Birleşik Arap Emirlikleri’nin finanse ettiği El-Arab Mübaşir sitesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sudan ve Tunus ziyaretlerinden hemen sonra 29 Aralık’ta “Katar, Türkiye, Tunus, Sudan… Yeni şer dörtlüsü şekilleniyor” başlıklı bir makale yayınladı.
Başlığının ve içeriğinin probleme yol açabileceğine dair “yukarıdan” emir gelmiş olacak ki makale kısa süre sonra yayından kaldırıldı.
Çünkü Abu Dhabi, Tunus’u karşısına almak ve tamamen kaybetmek istemiyor.
Tunuslu kadınların Emirates uçaklarına alınmaması kararıyla patlak veren krizi çözmek için “Güvenlik tehlikesi geçti” diyerek geri adım atmasının ve “Tunus’un modern ve ilerici kadınlarına saygı duyduğu” mesajı vermesinin nedeni de bu.
Ayrıca Tunus’u ülke olarak karşı cephede tasnif etmenin Tunuslular üzerindeki etkisini azaltacağını biliyor.
Bunun yerine ülke içinde satın alabileceği politikacıları, medya organlarını ve sivil toplum kuruluşlarını harekete geçirerek Tunus’u istikrarsızlaştırmayı ve Raşid El-Gannuşi liderliğindeki En-Nahda’yı hedef almayı tercih ediyor.
Arap Baharı devrimlerinin fitilini ateşleyen Kuzey Afrika ülkesinde sokaklar birkaç gündür yine hareketli.
Hayat pahalılığı, vergiler ve zamlar protesto ediliyor.
Demokrasiyle yönetilen her ülkede görülebilecek protesto gösterilerinin soru işaretlerine yol açmasının nedeni, BAE’nin Arap Baharı devrimlerinin gerçekleştiği ülkeleri hedef alması ve Abu Dhabi ekseninde hareket eden çevrelerden son günlerde Erdoğan’ın ziyareti nedeniyle Tunus’a yöneltilen eleştiriler.
Dolayısıyla herkes şunu soruyor:
“Tunus’taki protesto gösterilerinin arkasında BAE mi var?”
Bu soru, komplocu zihniyetin ürettiği asılsız kuşkulardan kaynaklanmıyor.
Bilakis sağlam kanıtlara dayanıyor.
Önceki hafta yayınlanan “BAE’yi ele veren gizli belge” başlıklı yazımda BAE Dışişleri Bakanlığı Politika Belirleme İdaresi’nin hükümete Tunus’taki bazı dernekler ve medya organları aracılığıyla gündem değiştirilmesini ve tartışmanın yönünün Tunus – BAE arasındaki krizden En-Nahda’ya çevrilmesini tavsiye ettiğine değinmiştim.
Ayrıca BAE’nin Tunuslu bazı milletvekillerini maaşa bağladığına dair iddialar var.
Son olarak, Abu Dhabi Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed’in danışmanlarından Libyalı Mahmud Cibril’in sekreteri Nureddin Buşeyha ile “Seyf” isimli bir Tunuslu arasında geçtiği iddia edilen telefon görüşmesinin ses kaydı yayınlandı.
Söz konusu görüşmede Buşeyha, konuştuğu kişiye birkaç kez “Tunus’ta ortalığı karıştırın” diyor ve gerekli parayı göndereceklerini söylüyor.
Kendisinin İran’daki gösterilerle meşgul olduğunu ve Tunus için ayıracak vakti olmadığını belirterek, Tunus’taki gösterilerin Müslüman Kardeşler’e darbe vurmak için iyi bir fırsat olduğundan bahsediyor.
Gösterilerin Müslüman Kardeşler aleyhine kanalize edilmesini istiyor.
Tunus halkının mutlaka sokağa çıkması gerektiğini söyleyerek, kendilerine para ve medya desteği sağlayacaklarını vaat ediyor.
Tunus diktatörü Zeynelabidin Bin Ali’nin Suudi Arabistan’a kaçışının üzerinden yedi yıl geçti.
Devrimin yıldönümü dün ülkenin dört bir yanında coşkuyla kutlandı.
Tunus’ta her şey güllük gülistanlık değil elbette.
Fakat sorunlara çözüm bulunabilmesi için öncelikle siyasi ve ekonomik istikrara ihtiyaç var.
Tunusluların hükümetlerine yönelik eleştirileri olabilir.
Protesto gösterileri düzenlemek de en tabii hakları.
Ancak ülkelerinin Mısır’a, Libya’ya ve Yemen’e dönüşmesini istemiyorlarsa BAE’nin kirli oyunlarına karşı dikkatli olmak zorundalar.