. Ancak birçok soruşturmaya katılan şu andaki FETÖ/PDY kapsamında faaliyet gösterdiği iddia edilen hakim ve savcıların aksine yaklaşık 3 yıldır hakkımda soruşturma açıldığını duymadım. Bu davayla ilgili bir suç işlemiş olsaydım 3 yıllık süreçte müfettiş raporları sonrasında HSYK tarafından tarafıma savunma verilmesi veya soruşturma işlemlerine başlanılması gerekmekteydi. Yani örgüt içinde suç işlediğimi düşünmüyorum. Ama mensubiyetimi kabul ediyorum. Nitekim cumhuriyet savcılığı savunmamı silahlı terör örgütü üyeliği suçundan aldığı gibi mahkeme de sevkimi bu madde kapsamında yapmıştır.”
“Örgüt bağlantısı dinin sınırlarını zorladığında …”
Hüseyin Kaplan, 15 Temmuz’dan sonra hakkında yakalama kararı çıktığını duyunca evden ayrılarak önce memleketine gittiğini belirtti.
Bu süreçte darbenin cemaat tarafından yapılıp yapılmadığı konusunda kanaat sahibi olduğunu ileri süren Kaplan, ifadesini şöyle sürdürdü:
“Yıllarca idealim, biriktirdiğim insanlığa hizmet götürmesini beklediğim yapının darbeye karıştığını anlayınca şahsi olarak da çok üzüldüm. Hayallerim ayrıca yıkıldı ve dini inanışım gereği de kendimi sorguladım. Nihayetinde Allah’a inanıyordum. Örgüt bağlantısı dinin sınırlarını zorladığında insanın kabullenebileceği bir şey değildir. Bu sebeple bağlarımı kopardım. Kaçtığım sürede gerek Gürcistan’a gerekse akabinde Yunanistan’a kaçma imkanım oluştu. En son gelmeden önce de sınıra yakın bir yerdeydim. Ancak olaydan pişman olduğumu, 30 yıldır beraber olduğum bu yapıyla manevi ve maddi bağımı kopardığımı bir hakkın anladım. Öncelikle bunu bir kısım dostlarımın da tavsiyesiyle ve teşvikiyle kamuoyuna deklare ettim. Bir haber kanalına röportaj verdim. Daha önce de 15 Temmuz’un hemen akabinde bir yakınıma yazdığım özel mektubun Twitter’da yayınlanması sebebiyle kamuoyu duygularımı öğrenmişti. Şu anda pişmanım. Her ne kadar iyi niyetle mücadele etsem de vatanına ve milletine ihanet eden, askerine polisini bombalattıran, isyana karşı duran vatandaşını tankla ezen bir yapıyla beraber olmak istemiyorum ve reddediyorum.”
Etkin pişmanlıktan yararlanmak istedi
Hakkındaki suçlamanın, “terör örgütü üyeliği” olduğuna dikkati çeken Kaplan, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK), “örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz” hükmü yer alan 221/2. maddesi ve Yargıtay içtihatlarına göre etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini de bildirdi.
Tutuklanmamayı, 1 yıl veya 3 yıl olarak taktir edilecek bir süre için kendisine adli kontrol tedbiri uygulanmasını talep eden Kaplan, bunun kanuni hak olarak gördüğünü savundu.
Hakimlik, “terör örgütü üyeliği” suçunun kaçma ve delilleri karartma şüphesinin var kabul edildiği katalog suçlardan olması, HSYK 2. Dairesince açığa alınarak hakkında soruşturma izni verilmesi, kuvvetli suç şüphesini gösteren delillerin bulunması, benzer soruşturmalarda aynı yapıya mensup çeşitli kamu görevlilerinin resmi ya da gayrı resmi yollardan yurt dışına kaçmaları, bir süre kaçtıktan sonra teslim olması ile adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı hususlarını göz önüne alarak şüpheli Kaplan’ın tutuklanmasına hükmetti.
Kararda, Kaplan’ın “etkin pişmanlık” kanunundan yararlanma talebinin ise bu aşamada değil, dava aşamasında değerlendirilmesi gerektiği de hükme bağlandı.
Öztürk’e mektup yazmıştı
Hakimlikçe 21 Ağustos’ta tutuklanan Kaplan, birçok hakim ve savcının tutuklu bulunduğu Silivri 6 Nolu L Tipi Cezaevine gönderildi. Bu cezaevinde, 15 askeri hakim olmak üzere FETÖ üyeliğinden tutuklanan 315 hakim ve savcı tutuklu bulunuyor.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra HSYK tarafından açığa alınan ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında FETÖ üyeliğinden gözaltı kararı verilen savcılardan Kaplan, Balyoz Planı Davası duruşma savcılarındandı.
Savcı Hüseyin Kaplan’ın ismi, yeğeniyle evli olduğu iş adamı Galip Öztürk’e yazdığı mektupla gündeme gelmişti.