Ortadoğu’nun ve İslam dünyasının en önemli ülkelerinden Türkiye ve Mısır arasındaki ilişkiler halkın oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin askeri darbeyle devrilmesinin ardından her iki ülkeye de zarar verecek şekilde bozuldu.
Hem Türkiye’de ve hem de Mısır’da krizin daha fazla sürdürülmemesi gerektiğini ve ilişkileri onarmanın vaktinin geldiğini düşünen çok sayıda kişi var.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri, önceki gün Ahbar El-Yevm gazetesine yaptığı açıklamada Kahire’nin Ankara’yla ilişkileri düzeltmeye hazır olduğu mesajını verdi.
Mısır ve Türkiye arasında birçok bağ bulunduğunu söyleyerek, ilişkilerin normale dönmesini ümit ettiklerini bildirdi.
Şükri’nin bu açıklamalarını ve Türkiye – Mısır ilişkilerinin normalleşmesi ihtimalini Türk – Mısır İşadamları Derneği (TÜMİAD) Başkanı Atilla Ataseven’e sordum.
Türkiye – Mısır ilişkilerinin sağlıklı bir sürece girmesi gerektiğini belirten Ataseven, iki ülke halkları arasında herhangi bir sorun olmadığına dikkat çekti.
Türkiye’nin yüksek menfaatleri göz önüne alınarak ve durum değerlendirilmesi yapılarak yeni bir yaklaşım geliştirilmesi çağrısında bulundu.
Bu arada çok önemli bir noktaya işaret etti:
Körfez ülkelerinden yapılan yardımlar beraberinde Mısır’ı zora sokacak talepleri de getiriyor.
Örneğin, “Yemen’e asker gönder” diyorlar.
Türkiye’nin ise tek istediği Mısır’ın istikrarı ve halkının refahı.
Ataseven, Türklerin Mübarek döneminden bugüne Mısır’a yaptıkları yatırımlarla bunu bilfiil gösterdiklerini söyledi.
“Türkiye ve Mısır arasında ticaret ve sanayi alanlarında yapılacak uzun vadeli ortaklıklar, Türkiye’nin vereceği bir milyarı Mısır için Körfez’den gelecek on milyar yardımdan daha bereketli hale getirecektir” dedi.
Mısır’ın Türkiye’ye ihracatının son üç yılda yüzde 54 arttığını açıklayan Ataseven, bunun ciddi bir rakam olduğunu ve söz konusu artışı da Mısır’da imalata yatırım yapan Türk şirketlerinin sağladığına dikkat çekti.
TÜMİAD olarak Kasım sonunda İstanbul’da ve Konya’da “Haydi birlikte üretelim” sloganıyla bir iş forumu gerçekleştirdiklerini ve foruma çok sayıda Mısırlı iş adamının ilgi gösterdiğini anlattı.
Körfez ülkeleri Mısır’da daha çok otel, eğlence ve alışveriş merkezi gibi projelere yatırım yapıyor.
Tüketimi körükleyen bu tür yatırımların Mısır’ın fakir halkına çok fazla bir yararı olamaz.
Türkiye’nin yatırımları ise daha çok imalata yönelik.
Küçük imalatçıya destek olan ve gençlere istihdam imkânı sağlayan, dolayısıyla fakir halka doğrudan yansıyan yatırımlar.
Bu değerlendirmelere katılmamak mümkün değil.
Fakat Türkiye – Mısır ilişkilerinde normalleşmenin önünde ciddi bir engel var.
O da Körfez ülkelerinin Kahire üzerindeki vesayeti.
Yani öncelikle Mısır kiminle nasıl ilişki kuracağına kendi özgür iradesiyle karar verebilmeli.
İlişkilerin onarılması yönünde atılacak adımların sabote edilmesine izin vermemeli.
Şükri’nin “Türkiye’yle ilişkileri normalleştirmeye hazırız” açıklaması üzerine Mısırlılardan bazıları şu yorumda bulundu:
“Kefilden izin aldın mı?”
“Kefil” ifadesiyle kastettikleri Suudi Arabistan ve BAE.
Mısır yönetimi Körfez’in şımarık prenslerinin hem kendi ülkelerini hem de bölgeyi felakete sürüklediklerini görebilirse ve Mısır’a “paralı asker” gözüyle bakılmasına itiraz ederse Türkiye – Mısır ilişkilerinin normalleşmesi daha kolay olacaktır.