MİT TIR’ları ile ilgili manşetiyle Türkiye’yi ‘DAEŞ’ terör örgütüne destek vermekle suçlayıp, uluslararası alanda hedef haline getirmeye kalkan ve casusluktan yargılanan Can Dündar, attığı manşetten daha da vahim ihaneti, çıktığı PKK kanalındaki teklifleri ve çağrılarıyla yaptı. “Cepheyi bölmeyelim, ortak bir cephe açmak lazım. Topyekun direnmeliyiz. Kaybedecek vakit yok” mesajıyla PKK-Paralel-CHP-HDP ittifakına seslendi. Görev dağılımları akıl sınırlarının çok ötesinde.
Planları basit
Can Dündar’ın açıklamalarının meali: PKK asker şehit edecek, hendek kazacak, mega şehirleri bombalı eylemlerle kana bulayacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet “katil” ilan edilecek. Paralel Yapı, gizlenmiş hücreleri ve kara sermayesi ile şer ittifakını destekleyecek. ABD’nin uluslararası medya kuruluşlarında Reza Zarrab ile ilgili haber yaptıracak, yolsuzlukla ‘abad’ olmayı bekleyen ABD’li senatörler ve Avrupa Parlamentosu üyelerine “rüşvet” vererek papağanlık yaptıracak. Akıllarınca, toplum bu makamlı papağanları “doğru” mercii kabul edecek, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet “hırsız” olacak. CHP, PKK’nın kanlı eylemleri ve Paralel’in algı operasyonlarını harmanlayacak, önce istifa çağrısı sonra olmazsa erken seçim deyip, hem anayasa süreci hem de terörle mücadeleyi baltalayacak. HDP’li vekillere koruma kalkanı olmaları da cabası. HDP’nin görev dağılımındaki rolü ise daha kritik. Terörist cenazelerine gitmek, operasyonların yapıldığı bölgeler için yürüyüş ve ayaklanma çağrıları, bunun yanındaki tabi ki öz yönetim söylemleri… Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet HDP’nin ihanetlerinin bedelini ödetmeye kalkınca, çözüm sürecinde “Şunu yapmıştınız”, katilsiniz diye hortlayacaklar. Planları bu kadar eskimiş, irticacı ve basit. Bilmezler mi ki, batılın, hakkın karşısındaki talihi kaybetmekten öteye geçmez.
PKK devleti vaadi
Can Dündar, aynı programda PKK’lıların özerklik zırvalamasının önündeki engelin Erdoğan olduğunu söyleyerek CHP ve HDP ittifakını işaret etti. “PKK devleti istiyorsanız, bize mecbursunuz” mesajı verdi aklınca. Abdülhamid Han’ın, kendisine Osmanlı’nın siyasi ve ekonomik sorunlarını “Filistin” karşılığında çözüme kavuşturmayı vaat eden Theodor Herzl’e verdiği “Kanla alınan topraklar kanla verilir” sözü bizim yol haritamızdır. Tevfik Fikret, Nazım Hikmet, Namık Kemal ya da her neyse bürünmeye çalıştığın rol, Ey Can Dündar, binlerce şehit verdiğimiz toprakları, hedeflerin uğruna küresel güçlerin kiralık katillerine peşkeş çekecek kadar alçaldın mı? Kimliğini geçtim, insanlığından da mı utanmıyorsun? Ulusalcılık dediğiniz vatan bölmekse, geçti Bor’un pazarı haberin olsun. Keşke daha önce konuşsaydın da, bizde hain peşinde koşmasaydık. Arapların size uygun bir sözü var: “Her gelecek yakındır”. Sen ve senin gibilerin hesap vereceği o gün… Az kaldı…