Biz biliriz ki insanın eceli geldiğinde ne bir saat tehir edilir ne de evvele alınır. Hepimiz nasibimiz olan nefes sayımızı dolduruyoruz sadece.
Burada Şamil Baseyev’e kulak verelim, “Ne zaman öleceğimiz önemli değildir. Önemli olan nasıl öleceğimizdir. Bize düşen şerefimizle ölmektir”der O’da.
Baseyev’de, İstiklal Marşı’mıza “korkma” diyerek başlayan Mehmet Akif Ersoy’da Hira Dağı’nın evlatlarıdır.
O evlatlar ki örnek aldıkları Sultan, Sevr Magarası’nda İki Cihan Serveri Efendimiz’in (s.a.v) Hz Ebubekir’e söylediği “Lâ Tahzen İnnallahe Me’ne!” Üzülme korkma yeise kapılma. Allah bizimle beraberdir, sözünün emzirdiği fikir ve dava adamları…
Bu dünya iyi ile kötünün belirleneceği yer… Habil ile Kabil’den buyana iyilik ve kötülük sınavı sürüyor ve sürecek. Olimpus Dağı’nın Çocuklarının oyunlarına karşı, Hira Dağının evlatları Hakkı hakikati savunmaya devam edecek.
Terör saldırıları, taşeron örgütler arkasındaki yedi düveli kamufle etmeye yetmiyor artık. İmâm-ı Gazâli;“İnsan, iki küçük et parçasıyla ölçülür; kalbi ve dili”demiş ya.
Her olaydan sonra salyalarını akıtarak konuşan bir gürûhun kullandığı dil, turnusol kağıdı kadar netlestiriyor hangi safta olduklarını…
Denizde ne varsa kıyıya o vuruyor zira… Bizim denizimizde memleket sevdası imandandır dalgaları coşuyor bin şükür!Ve bir kez daha Hak için Hakikat için “Lâ Tahzen!”
Ben bu yazıyı tamamlarken bir terör saldırısı da Brüksel Havaalanı’nda gerçekleşti mâlesef! Bilyoruz ki bir masumu öldümek tüm insanlığı öldürmek gibidir. Üzgünüz…
Dünyadaki her şey gibi terörde bumerang etkisi ile dönüp dolaşıp, terör örgütüne çadır kurduran, bize dokunmayan yılan anlayışı ile teröre finans sağlamaktan geri durmayan, Nato’nun merkezi Avrupa’nın göbeğinide vurdu!
İşte bu yüzden,dünyanın yarasına merhem olacak şey de;Hira Dağı’nın Sevgili Misafiri’nin kutlu mesajında…