Kitapta karakterize edilen ‘Plaza Sufisi’, metropolde yaşayan, büyükşehir keşmekeşinde hayat süren, gündelik haz bombardımanına maruz kalan ve hiçbir şeye yetişemeden evine dönen insanlar, yani hepimiziz.
Önceki nesillere göre yaşam koşullarımızda artan konfora kıyasla hayattan duyduğumuz tatminin aynı oranda artmadığı, hatta aksine azaldığına dikkat çeken yazar Selcen Gür, hayat standartlarımızdaki bunca gelişmeye karşın psikolojik sağlığımızın onlardan daha kötü durumda olduğunu belirtiyor. Plaza Sufisi’nin tasavvuf ve psikoloji eksenindeki yolculuğu böylece başlıyor.
Hayatın; anı yaşa, kendini şımart, mutlu ol gibi komutlarla güzelleşmediğini, bu kalıpların kalbimize ve ruhumuza dokunmadığını, sosyal mecralardaki kalabalığa rağmen yaşanan yalnızlığı ve yalnızlığın hayatımızdaki büyüyen etkisini hatırlatan Plaza Sufisi’nde, kadim öğretilerin yol göstericiliğinde ruhuna iyi gelecek aşkı ve hakikati arayanlara Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli gibi büyük sufiler ve V.E.Frankl, Csikszentmihalyi, M.Seligman gibi çağımızın yazarları ışık tutuyor.
Yazar Selcen Gür, “Anlamlı bir hayat yaşamak isteyenler okusun” diyerek Plaza Sufisi’nin üzerimizde yaratacağı etkiyi tanımlıyor.
Plaza Sufisi, Selcen Gür’ün kurucusu olduğu, kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin geliştirildiği bir sosyal girişim olan Tara Kitap’tan çıktı.
Bireysel olarak ‘kadınlar’ ve ‘engelliler’ konularında da çalışmalar yapan Selcen Gür’ün sözlerini yazıp bestelediği ‘Mor Gözyaşları’ adlı şarkının dijital platformlardan elde edilen geliri, ‘Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı’na bağışlanıyor.
