Hazırlayan: Abdurrahman Akbaş

Ramazan, dua ayıdır. Mübarek gecelerde, üç aylarda, özellikle Ramazan ayında edilen dualar kabul olunan dualardır. İftar saati ise kulun Allah’a yaklaştığı, Onun emrini yerine getirmenin sevincini yaşadığı bir zaman dilimidir. Mü’min oruç tutarak hata ve kusurlardan temizlenmiş, bütün kalbiyle Yaratıcısına bağlanmıştır. İşte bu anda kul elini açıp Rabbine yalvarırsa eli boş dönmeyecektir.

Peygamberimiz (s.a.s.) iftar vakti yapılan duaların makbul olduğunu, geri çevrilmeyeceğini söylerdi. (İbn Mâce, Sıyâm, 48)

Efendimiz (s.a.s.) iftar vakti yapılan duaların Allah (c.c.) tarafından semaya yükseltilip, gökyüzünün kapılarının açıldığını ve Allah’ın kuluna, bir süre sonra da olsa, kendisine mutlaka yardım edeceğine dair yemin ettiğini haber verirdi. (İbn Kayyım el-Cevzî, Zâdü’l-Meâd, II, 52) 

Bu sebeple Peygamber (s.a.s.) sık sık dua eder, Ramazan ayında ise dualarını artırır, özellikle iftar vakti makbul olduğu için dualarını sıklaştırırdı.

Allah Resûlü (s.a.s.), müminlere bu sevinç ve bağışlanma vakti olan iftar ânında dua etmelerini öğütlerdi. Nitekim bu Hadis-i Şerif’i Peygamberimizden nakleden sahâbî Abdullah b. Amr"ın (r.a.) iftar vaktinde, “Allah’ım! Senden her şeyi kuşatan rahmetin ile beni bağışlamanı dilerim.” diyerek dua ettiği bilinmektedir. (İbn Mâce, Sıyâm, 48)

Efendimiz (s.a.s.) ayrıca hem yemek yemeden önce hem de yiyip doyduktan sonra şükür amacıyla çeşitli dualar yapardı. Bazen “Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açtım. Bizden kabul et, çünkü sen ziyade işiten, hakkıyla bilensin” şeklinde dua eder; bazen de “Allah’ım! Senin için oruç tuttum, sana inandım, sana tevekkül ettim, senin rızkın ile iftar ettim. Ramazan ayı orucuna niyet ettim. Önceden işlediğim ve sonradan işlediğim günahlarımı bağışla.” derdi. (Ebû Dâvûd, Sıyâm, 22) İşte Ramazan ayı; orucuyla teravihiyle, sahuruyla iftarıyla, gecesiyle gündüzüyle, akşamıyla sabahıyla, hâsılı her anıyla Hz. Peygamber’in yoğun bir dinî coşku içinde geçirdiği bir aydır.

Ramazan orucunun günlük hayatımıza kazandırdığı önemli güzelliklerden biri de hiç şüphesiz, sahurdur. Sahur vakti, seher vaktidir. Seher… Kur’an’da adı övülen vakit; ilâhî rahmet ve bereketin sağanak sağanak yağdığı demler… Hadislerde ise istisnasız her gece Allah Teâlâ’nın engin rahmetiyle yeryüzü semasına eşsiz merhamet nazarlarıyla tecelli buyurarak seslendiği zaman…

Sahur, Ramazan gecelerinin mutluluğudur.

Geceler, içlerinde pek çok sırrı saklarlar.

Sahura kalkmak demek, Rabbimize olan manevî miracımızdaki İsrâ’nın peşine düşmek demektir. Gece namazlarına iştirak eden meleklerle birlikte namaz kılmak için, sahur yemeklerinin bereketini yakalamak için sahura uyanmak, aslında kulluğa uyanmaktır.

Sözlükte “sabah olmadan önceki vakit, gecenin son üçte biri” anlamındaki seher kelimesiyle aynı kökten gelen sahûr, dinî bir terim olarak oruç tutmaya hazırlık olmak üzere fecrin doğmasından önce yenen yemeği ifade eder.

Gündüz oruç tutabilmek için sahur yemeğinden istifade edilmesini tavsiye eden (İbn Mâce, Sıyâm, 22) Peygamber Efendimiz (s.a.s.): “Bizim orucumuzla Ehl-i Kitab’ın orucu arasındaki fark, sahur yemeğidir.” (Müslim, Sıyâm, 46) diyerek sahur yapmanın oruç ibadetinde Müslümanların ayırt edici bir vasfı olduğunu bildirmiştir. Sahura kalkmayı son derece önemsediğinden, “Sahur yemeği Allah’ın size verdiği bir berekettir, onu terk etmeyiniz.” buyurarak Müslümanlardan bir yudum su ile de olsa mutlaka sahur yapmalarını istemiştir. 

Rahmet Peygamberi ibadetin, merhametin ve öğünlerin bereketle taçlandığı mübarek Ramazan ayında, oruca niyetlenen ağızların son lokmalarını sahurda almalarını “Sahura kalkın! Çünkü sahurda bereket vardır.” (Buhârî, Savm, 20; Müslim, Sıyâm, 45.) buyurarak sahurun bereketinden sık sık bahsetmiş, sahâbeden Irbâd b. Sâriye’yi (r.a.) sahura davet ederken de, “Haydi! Bereketli yemeğe buyur.” diyerek bu yemeğin hayırlı ve bereketli olduğunu farklı bir şekilde ifade etmiştir. (Ebû Dâvud, Sıyâm, 16; Nesâî, Sıyâm, 25)

Ayrıca sahur yapanlara Allah Teâlâ’nın merhamet, meleklerin de hayır dua edeceği müjdesini vermiş ve şöyle buyurmuştur:

“Sahur yemeğinde bereket vardır. Bir yudum su bile içecek olsanız sahura kalkmayı ihmal etmeyiniz. Çünkü sahura kalkana Allah rahmet eder, melekler de bağışlanmaları için duâ ederler” (İbn Hanbel, el-Müsned, III, 44.)

İftar ve sahur vaktinin bereketinden istifade etmek temennisi ile…

GÜNÜN ÂYETİ
“Onlar (müttakîler) gecenin az bir kısmında uyurlar. Seher vakitlerinde Rablerinden bağışlanma dilerler.” (Zariyât Sûresi, 17-18. Âyet) 

RAMAZAN İLMİHÂLİ

Orucu kasten bozmanın hükmü nedir?

Orucu kasten, yani mazereti olmadığı halde bilerek bozmak, Ramazan’ın hürmetine saygısızlıktır ve büyük günahtır. Hz. Peygamber (s.a.s.), orucunu bu şekilde bozanların keffâret ile yükümlü olacaklarını belirtmiştir (Buhârî, Savm, 30; Hibe 20; Nafakât, 13; Keffârâtü’l-eymân, 2-4; Müslim, Sıyâm, 81). Oruç keffâreti, iki kamerî ay veya 60 gün ara vermeksizin oruç tutmaktır. Buna da gücü yetmeyen kişi, 60 fakiri bir gün ya da bir fakiri 60 gün doyurur. Bu keffâretin yanında ayrıca, tövbe edilmesi ve bozulan orucun da kazası gerekir

GÜNÜN HADİSİ 
“Şüphesiz her iftar vaktinde Allah tarafından (cehennem ateşinden) azat edilenler vardır. Bu (azat etme işlemi Ramazan’da) her gece olur.” (İbn Mâce, Sıyâm, 2)

BİR KISSA

Sahâbî hassasiyeti
İlk Müslümanlardan Abdurrahman ibn-i Avf radıyallahu anh'ın oğlu İbrahim anlatıyor:

Bir gün babam Abdurrahman ibn-i Avf oruçluydu. Akşam olunca önüne mükellef bir iftar sofrası getirdiler. Babam sofraya şöyle bir baktı, sonra şunları söyledi:

“Mus’ab ibn-i Umeyr Uhud Savaşı’nda şehit edildi. O benden hayırlı bir adamdı. Ama ona bir hırkadan başka kefen bulunamadı. O hırkayla başı örtülse ayaklan, ayaklan örtülse başı açıkta kalıyordu. Uhud günü Hz. Hamza da şehit oldu. O da benden hayırlı idi. Ona da bir hırkadan başka kefen bulunamadı. Daha sonraları dünyalık ne varsa hepsine sahip olduk. Şimdi beni korkutan şu: Sakın iyiliklerimizin karşılığı bize dünyada peşin verilmiş olmasın!”

Sonra babam ağlamaya başladı. Ve yemeği yemedi. (Buhârî, Cenâiz 25, 26.; M. Yaşar Kandemir, Sahabeden 101 Hatıra, s. 25.)

GÜNÜN DUÂSI
Bizi bizden iyi bilen, her hâlimizden haberdâr olan Rabbimiz! Aczimizi bildik, sana yöneldik. Bizleri Ramazan ayının bereketinden hakkıyla istifâde edenlerden eyle. Muhabbetinle bizleri nurlandır. Senin rahmetin her şeyi kuşatmıştır. Bizlere merhamet et.

CÜZ CÜZ KUR’AN

Beşinci Cüz

Beşinci cüzde; Nisa suresinin orta kısmı bulunmaktadır. Nisa suresinin baş tarafındaki aile hukuku konuları burada da devam etmektedir. Bu kısımdaki 3 konu (mesaj):

1. Evlilikte Hak Bilinci

Evlenilmesi yasak olan kadınlar (mahremlik, süt akrabalığı veya başkasıyla evli olanlar), helal kazanç, aile içi sorumluluk ve kocanın görevleri, ibadet bilinci, içki gibi zararlı alışkanlıkları terk ve tevhid bilincinin oluşması...

2. Savaşta Hak-Adalet Bilinci

Zalimlere karşı savaş, mazlumları korumak, savaşta vakit namazlarını kılma şekli (kasr-ı salat ve salat-ı havf (Nisa, 4/101-102), ayrıca Allah’ı sürekli zikretmek (Nisa, 4/103) ve sabırlı (dayanıklı/dirençli olmak)

3. Strateji Bilinci

Amaçları İslam’ı yok etmek olduğu halde Müslüman görünen münafıkların nifak hareketleri bilinmeli, onlarla meşru bir şekilde mücadele edilmelidir. Müslüman Allah yolunda samimi olarak çevresine güzel bir örnek olmalı, selamı yaymalı, iyilik ve güzellikte sağduyulu insanlarla birlikte hareket etmeli, toplumsal sorunlara duyarlı olmalı, dünyevi arzulara kapılmadan ihsan sahibi olarak hayatında doğru stratejiler geliştirmelidir. (Rıfat Oral, Kur’ân’ın Temel Konuları, DİB, s. 21-22.)

ESMÂ-İ HÜSNÂ
El-Bârî: "Her şeyi kusursuz ve uyumlu yaratan."
El-Musavvir: ''Varlıklara şekil veren."
El-Gaffâr: "Günahları örten ve çok mağfiret eden."

Editör: Haber Merkezi