DEMET İLCE / MUHABİR
On binlerce yıl önce, Avrupa'daki tarih öncesi insanlar kendilerini o kadar çok çeşitli boncuklarla süslediler ki, araştırmacılar kıtadaki dokuz farklı kültürel grubu konumlarına ve farklı tarzlarına göre sınıflandırdılar.
Nature Human Behavior dergisinde 29 Ocak Pazartesi günü yayınlanan bir araştırmaya göre araştırmacılar, 34.000 ila 24.000 yıl öncesine uzanan ve aynı zamanda usta zanaatkarlar olan avcı-toplayıcılar tarafından tanımlanan Gravettian dönemine odaklandılar.
Gravettian'ların işçilik becerileri, fildişi, kemikler, dişler (ayılar, atlar ve tavşanlardan elde edilenler dahil), boynuzlar, değerli taşlar, deniz kabukları ve kehribar gibi boncuk yapmak için kullandıkları çeşitli malzemelerde görülebilir. Bu boncuklar muhtemelen kültürel işaretlerin yanı sıra kişisel süs eşyaları olarak da kullanılıyordu.
Bir açıklamaya göre araştırmacılar, araştırma için arkeologlar tarafından geçtiğimiz yüzyıl boyunca Avrupa çapında 112 bölgeden toplanan 134 "farklı türdeki" süs eşyasını analiz etti.
Ekip daha sonra önceki bilimsel çalışmalardan ve diğer literatürden derlediği bilgileri bir veri tabanına girdi; bu da onların farklı grupların boncukları arasındaki farkları belirlemeye başlamalarını sağladı.
Fransa'daki Bordeaux Üniversitesi'nde tarih öncesi doktora öğrencisi olan araştırmanın başyazarı Jack Baker, "Veritabanını oluştururken farklılıkları fark etmeye başladık. Aslında özellikle batı ile doğu arasında büyük bir fark var." dedi.
Örneğin araştırmacılar, o dönemde kıtada bol miktarda bulunan tilki ve kızıl geyiklerin yalnızca belirli gruplar tarafından oluşturulan boncuklara dahil edildiğini fark ettiler.
Baker, "O zamanlar tilkiler ve kızıl geyikler her yerdeydi. Ancak, tilki köpek dişlerini her yerde bulabilmenize rağmen, yalnızca doğuda tilki köpek dişleri takan insanları görüyoruz. Ve gerçekten de yalnızca batıda kızıl geyik köpek dişleri takan insanları buluyoruz. Yani her yerde bulunsalar da, aralarında bariz bir fark var." diye konuştu.
Farklı gruplar arasında da malzeme hareketi vardı; örneğin İtalya'daki bir mezarlık alanında ergenlik çağındaki bir erkek çocuğunun kalıntılarının yüzlerce kilometre öteden gelen malzemelerle süslendiği görülebiliyor.
Baker, "Yani işlerin değiştiğini biliyoruz. Özellikle dişlerin ve fosil kabuklarının da yer değiştirdiğini biliyoruz. Malzemelerin hareketi %100 gerçekleşiyordu." dedi.
Araştırmacılar, coğrafi ayrımın dokuz grup arasındaki boncuk seçimindeki bu farklılıkları kısmen açıklayabileceğini ancak açıklamaya göre "kültürel olarak belirlenen sınırların" çok daha büyük bir faktör olduğunu belirlediler.
Örneğin, araştırmaya göre, cenazeler "Doğu Avrupa'daki Erken ve Orta Gravettian insanlarında ortak bir kültürel özellikti", ancak daha sonra ölen kişinin gömülmesinden uzaklaşıldı.
Araştırmacılar, arkeolojik kayıtlardaki mevcut genetik verilere dayanarak kültürel grupların çoğunun varlığını doğrulayabildiler, ancak bilinen bir genetik veri bulunmadığından tek bir Doğu Avrupa grubunu tanımlayamadılar. Açıklamaya göre, İberya'daki diğer iki kültürel grubun yalnızca aynı tek bireye ait genetik verileri vardı.
Baker, "Genetik gerçekten güçlü bir araçtır, ancak genetik aslında kültüre eşit değildir. Yani her ne kadar bu genetik grupları biliyor olsak da bu onların kültürünü yansıtmıyor ki bence bu gerçekten önemli bir mesaj." dedi.