Öncelikle İslami Direniş Hareketi “Hamas”ın önde gelen liderlerinden Musa Ebu Merzuk’un Pazar günü yapılan seçimle ilgili yorumunu paylaşayım:

“Türk halkının tüm siyasi, etnik ve mezhepsel oluşumlarıyla AK Parti’ye bahşettiği bu güvenoyu, Türkiye’nin ve istikrarının hedef alınmasına verilen doğal bir tepkidir.

Demokrasi şöleni Türkiye’ye kutlu olsun. Halkın kendilerine verdiği güvenoyu, AK Parti’ye kutlu olsun. Her aşamada bizim yanımızda duran partinin kazandığı zafer, halkımıza kutlu olsun.

Allah’a hamdediyoruz. Bu zafer Siyonistleri kızdırdı ve komplolarını kendilerine döndürdü. Türkiye’nin kalkınma devrimini gerçekleştirenlere kin ve nefret besleyenlerin sevinmesine izin vermedi.

Sizin zaferiniz özgürlük, demokrasi ve gelişme konusunda bölgenin geleceğiyle ilgili yeni bir ümit doğurdu.”

Evet…

Arap Baharı’nın başından bu yana bölgede iki akım arasında şiddetli bir çatışma var.

Bir yanda halkların özgürlüklerini savunanlar ve diğer yanda diktatörlerin saltanatının sürmesi için Arap Baharı devrimlerine savaş açanlar.

Türkiye bu süreçte doğruyu yaparak diktatörlerin değil halkların yanında yer aldı.

Bu nedenle de Müslüman halkların özgür iradesinden korkan güçler ve devletler tarafından hedef tahtasına oturtuldu.

Özgürlük yanlıları, AK Parti’nin 7 Haziran seçimlerinde tökezlemesiyle büyük üzüntü yaşadı.

Türkiye’nin geleceği hakkında kendi ülkeleriymiş gibi endişe duydular.

1 Kasım seçimlerinde AK Parti’nin kazandığı büyük zaferle de yine kendileri zafer kazanmış gibi sevindiler.

Seçim günü onlarca mesaj aldım, çeşitli Arap ülkelerinden.

“AK Parti tek başına iktidar olacak çoğunluğu elde ederse sana senden hediye” diyen birçok kişi oldu.

Verdikleri sözlerde samimi olduklarına inanıyorum.

Bir aksilik çıkmazsa bidonlarla zemzem gelecek ve ben de -inşaallah- Kapı Camii veya Hacıveyiszade Camii önünde Konyalılara Arap kardeşlerinin ikramı olarak bardak bardak dağıtacağım.

Bu arada, kendi kendime şu soruları soruyorum:

“Bu insanlar Türkiye’de değil bir başka ülkede yaşıyorlar. Seçim sonuçlarının kendilerine doğrudan bir etkisi yok. Neden AK Parti’nin kazanmasını bu kadar istiyorlar? AK Parti’nin seçim zaferine bir Türk’e hediyeler gönderecek kadar sevinmelerinin nedeni ne? Bu sevgi nasıl kazanıldı ve onu kaybetmemek için ne yapmalıyız?”

Sanırım tüm bu soruların cevabı başlıkta gizli.

Çünkü Türkiye sadece Türkiye değil.

Türk vatandaşı olmadığı halde Türkiye’yi birçok Türk vatandaşından daha fazla seven yüz binlerce insan var.

Türkiye kilometrelerce öteden kendisi için dua eden ve kendisine gönül bağıyla bağlanan bu insanlara elinden geldiğince sahip çıkmalı.

Ebu Merzuk’un da dediği gibi, Türk halkının sandıkta bir kez daha gerçekleştirdiği devrim, Arap Baharı’na inanan, özgürlük ve demokrasi isteyen, diktatörler ile IŞİD benzeri terör örgütleri arasına sıkışıp kalan milyonlarca Arap genci için yeni bir ışık oldu.

Karşı devrim -Allah korusun- Türkiye’de de başarılı olsaydı o ışık sönecek ve umutlar yok olacaktı.

AK Parti’ye verdiği yüzde 50’ye yakın oyla Türk halkı, Arap sokağında değişim heyecanını yeniden canlandırdı.

Bu nedenle, Müslüman halkların özgür iradesinden korkan Arap Baharı karşıtı başkentlerde 1 Kasım gecesi büyük hüzün ve yas vardı.

Ellerini oğuşturarak AK Parti’nin daha çok oy kaybetmesini veya en azından sandıktan yine koalisyon çıkmasını bekliyorlardı.

Müthiş hayal kırıklığına uğradılar.

Türk halkının attığı okkalı tokat, dilerim onların da aklını başlarına getirir ve Türkiye düşmanlığından vazgeçerler.